Faruk BALIKÇI/Özel Haber

14 Mayıs 2023'te yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adı altında giren HDP'nin, 2018 yılında yüzde 11,7 olan oy oranı, yüzde 8,8'e düştü; 61vekil çıkardı. İstenilen hedefe ulaşamayan ve bir önceki seçime oranla oy oranı ve vekil sayısında düşüş yaşanması eleştirilere neden oldu. Yeşil Sol Parti Diyarbakır’da 10 Temmuz’da 17 ilçede başlattığı halk toplantıları serisi devam ediyor. Eleştiri ve özeleştiri toplantılarında, seçimlerden önce halkın karar süreçlerine katılımı sağlanmaması ve önerilerinin alınmaması eleştirilerin başında gelirken, bu haftaki söyleşimizin konuğu HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Zeyyat Ceylan’dı. Ceylan, halk toplantılarının çok verimli geçtiğini ve halkın kendilerine ayna tuttuğunu söyleyerek, “Önümüzdeki süreçte bizim için yol haritası oldu’’ dedi.

Halk toplantılarında ortaya çıkan eleştirilere değinen Zeyyat Ceylan’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

YENİLGİ YOK, BAŞARAMADIĞIMIZ DA BİR GERÇEKLİK”

*Seçimlerdeki başarısızlık neden kaynaklandı

Halkımız bu mücadelenin sahibidir. Halkımız iyi günde de zor günde de, sıcakta da soğukta da sahip çıktı. Bizim sermayemiz maddi ve manevi gücümüz halktır. Bizim sıkıntılarımız sadece bu seçim sürecinde ortaya çıkan sıkıntı ve sorunlar değildi. Diğer seçim dönemlerinde de zaman zaman sıkıntılarımız söz konusu oluyordu. Kendimizce eleştirilerle özeleştirilerle doğru tespitler gidermeye çalıştığımızı ifade ediyorsak da tam anlamıyla bunun hakkını veremediğimizden dolayı bu seçim bizim açımızdan daha da kendimizi gözden geçirip değerlendirmeye tabii tutmamıza neden oldu. AKP-MHP büyük zararlar verdi. Tutuklamalar, gözaltılar vs. Ama bizim kendimizden kaynaklı sıkıntılarımız, eksikliklerimiz vardı. Biz seçim sürecini yenilgi olarak tanımlamıyoruz. Ama başarmadığımızı da dürüst ve samimi bir şekilde halkımızın önünde ifade ediyoruz.

*Başarmak isteyip de başaramadığınız neydi?

Biz yüksek sayıda vekil çıkarmayı hedefledik başaramadık. Bu bir öz eleştiri konusuydu. Oy oranı beklediğimiz gibi olmadı.

*Halk toplantılarında en fazla öne çıkan eleştiri neydi?

Uçağa bindiğimizde anonsta ilk önce kendi maskenizi takın sonra çocuğunuzun maskesini takın. Bu örnek bizim için önemli bir mesajdı

Halkımız toplantılarda en karar süreçlerini birlikte yürütmek istediklerini ifade ettiler. Sadece seçim süreçlerinde değil tüm süreçlerde dahil olmak istiyorlar. Bize güç veren eleştiriler yaptılar. Mesela diyorlar ki bu toplantıları seçimden önce yapmış olaydınız hep beraber bu sorumluluğu üstlenirdik. Dün Silvan’daydım. 100 kişi katılmıştı. Bu toplantıyı seçimden önce yapmış olaydınız biz sizi eleştirmiş olmayacaktık. Diyecektik ki hep beraber bu kararlaştırmayı aldık. Haliyle sonucu da hepimizi ilgilendiriyor. Ama diyorlar ki kendimiz eleştiriyoruz ama kararlaştırma sürecine bizi dahil etmediğiniz için en çok sizi eleştiriyoruz. Tabii ki farklı güçlü tespitleri de var. Birisi şu örneği verdi. Uçağa bindiğimizde anonsta ilk önce kendi maskenizi takın sonra çocuğunuzun maskesini takın. Siz asıl bu sürecin dinamiklerisiniz. Bu noktada yetersizliklerimizi dile getiriyorlar. O bütünsellik çocuğu koruyabilir. O bütünselliği yeterince sahiplenmezseniz, güncelleştirmezseniz, ister istemez size eleştiri olarak yönelir. Yani şunu ifade ediyorlar o bütünselliğe sahip çıkma noktasında zafiyetleriniz bizim bu noktaya gelmemize neden oldu.

