Gündem

“Yerel medya haklarını aramalı”

Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, "Yerel medya haklarını aramalı. Yaşadıkları sorunları raporlaştırıp gerekli yerlere başvurmalılar" dedi.

Abone Ol

ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA

Türkiye'de en çok sorun yaşayan meslek örgütleri içerisinde yer alan yerel medya mensupları, sendikasızlık, sigortasız çalışma, ücret dengesizlikleri gibi faktörler nedeniyle, mesleki motivasyonları olumsuz yönden etkileniyor. Diyarbakır'daki yerel gazeteleri tek tek ziyarette bulan ve sorunlarını dinleyen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Türkiye Basın Yayın ve Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, yerel medyanın yaşadığı sorunlara dair gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e değerlendirmelerde bulundu. 

“HAVUZDAN YEREL MEDYA YETERİ KADAR FAYDALANAMIYOR”

Basın İlan Kurumu'nun oluşturduğu havuz sisteminden yerel medyanın yeteri kadar faydalanamadığını belirten Başkan Dedeoğlu, "Diyarbakır'a gelmeden önce Zonguldak'taydım. Orada gazeteciler eylemi oldu. Orada yerel medyada çalışan arkadaşlar, 'Bu ücretlerle geçinemiyoruz, BİK'in bize uyguladığı havuz sistemine çok fazla para akmıyor. Ve biz bu havuz sisteminde yeteri kadar faydalanamıyoruz' dediler ve üç gün boyunca oturma eylemi yaptılar. Biz daha çok ulusal medyanın sorunlarını dinleyince, yerele gitmediğimiz için sorunlarının ne olduğunu da çok bilmiyoruz. Ama Diyarbakır'a geldik ve yerel gazeteleri tek tek ziyarette bulunduk" dedi. 

“ULUSLARARASI ŞİRKETLER YEREL MEDYAYA SANSÜR UYGULUYORLAR”

Yerel medyaya uygulanan sansüre dikkat çeken Dedeoğlu, şöyle devam etti: "BİK'in havuz sistemi bazı gazeteler için iyi diyorlar, fakat büyük bir çoğunluğu beğenmiyor. Ayrıca Google ve MSN uygulamış olduğu bir sansür var. 50-60 bin tıklanma sayısı olan gazetelerin bir hafta sonra bir bakıyorsun 10'e düşüyor. Tıklanma sayısının bu kadar düşük olması Google'den gelen reklam gelirlerini etkiliyor. Türkiye'deki merkezi hükümetin yanı sıra uluslararası şirketlerin de yerel medyaya karşı uyguladığı bir sansür var. Bu sansür Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde daha fazla. Batıdaki illerde daha az gibi görünüyor. Ama batıdaki illerde de şöyle bir şey var, muhalif sesleri renklendiren gazete ve internet sitelerinde muhalif sesleri daha çok kısıyorlar. Hiçbir sıkıntısı olmayan bir Türkiye izlenimi yaratıyorlar. Burada bilemediğim bir konu Türkiye tarafından uluslararası şirketlere bir baskı mı var? Yoksa bu şirketler kendiliğinde bir oto sansür mü uyguluyor?" 

“ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI EDİYORLAR”

"Ölümü gösterip, sıtmaya razı ediyorlar" diyen Dedeoğlu, şunları söyledi:

"Ankara'da yazılı basılı bir gazete var. Artık basmıyorlar ve dijitale geçtiler. Havuz sistemine de girmiyorlar. Gazeteler ölüm ve sıtma arasında kalıyorlar. Ölümü gösterip, sıtmaya razı ediyorlar. Demokratik kitle örgütleri derneklerin ötesinde, sendikaların daha aktif rol alması gerekiyor. Sendikalar neden aktif rol almalı? Çünkü en fazla sözü dinlenebilecek örgütlerden bir tanesidir. Türkiye'de dernekler daha baskın gibi gözüküyor, ama baskın olan sendikalardır. Çünkü konfederasyon var. Biz basın iş olarak DİSK'e bağlıyız. Arkamızda koskocaman bir DİSK gücünü görüyoruz. Sendikalı olarak etki alanlarımızı daha çok güçlendirebiliriz."

YEREL MEDYA ÇALIŞANLARINA ÇAĞRI

Yerel medya çalışanlarına çağrıda bulunan Dedeoğlu, "Burada yapılabilecek şey, yerel medya basınında çalışan arkadaşlar sorunlarını bir rapor haline getirip, öncelikle Googl'eye gidip sansür, azalan reklam gelirleri ve tıklanma sayısının azlığını sorsunlar. Ayın şekilde MSN şirketine de gidip sorsunlar. Ve en önemlisi BİK'e gidip, 'sizin yapmış olduğunuz bu sistem iyi gidiyor gibi gözüküyor, ama siz tasarruf tedbirleri kapsamında kestiğiniz bu rakamlarla gazetecileri sefalet sınırı altına itmiş oluyorsunuz' desinler. Yaşadıkları sorunları gündemleştirsinler" diye belirtti. 

 GAZETECİLERE 'SENDİKALI OL' ÇAĞRISI

Tüm gazetecilere sendikalı olma çağrısı da yapan Dedeoğlu, son olarak şunları ifade etti:

"Gündemde anlık gelişen olaylar üzerine konuşan bütün gazeteciler, kendi sorunlarına dair hiçbir şekilde konuşamıyorlar. Dert burada zaten. Neden? Çünkü gazeteciler örgütlü değil. En örgütsüz meslek grubu gazetecilerdir. Yüzde 7'i oranında bir sendikalaşma var. Gazeteciler sendikalı olmuyor. Sendikalaşmak zor, çünkü bir taraftan iş verenin de baskısı var. Finlandiya'da gazetecilerle yapılan bir araştırmaya göre, örgütlü ve sendikalı olan gazeteciler daha mutlu ve üretken. Gazeteciler maalesef ki haklarını bilmiyorlar, ama başkalarının eylemlerine gidip onların hak ve hukuklarını gazetelerinde yazıyorlar. Geldikleri zaman da kendileri örgütlü ve sendikalı değiller. Her gazeteci kendisine neden ben sendikalı değilim? Sendika bir çıkar örgütüdür. Çıkar örgütü ne demek? Sizin haklarınız ve çıkarlarınızı korumak. Buradan çağrım, bütün gazeteciler sendikalı olsun."