Öncelikle sizlerle bir anket sonucunu paylaşayım. Sonra bu anket sonucunu neden paylaştığımı izah etmeye çalışayım. Yöneylem Araştırma, Temmuz 2022 tarihinde 27 ilde 2 bin 400 görüşerek yaptığı araştırmanın ‘ekonomik kriz ve kaygılar’ başlıklı bölümündeki sonuçlarına göre, halkın yüzde 53'ü ‘temel ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum’, yüzde 50.5’i ‘ekonomideki bu durumun sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı gösteriyor.

‘Türkiye’nin en önemli sorunu’ katılımcıların yüzde 66.9’una göre ekonomik kriz ve üretimsizlik... Yüzde 28.1’ine göre enflasyon hayat pahalılığı geçim sıkıntısı, yüzde 13.1’ine göre eğitim sistemindeki sorunlar, yüzde 11.6’sına göre adaletsizlik mahkemelerin hukuk dışı kararları ve yüzde 10.4’üne göre ise Suriyeli ve Afgan sığınmacılar olarak belirlendi.

Anket çalışmasına katılanların yüzde 60.5’i ‘faturalarımı ödemekte zorluk çekiyorum’ derken, yüzde 34.4’ü zorluk çekmediğini ifade etti. ‘beslenme-gıda ürünlerini almakta güçlük çekiyorum’ diyenlerin oranı yüzde 69.3 olurken, ‘güçlük çekmiyorum’ diyenler ise yüzde 6.5. Katılımcıların yüzde 64.8’e ‘borçlarım arttı’, yüzde 31.9’u ise ‘artmadı’ dedi. ‘gelirim azaldı’ diyenlerin oranı yüzde 69,5 olurken, buna katılmayanlar ise yüzde 25,2. ‘temel ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 53,8 oldu. Yüzde 37’lik kesim ise buna katılmadı.

Bu ankette gösteriyor ki, yoksulluk veya fakirlik, gündemin ilk sırasındaki yerini korumaya devam ediyor. Nasıl etmesin ki, son üç yılda ülkemizde yoksul sayısı hızla artıyor. İnsanlar en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çekiyor. Geliri giderini karşılamıyor. Tüketici Hakları Derneği’nin hesaplamalarına göre Türkiye’de 16 milyon kişi açlık, 50 milyon kişi yoksulluk yaşıyor. Yani aç ve yoksul sayımız 66 milyon kişiyi buluyor.

Bu tabloyu yaratan ve düzeltmesi gereken elbette ülkeyi yöneten siyasi iradedir. Halkın oylarıyla seçilen siyasi irade yakınma veya sorumluluğu başkalarına atma yeri değil, çözüm yeridir. Siyasi iradenin görevi, insanların yoksulluk içinde yaşatmak yerine en azından temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde bir standarda sahip olmalarını sağlamaktır.

Bu dünyanın her ülkesi için geçerlidir. Nitekim başarılı olamayanlar ya sorumluluğu kabul ederek özür diliyor, ya istifa ediyor, ya da ilk seçimde yenilgiye uğrayarak kaybediyor. Gelin görün ki ülkemizde durum böyle işlemiyor. Bu tabloyu yaşatanlar, sorumluluk üstlenmek bir tarafa söz konusu tablodan muhalefeti, dış güçleri veyahut kendisine yakın olan cemaatler aracılığıyla dini referans göstererek kaçmaya çalışıyor.

Son olarak iktidara yakınlığıyla bilinen İsmailağa Cemaatinin Fıkıhçısı Ahmed Polat, cemaatinin internet sitesinde yayımlanan ‘yoksulluk ve bereketsizlik sebepleri’ başlıklı konuşmasında ‘fakirliğin, yoksulluğun genel nedeni bizlerin günahlarıdır. Bir kere bunu bilelim. Yapmış olduğumuz hatalar, kusurlardır, Allah’a isyanlardır, Rabbimize karşı olan nankörlüğümüzdür’ diyerek son zamanlarda artan dini referanslara bir yenisini daha ekledi.

Oysa dinimiz, adaletli yönetmeyi, yoksulu kollamayı, yoksulluğu ortadan kaldırmayı, israfı önlemeyi, adaleti sağlamayı, çalanı çırpanı lanetlediği bir dindir. Yani yoksulluğun genel nedeni günahlarımız değil, iyi yönetilmememizdir. Din adamlarımız bunu anlatmalı, herkesin günahlarının bedelini Allah katında ödeyeceğini dile getirmelidir.

İŞÇİ ÖLÜMLERİ ARTIYOR

Bir parantezde iş cinayetlerine açalım. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Temmuz ayında yaşanan işçi cinayetlerine ilişkin raporunu açıkladı. Temmuz’da en az 169 işçinin yaşamını yitirdiği belirtilen raporda, tarım ve orman iş kolunda toplamda 55 kişinin yaşamını yitirdiği ifade edildi.

Raporun en önemli kısmı ise çocuk işçi ölümleri… Raporda, 2022’nin ilk 6 ayında 24 çocuğun iş cinayetine kurban gittiği, sadece Temmuz’da ise en az 15 çocuğun yaşamını yitirdiğine vurgu yapıldı. Yaşamını yitiren çocukların üçte birisinin ise 14 yaş altında olduğunu ayrıca kaydedildi.

Sevgiyle kalın.