“HALK BİZE AYNA TUTUYOR”

*Halkın eleştirileri sizin için ne ifade ediyor?

Bize ayna tutan eleştiriler yöneltiyorlar. Halkımız şunu söylüyor. Bir mücadeleyi üstlenen öncülerin halkın içinde olmasını istiyorlar. Bize söz vermeyin, söz veriyorsanız gereğini yerine getirin diyorlar. Fermuar sistemi, 2 dönem kuralı diyorsanız gereğini yerine getirin. Ortak akıl diyorsanız, kolektivizm diyorsanız gereğini yerine getirin diyorlar. Haliyle bu halk toplantıları bizim için aynı zamanda birer eğitim çalışmasına dönüştü.

Biz sanki siyaseti daralttık gibi eleştirilerde söz konu oldu. Siyaset öngörü üzerine kurulan bir durumdur. Çok sığ davranışlar sergiledik. Diyorlar ki, dil sorununa sadece Kürdi ittifakın mı sahip çıkması gerekiyor, ya da ekoloji sorununa sadece a partisinin mi sahip çıkması gerekiyor. Parçalı duruşa, bir bütünlüğe sahip çıkmamaya, istenilen düzeyde halkı irade olarak kılmama ve  ortak aklı devreye koymamaya yönelik eleştiriler oluyor. Halkımızın eleştirilerinden şunu da çıkardık siyaset kurumu önemli bir kurumdur. Ama her şeyden kendisini ibaret görmesi yanlıştır. Toplumun dinamikleri vardır. Sivil toplum örgütleri, dernekler vs.

*Halkın eleştirileri yol haritası çıkarmanıza destek oldu mu?

Çok verimli geçiyor. İmkanımız olsaydı da keşke 2 milyonu dinleyebilseydik. 100’e yakın toplantı gerçekleştireceğiz. Bu toplantıların bize bir yol haritası çıkarabileceğini söyleyebilirim. Halk toplantılarından sonra konferans hazırlık toplantımız ya da atölye çalışmalarımız başlayacak. Asıl yol haritamız Diyarbakır ve İstanbul’da yapacağımız konferansta ortaya çıkacak. Konferansta ortaya çıkan yol haritamızla birlikte hem süreç çalışmalarını yürüteceğiz. Hem de büyük merkezi kongrelerimizi geçekleştireceğiz.

Halk toplantıları bize çok şey kattı. Halkın ayna tutması sizin kendinizi eleştirmenize toparlamanıza, eksiklerimizi görmemize ve bunlara ayna tutmamıza yardımcı olduğu için çok anlam biçiyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerde bizim ne yapıp edip kendimizi disipline etme gibi bir görevimiz vardır. Bunu başarabileceğimize inanıyorum.

*Fahiş kira fiyatlarıyla ilgili Emlakçılar Derneği, ‘Hani biz yurtseverdik’ diye tepki gösterdi. Siz ne diyorsunuz?

