Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 20'nci Milli Eğitim Şurası'nda sözleşmeli öğretmen-kadrolu öğretmen ayrımının kaldırılacağını açıklayarak, "Sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımını kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç atamalar, özlük hakları, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerimiz, kadrolu öğretmenlerimizle aynı haklara sahip olacaklar" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Öğretmen Meslek Kanunu'na işaret ederek, getirilecek yenilikleri de sıraladı. Erdoğan ayrıca profesörlere de çağrıda bulunarak orta öğretimde müdür olarak görev almalarını istedi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki 20. Milli Eğitim Şûrası'nda konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
ÖĞRETMENLER İÇİN ATILAN ADIMLAR
Öğretmenlik sadece eğitim-öğretim sürecindeki bilgileri öğrencilere aktarmak değildir. Bilginin yanında tecrübe ve irfanla çocuklarımızı geleceğe hazırlama mesleğidir. Sadece öğretmez, aynı zamanda değer kazandırır. Öğretmen yalnızca akla hitap etmez, kalbe ve duygulara da hitap eder.
Öğretmenlerimizin özlük haklarını artırmayı, çalışma şartlarını iyileştirmeyi ihmal etmiyoruz. Son 19 yılda tarihi nitelikte adımlar attık. Başkaları öğretmenlerimizi tehditle meşgulken, biz 24 Kasım'da bir müjdemizi daha paylaştık. Çalışmaları tamamlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu kısa sürede Meclis'e sunacağız. Öğretmenlerimiz ilk kez meslek kanuna kavuşacaklar. Yeni mali, sosyal ve özlük hakları da sağlayacak.
10 yılını tamamlayan öğretmenlere "uzman öğretmenlik" tanımını getiriyoruz. Böylece hem derece alacak, hem de maaşlarında 1000 lira artış olacak. Yüksek lisans yapmış öğretmenlerimiz sınavdan muaf tutulacaktır. 10 yılını tamamlayıp sınavdan başarıyla geçen uzman öğretmenler ise "başöğretmen" olacaktır. Bu öğretmenlere de ilave derece ve 2000 bin lira ek vereceğiz. Doktora yapmış öğretmenler ise bu sınavdan muaf tutulacaktır. Lisans üstü eğitimler için de teşvikler vereceğiz. Ek göstergelerini de 3600'e çıkarıyoruz. Ayrıca sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımını kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç atamalar, özlük hakları, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerimiz, kadrolu öğretmenlerimizle aynı haklara sahip olacaklar.
İstiyorum ki orta öğretimde, profesörlerimiz gelsinler okullarımızda müdür olsunlar.
"TEHDİTLERİN KÜRESELLEŞTİĞİ BİR ZAMANDAYIZ"
Dünyamız yeni teknolojilerin devreye girmesi ve iletişimin yaygınlaşmasıyla tarihi bir dönüşüm geçiyor. Fırsatlarla birlikte tehditlerin küreselleştiği bir zaman dilimi içindeyiz. Koronavirüs nedeniyle şahit olduklarımız bu gerçeği tekrar hatırlattı. Çin'de ortaya çıkan ve kısa sürede dünyaya yayılan salgın coğrafi konumu, gelişmişlik düzeyine olursa olsun tüm dünyanın aynı gemide olduğunu göstermiştir. Güçlü altyapının önemine sahip olduk. Pek çok ülke temel sağlık hizmetlerinde ciddi sorunlar yaşarken biz hiçbir insanımızı sahipsiz bırakmadık. Dinamik bir süreç yönetimiyle ülkemizde ekonomik hayatın durmasına müsaade etmedik. Üretimden ticarete, turizmden kamu düzenine kadar kendi politikalarımız çerçevesinde süreci başarıyla yönettik. Bu süreci devam ettirmek istiyoruz. Bunun yolunun da eğitimden geçtiğini biliyoruz.
"TEK SESLİ, TEK BOYULU EĞİTİM GERÇEKLEŞTİREMEYİZ"
Eğitim öğretim meselemize çok daha geniş anlayışla yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum. Dünyadaki gelişimi de Türkiye'deki dönüşümü görmezden gelemeyiz. Dünün meselelerinden yola çıkarak bir ufuk kazandıramayız. Tek sesli, tek boyutlu eğitim gerçekleştiremeyiz. Hayatın her alanında olduğu gibi eğitim öğretimde de başarının anahtarı düşünmek, analiz etmek, sorgulamaktır. Analiz yapabilen, merak eden, motivasyonu yüksek, özgüven sahibi, bilgili, erdemli ve vicdanlı gençler aydınlık yarınların teminatıdır.
EĞİTİME YAPILAN YATIRIMLAR
Bundan 19 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlendiğimizde en çok ehemmiyet vereceğimiz dört alandan birinin eğitim olacağını söylemiştik. Bunu da gerçeği dönüştürmenin gururunu yaşadık. En yüksek payı daima eğitime ayırdık. Bu sene bütçenin yüzde 15,7'sini eğitime tahsis ederek, 274 milyar 385 milyon lira olarak belirledik.
İlkokuldan üniversiteye kadar eğitim öğretimin her kademesinde attığımız bir önemli adım da kız çocuklarının önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Sözde ilerici ama özde faşist kesimlerin en çok hışmına uğrayanlar kadınlarımız ve kızlarımız olmuştur. İkna odaları utanç vesikalarından biri olarak hafızalara kazınmıştır. 2007 yılında 18-22 yaş erkeklerin net yüksek öğretim okullaşma oranı yüzde 22,4, 18-22 yaş kızların oranı yüzde 19,7'di. Bugün erkekler için 40,5 kızlar için yüzde 46,5 düzeyine yükselmiştir. Kızlar daha fazla eğitimden faydalanmaya başlamıştır. Bizim iktidarımızdan evvel Türkiye'de kadın öğretmen oranı yüzde 50'nin altındayken, bugün yüzde 60'ı bulmuştur. Bugün her alanda kadınlar daha çok temsil edilmektedir.