Mezopotamya'nın eski topluluklarından biri olan Süryaniler, tarih boyunca köklü bir varlığa ve derin bir kültüre sahip olmuşlardır. Hristiyanlığı benimseyen bu topluluk, Mezopotamya'nın bereketli topraklarında kök salmış ve birçok önemli olaya tanıklık etmiştir. Ancak, Süryanilerin kökeni ve adı hakkında birçok varsayım bulunmaktadır, bu da onları daha da gizemli kılmaktadır.


SÜRYANİLERİN KÖKENİ VE ADI:

Süryaniler, Mezopotamya'nın eski dönemlerinden beri var olan bir halktır. Sami kökenli oldukları düşünülen Süryanilerin kökeni, tarih boyunca birçok tartışmaya konu olmuştur. Bazıları onların Aremiler veya Asurlularla ilişkilendirildiğini savunurken, diğerleri Süryanilerin Mezopotamya'daki çeşitli halkların birleşiminden oluştuğunu iddia etmektedir.

Mezopotamya'nın Köklü Halkı5

Süryanilerin adı da tıpkı kökenleri gibi gizemlidir. Bazıları adın, Mezopotamya'daki bir şehirden geldiğini düşünürken, diğerleri eski dönemlerde yaşamış bir kralın adı olabileceğini öne sürmektedir. Bu tartışmaların yanı sıra, Süryanilerin dil ve din üzerindeki etkileri de göz ardı edilmemelidir.
Hristiyanlık öncesi Süryânîler putperest olup kökenleri Aramilerdir. Aramiler, Süryânî ismini Hristiyanlığı kabullerinden sonra kendilerini putperest ırkdaşlarından ayırmak için kullanmışlardır. Tarihî kayıtlar, Aramilerin M.Ö. 14. yüzyılda Suriye’nin doğusunda görünmeye başladıklarını yazar. Aramileri, Sâmî kavimlerin bir kolu sayıp Mezopotamya’ya Arap Yarımadası’ndan geldiklerini tahmin edenler varsa da, bunların Mezopotamya’nın kuzeyindeki dağlık bölgelerin halkı olduğunu ileri sürenler de vardır.

Mezopotamya'nın Köklü Halkı7

Tarihî Süryânî anavatanını oluşturan bölgeler, günümüzde Kuzey Irak, Güneydoğu Türkiye ve Kuzeydoğu Suriye'nin parçalarıdır. Çoğu Süryani, geçtiğimiz yüzyıldan bugüne Kuzey Amerika, Levant, Avustralya, Avrupa, Rusya ve Kafkaslar dahil olmak üzere Dünya'nın diğer bölgelerine göç etmiştir. Diyarbakır Katliamları, Ermeni Kırımı ve Rum Kırımı ile eş zamanlı olarak Osmanlı İmparatorluğu ve müttefik Kürt aşiretleri tarafından I. Dünya Savaşı sırasında gerçekleştirilmiş Süryani Katliamı, 1933'te Irak'taki Simele Katliamı, 1979 İran Devrimi, Irak ve Suriye'deki Arap milliyetçisi Baasçı politikalar, IŞİD'in yükselişi ve Ninova Ovaları'nın çoğunu ele geçirmesi gibi olaylar bu göçü tetiklemiştir.

Mezopotamya'nın Köklü Halkı3

2003 yılında başlayan Irak Savaşı ve 2011'de başlayan Suriye İç Savaşı sırasında İslâmî ekstremist grupların altında görülen baskıdan ötürü geleneksel olarak yaşadıkları bölgelerdeki Süryânî nüfûsu önemli ölçüde azalmıştır. Birleşmiş Milletler verilerine göre Irak'ın işgalinden bu yana Irak'tan kaçtığı bildirilen bir milyondan fazla Iraklının yaklaşık %40'ının Süryânî olduğu tespit edilmiştir.
Suriye'nin kuzey bölgelerinde Suriye İç Savaşı sırasında IŞİD'e karşı bâzı Süryanı gruplar, Suriye Demokratik Güçleri ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi altında savaşmıştır.

Mezopotamya'nın Köklü Halkı6


SÜRYANİLERİN DİL VE DİN KÜLTÜRÜ: 

DİN

Süryaniler ağırlıklı olarak Hristiyandır ve çoğunlukla Doğu ve Batı Süryani Ritine bağlı kalmaktadırlar. Doğu Süryânî Ritini oluşturan kiliseler arasında Doğu Süryani Kilisesi (Nestûrî Kilisesi), Keldani Katolik Kilisesi ve Kadim Doğu Kilisesi bulunurken Batı Süryani Riti Süryani Ortodoks Kilisesi ve Süryani Katolik Kilisesi'nde gözlemlenir. Her iki rit de âyin ve litürji dili olarak Klâsik Süryaniceyi kullanır.

Mezopotamya'nın Köklü Halkı4

DİL

Bugün, Tur Abdin bölgesinde yalnızca 3.500 civarında insan Süryanice konuşmaktadır. Bununla birlikte, Avrupa diasporasında 250.000'den fazla kişi Süryaniceye "ana dili" demektedir. Yeni Aramice olarak da isimlendirilen Süryanice, Süryânî kiliselerinde kullanılan âyin dili olan Klâsik Süryânîce (kṯobonoyo) lehçesi değildir. Neo-Aramî dilleri arasında Süryânîce Doğu Neo-Aramicesi olarak sınıflandırılır. Bu grup Yahudi ve diğer Irak ve İran'ın Hristiyan Neo-Aramice lehçelerini içerir.
Süryanilerin tarihi ve kültürel mirası, Mezopotamya'nın zengin geçmişinde önemli bir yer işgal eder. Kökenleri ve adı belirsiz olsa da, Süryanilerin varlığı ve etkisi günümüzde hala hissedilmektedir. Onların yaşam tarzları, dilleri ve inançları, geçmişten günümüze uzanan bir yolculuğun parçasıdır ve bu topluluğun sırlarını çözmek, Mezopotamya'nın derinliklerinde kaybolmanın kapılarını aralar.

Kaynak: HABER MERKEZİ