Kira artışlarını değerlendirirken süreci kapsamlı bir şekilde değerlendirmek gerekir ki kira artışlarını da doğru tanımlayalım. Elbette ki kişilerin insani olması, ahlaki ve vicdani olması izim asıl hedeflerimizdir. Biz toplumun öyle bir toplum olmasını istiyoruz. Bunlar bizim savunduğumuz insani ve siyasi değerlerimizdir. Fakat kirayı tek başına belirleyen ev sahibi de değildir.  Akaryakıt fiyatları birden bire yükseldi. Belirleyici olan etmenler hükümetin ekonomi politikasıdır. Ekonomi politikası adaletli paylaşıma dayalı olursa o zaman bireyleri sorgulayabilirsin. Faiz politikasını belirledikten sonra kişilerden hesap soramazsınız. Paradan para kazanma mevzusudur. Kira onun yanında masum kalıyor. Toplum yoksullaştırıldıktan dolayı konut problemi yaşıyor.  Kira konusunda vicdanlarla bunu ne kadar sınırlandırabiliriz, vicdan önemlidir. Vicdanen belli bir noktaya kadar sınırlandırabilirsiniz. Onun için fahiş kira fiyatlarının nedeni de yakıt fiyatlarının bu kadar yükselmesinin nedeni devletin ekonomi politikalarıyla alakalıdır. İnsani noktaya gelince alması gereken 10 bin iken 5 bin alan verdir. Kimi yerlerde kira artışına gitmeyen var. Benim ev sahibim 8 bin ödemem gereken yerde 3 bin TL ödüyorum. Vicdanlar ölmemiş ama vicdanları öldüren de sistemin kendisidir. Burada toplumu suçlamaktan ziyade toplumu bu hale getiren politikaları tespit etmek gerekir.

“KAYYUMLARIN SON DÖNEMİ OLACAK”

*Kayyumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kürt belediye başkanlarının yerel yönetime gelmesiyle birlikte kayyumlar tanınır bilinir hale geldi. Kürt halkının iradesinin gaspı olarak tanımlıyoruz. Mevcut iktidar seçimi kendisi kazandığında halkın meşrutiyetinden bahsedebiliyor. Halk Kürt siyasetini desteklediğinde ise hukukun nasıl ayaklar altına alındığını görebiliyoruz. Onun için HDP belediyelerine atanmalar irade gaspıdır. Siyaseti devletin gücüyle zaptı rap altına alıp kendinize göre dizayn etme hakkına sahip değilsiniz. Onun için kayyum politikaları irade gaspıyla birlikte sizin dilinize, kişiliğinize kimliğinize saygı duymayı beklememiz en büyük yanlış olur. Haliyle kayyımlar kimliğimize de, değerlerimize de zarar verdiler. Doğru olmayan bir şeyin doğruluğunu doğru bir dille ifade etmemiz gerekiyor ki beğenmediklerinde kayyum politikalarına başvurmasınlar. Biz inanıyoruz ki bu kayyum önemi artık son dönem olacaktır.

“KENTİN DİNAMİKLERİ SÜRECE ALINMADI”

*Kayyum belediyeleri takip ediyor musunuz?

Karalama üzerinden değerlendirme yapmayız. Kendimize saygısızlık olur.

Bizim süreci takip eden komisyonlarımız vardır. Biz asla kayyumları sevmemezlik üzerinden ya da sadece karalama üzerinden asla değerlendirme yapmıyoruz. Onu da kendimize saygısızlık olarak kabul ederiz. Kayyumlar hep dışarıdan getirip yöneticiler atadı. Bunu en çok bilen basındır. Sürekli basından okuduk. Tüm ihaleleri dışarıdaki şirketlere verdiler. Bu kentin dinamiklerini sürece katmadılar. Hep kent dışarıdakilere ihaleyi verdiler. Buranın gelirlerini dışarıdaki şirketlere yedirdiler. Kazandırttılar. Diğer bir nokta kayyumlar hizmet üretmek için ya da kendilerini halka kabul ettirmek için politika üretmiyorlar. Tam tersine kendilerine göre çıkarlarına ve çevrelerine göre bir siyaset ürettiklerinden dolayı sınıfta kaldılar. Şimdiye kadar onlarca kez devletin kendi ilgili müfettişlerince yolsuzlukları tespit edildi ve mahkum edildi. Dün bile Kayapınar kayyumu acılı halka gitmesi gereken deprem yardımını yemekten bile cezaevine atıldı.

Kayyumlar şark ıslahat döneminin günümüzde modernleşmiş ve uyarlanmış şeklidir. Bir devlet bu haliyle gelişemez ilerleyemez. Bir topluma yapılacak en büyük haksızlıklardan biri si onun iradesinin gaspıdır.