Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Urfa, 11 milyon dönümden fazla tarım arazisine sahip. Bu, ülkedeki toplam tarım alanının yüzde 4,9'una denk düşüyor. Urfa, en fazla tarım alanına sahip iller sıralamasında Konya ve Ankara'dan sonra üçüncü sırada. Ancak buğday, arpa, pamuk ve fıstık başta olmak üzere birçok ürünün yetiştiği kentte, tarım arazileri her yıl biraz daha azalıyor.
Merkez Eyyübiye İlçesi'ne bağlı kırsal Uğurlu Mahallesi'ndeki tarım arazilerinin birçoğunda fabrika ya da konut gibi yapılara rastlamak mümkün. En verimli tarım arazilerine sahip mahallelerden biri olan Uğurlu'da 6 Şubat’taki Maraş merkezli depremlerden sonra yeni fabrikalar yapılmaya başlandı. Bölgedeki tarım arazilerinde inşaatı devam yaklaşık 10 fabrika bulunuyor.

'HARRAN OVASI'NDA 100 BİN DEKAR TARIM ALANI BETONLAŞTI'
Artı Gerçek'ten Ali Güzel’e konuşan Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, 225 bin hektarlık bir alan sahip olan Harran Ovası'nda Türkiye'nin en büyük sulama projesinin uygulandığını dile getirdi. Harran'daki betonlaşmaya dikkat çeken Öztürkmen, şöyle konuştu:
"Harran'da 2007 yılında 20 bin dekar, 2017 yılında 60 bin dekar şimdi ise 100 bin dekar civarında betonlaşan bir tarım alanı var ve bunları biz geri kazanamıyoruz. Bu çok büyük bir rakam ve bunun geriye dönüşü yok. Evler ve fabrikalar yapmışlar. Harran'a giderken yol üstünde sağlı sollu çırçır fabrikaları, mısır kurutma tesisleri var. Bunların birçoğunun izni yok. Böyle giderse nitelikli tarım arazilerini kaybettiğimiz için tarımsal önemimiz azalacak. Tarım potansiyelimizi kaybedeceğiz. Tarım, dünyada vazgeçilmeyecek bir husus. Bunu bilip ona göre davranmamız şart."

'TOPRAK KORUMA KANUNU UYGULANMIYOR'
2005 yılında çıkan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun, tarım alanlarının başka amaçlarla kullanımını engellediğini vurgulayan Öztürkmen, şöyle devam etti:
"Bu yasa tarım arazilerinin mutlaka ve mutlaka tarımsal olarak kullanılmasını istiyor. Tarımın dışına çıkılabilecek hususlarda ise mutlaka izin verilmesini istiyor. Bu anlamda toprağa çok sahip çıkan bir kanun. Fakat nedense bu kanun ilimizde çok iyi uygulanmıyor. Tarım arazine bir yapı yapıldığı taktirde, bu kanunun 21'inci maddesine göre mülki amirler, belediyeler ve valiler hem ceza keserler hem de o tarım arazisini tekrar eski haline getirirler. Bu baskı çiftçiye uygulandığı zaman herkes tarım arazisine ev yapmaz. Çiftçi tabii ki tarlasının başına bir ev yapmak ister ama baskı olursa 500 metrekarelik bir ev yerine 70 metrakare veya kanuni hakkı kadar yapar."

'YAPILARIN İZNİ YOK, DENETİM YETERSİZ'
Öztürkmen, tarım arazilerindeki çoğu yapının izinsiz olduğunu ve denetimlerin yetersiz kaldığını vurguladı:
"Vatandaş 70 metrekare ya da çok büyük bir yapı inşa etmeyeceği zaman resmi koşullarda izin verebiliyoruz. Ya da bir tarım arazisine bir fabrika yapılmak isteniyorsa bunun standardını konuşuyoruz, alt bir sınıfta yapılması halinde izin veriyoruz. Tabii bu izin çok gerekli hallerde veriliyor, onun dışında izin vermiyoruz. İnsanlar bu yüzden izin almadan yapma yoluna gidiyorlar. Yani bizden izin istemiyorlar. Bunu önleyen bir kurum da yok. Aslında valilikler ve belediyeler gibi bu konuda yetkili kurumların gidip 'Sen burayı yaptın ama biz buraya ruhsat vermeyiz ve yıkarız' demesi ya da inşaatı durdurması lazım. Kimse durdurmayınca insanlar da gidip istedikleri gibi evler yapıyorlar."

'KURUL ONAY VERMİYOR, İNSANLAR KAÇAK YAPIYA YÖNELİYOR'
Şehir Plancıları Odası Urfa Temsilcisi Selim Açar da Toprak Koruma Kurulu'nun gelen talepleri geri çevirdiğini ve bu nedenle halkın tarım arazilerinde kaçak yapılaşmaya yöneldiğini savundu. Açar, şu ifadeleri kullandı:
"Kurulun esas sıkıntısı, gelen her yatırıma ya da vatandaşın çevre düzenleme kanunundan kaynaklanan haklarına dahi 'hayır, yasak' diye bir zihniyetle yaklaşması. Bu bir yerde Toprağı Koruma Kanunu'ndan çok kaçak yapıyı teşvik kanunu olarak ortaya çıkmış durumda. En azından Urfa'ya tezahürü bu şekilde. Bu noktada vatandaş herhangi bir yatırım için gittiğinde ve 'hayır' kelimesiyle karşılaştığında kaçak yapıya yöneliyor. Bu noktada oturulup bir orta yol bulunmasının elzem olduğunu düşünüyorum."


'YEREL YÖNETİMLER KAÇAK YAPILAŞMAYA GÖZ YUMUYOR'
Açar, tarım arazilerindeki izinsiz yapılara yönelik denetimlerin yetersiz olduğuna dikkat çekti: "İmar konusunda kanunlarımız çok net ve Avrupa standartlarının üzerinde ama arka yolu dolanmak konusunda da standartlarımız üst düzey maalesef. Yerel yönetimlerimiz göz yumma noktasında üst düzey bir performans sergiliyorlar. Bunun temel nedeni de siyasi kaygılar sanırım ama bu çok büyük bir vebal. Çünkü tarım arazileri sadece günümüz için değil, gelecek nesillerin için de bir kültürel varlık. Afrika'daki aç bir insanın bile bunda hakkı var."