Buna göre harita üzerinde 485 diri fay hattı belirtildi. Aralarında Aydın, Bursa, Düzce, Hatay, Kocaeli, Manisa ve Sakarya’nın da olduğu 45 il diri fayların geçtiği alan üzerinde bulunuyor.
Haritayı değerlendiren Jeofizik Yüksek Mühendisi Mehmet Sarper Celasun, yeni fayların paniğe sebep olmaması konusunda uyarılarda bulunarak, "Genellikle büyük deprem üreten kırıklar bizim ülkemizdeki ana kırıklarımız. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı. Kırıkların üzerine yapılaşma yapmak uygun değil, dolayısıyla bu haritaların güncel olması oralara yapılaşmadan kaçınmak adına çok faydalı bir şey" ifadelerini kullandı.
“Bize çok önemli bilgiler veriyor”
Yapılaşmaların belirtilen alanlardan uzakta gerçekleşmesi gerektiğini vurgulayan Celasun, "Bu çalışmalar çok ciddi jeofizik araştırmaların sonucunda oluyor ve çok maliyetli. Bunlara ücretsiz olarak herkesin erişim sağlaması, hem depreme dayanıklılık bilinçliliği açısından, hem biz mühendislerin bu konularla alakalı çalışma yapması açısından çok olumlu bir şey. Bahsedilen yeni diri faylar da, bizim kırıklarda ölü ve diri kırıklar dediğimiz iki ana başlık var. Bunlardan diriler günümüzde deprem üretebilecek potansiyele sahip kırıklar. Kırık haritasından anlamamız gereken depremde güvenlik açısından yapıların tasarlanmasında, nerelerden deprem beklenmesi konusunda bize çok önemli bilgiler veriyor. Birçok yeni kırık ekleniyor ama kimse paniğe kapılmasın" şeklinde konuştu.
“Kırıkların üzerinde yapılaşma olmaması gerekir”
Jeofizik Yüksek Mühendisi Celasun, "Genellikle büyük deprem üreten kırıklar bizim ülkemizdeki ana kırıklarımız. Nedir bu? Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı gibi. Büyük kırık hatları boyunca üretilen depremler, diğer ikincil kırıklara göre daha büyük oluyor. Kırıkların üzerine yapılaşma yapmak uygun değil, dolayısıyla bu haritaların güncel olması oralara yapılaşmadan kaçınmak adına çok faydalı bir şey. Bizim ülkemizde olan depremler 7 büyüklüğünde 7.6 büyüklüğüne kadar olabiliyor ama bunlar ana kırıklar üzerinde. Dolayısıyla ikincil kırıklarda belki 2 ya da 3 büyüklüğünde 4’e kadar küçük depremler beklenebilir. Bunu tam olarak bilmek mümkün değil. Kırıkların üzerinde yapılaşma olmaması gerekir ama her kırık da yüzeyden anlaşılmıyor" ifadelerini kullandı.
Celasun, "Bu kırıklar bizim için neden önemli ? Depreme dayanıklılıkta birinci konu, depremin büyüklüğü ve depremden uzak olma. Bu çalışmalarla biz hem kırıkların yerini, ne kadar büyüklükte deprem üretebileceğini, bu büyüklükteki depremlere göre nasıl yapı tasarlanması gerektiğini hesaplayabiliyoruz. Kendi yaptığımız çalışmalarla da hem yapıların güvenliğini, hem yerde deprem güvenliğini ölçebiliyoruz. Yerde titreşim ölçüleri alarak yerin bir deprem büyütmesi var mı, rezonansa giriyor mu? Yapıların bileşenleri sağlıklı mı? Bunlara bakılıyor. Kırıkların da yerleri bilindiği zaman burası bu kadar deprem üretebilir, o zaman bu dayanıklılığa göre yapı yapılması lazım, burada şehirleşme kırıklardan uzak olması lazım gibi birçok konu açığa çıkmış oluyor" diye konuştu.
“En kötüye hazırlanmak önemli”
"Önce deprem beklenen yeri tespit etmemiz lazım, kırıkların önemi buradan geliyor” diyen Celasun şöyle devam etti:
“Kırıkları buluyoruz ki buralarda deprem beklenebilir, buralarda deprem olabilir. Önemli olan ikincil kırıklar veya buna bağlı küçük kırıklar değil ana kırık hatları çok önemli. İstanbul için konuşulacak olursa Kuzey Anadolu kırığının Marmara’daki kırılmasını beklediğimiz kısım şu anda öncelikli ama sadece İstanbul değil Marmara’ya yakın illerin tamamında bu deprem hissedilecek. Dolayısıyla burada en kötüye hazırlanmak önemli. Biz önlemlerimizi almalıyız. Bu kırıklar mühendisler için önemi ama insanlar açısından da oturduğu yeri bilmesi, inceleyip karar vermesi için tabii ki önemli.”