RÖPORTAJ/Fuat BULUT
DEM Parti Milletvekili, TBMM Başkanvekili ve İmralı Heyeti Üyesi Sırrı Süreyya Önder, geçirdiği kalp krizi sonrası hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Doktorlar, Önder’in henüz hayati tehlikeyi atlatamadığını vurgularken, ailesinin, yaşam destek ünitesine bağlı Önder’i ziyaret ettiklerinde verdiği küçük tepkileri anlatması, Türkiye’nin yüreğine su serpiyor.
Derin bilgisi, kıvrak zekası, yüksek ikna kabiliyeti ve barışa olan tutkusu ile bilinen Sırrı Süreyya Önder, farklı görüşlere sahip toplumun her kesimini birleştirdi. Dünyada nadir olan bu olay karşısında Sırrı Süreyya Önder’i, 1974-75’te ortaokul öğretmenliğini yapan, daha sonra tutuklandığında avukatlığını üstlenen, kendisi gibi siyasetçi olan hemşerisi A. Sırrı Özbek’e sorduk.
Sırrı Özbek’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
“AİLESİNİ ÇOK İYİ TANIRDIM, DEDESİ ŞİFACIYDI”
*Sırrı Süreyya Önder ile tanışıklığınız hangi yıllara denk geliyor?
Öncelikle ailesini tanıyorum. Babasının vefatını da bugün gibi hatırlıyorum. Çok genç bir yaşta vefat etmişti, cenazesi de Adıyaman’da büyük bir kalabalığın katılımıyla gerçekleşmişti. Dedesi Berber Ali’ydi. Adıyaman’ın yerlileri hepsi tanırdı. Berberliğinin dışında da şifacıydı da. Yara merhemleri yapardı, yaraları tedavi ederdi. Hatırı sayılır bir adamdı. Sırrı ile ben ortaokul (Adıyaman Ortaokulu) 1 ve 2’nci sınıflarda (1974-75) Fen Bilgisi öğretmenliğini yaptım. Ben daha sonra avukatlığa geçince bıraktım öğretmenliği.
“ÇOK ZEKİ VE YETENEKLİ BİR ÖĞRENCİYDİ”
*Öğrencilik hayatı nasıldı, başarılı bir öğrenci miydi?
Çok farklı bir öğrenciydi. Zeki ve çalışkandı. Cümlelerini güzel kurar, o tarihlerde bile kendini belli eden bir öğrenciydi. Bütün öğretmenler de o farkı görürdü. Zaten iki amcası da öğretmendi. Okuma alışkanlığını belli ki aileden almıştı. Bir öğrencinin zekasını sorduğu sorulardan bilirdi öğretmenler. Sırrı da sorduğu sorularla yetenekli, farklı bir öğrenci olduğunu belli ediyordu. Daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni de kazanması onun zeka düzeyini, onun yeteneklerini ortaya koyuyor.
“MİLLETVEKİLİ İKEN AVUKATLIĞINI YAPTIM”
*Tutuklandığında avukatlığını da üstlenmişsiniz, o dönemi anlatır mısınız?
Maraş olaylarını protesto etme olaylarından sonra bir gözaltı süreci olmuştu. Esas 12 Eylül darbesinde tutuklanmış ve ceza almıştı. O dönem milletvekiliydim. Yargıtay süreçlerini takip ettim ve dosya bozuldu. Ama hatırladığım kadarıyla yine 7 yıl hapis süreci olmuştu.
*Sonra her ne kadar aynı sürece denk gelmese de sizin de onun da parlamento süreci var. Ne söylemek istersiniz?
Sırrı yetenekleriyle, biliyorsunuz o dönemde TV programları yapıyordu, Radikal gazetesinde yazılar yazıyordu. Yetenekleri bilinen, kendini ortaya koyan bir çocuktu.
“TOPLUMUN TÜM KESİMİNİ BİRLEŞTİRDİ, TARİHTE ÖRNEĞİ YOK”
*Şimdi yoğun bakımda ve bir yaşam mücadelesi veriyor? Toplumun her kesiminden hastaneye ziyaretler ve açıklamalar var? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onun kişiliği, onun dürüstlüğü, doğruluğu toplumda kabul görmüş belli ki. Türkiye’de kolay kolay olan bir şey değil bu tablo. Varsa da ben hatırlamıyorum. Birçok siyasetçinin böyle badireler atlattığını, hapiste yattığını, vefat ettiğini gördük ama bu kadar toplumun bütün kesimini bir araya getiren, birleştiren bir figür ilk defa görüyoruz. Sırrı bunu sağlığı ile başardı. Keşke böyle bir şey olmasaydı, sağlıklı iken yaşansaydı. O kadirşinaslığı halk gösterdi bence. Sırrı da bunu hak ediyordu. Bir hafta kadar önceydi görüşmüştük. Bana hep hocam derdi. Bugüne kadar bana en güzel hocam diye hitap eden kendisiydi. Bana ‘Hocam bir roman çalışmam var. Taslağını bitirdim, okuyabilir misin?’ dedi. Ben de geçen hafta Antep ve Urfa seyahatim vardı. ‘Dönüşte bakalım birlikte konuşalım ona göre okuyayım’ dedim. Böyle kararlaştırmıştık ama kısmet olmadı.
“YENİ ÇÖZÜM SÜRECİNDEN BU KEZ UMUTLUYDU”
*İmralı Heyeti içerisinde önemli bir rol üstlendi. Yeni çözüm sürecine dair hiç konuşmanız oldu mu? Neler söylüyordu?
Bu sürecin çok iyi niyetli, diğer çözüm sürecine benzemediğini, diğer süreçten çok farklı olduğunu, devletin de iyi niyetli bir yaklaşımının olduğunu ve bunu her iki tarafında istediği için başarıya ulaşacağını çok yüksek görüyordu. Detaylarını ben de sormadım, çünkü çok özel konular bunlar.
“DAYAN, TÜRKİYE’NİN SANA İHTİYACI VAR”
*Son olarak Sırrı bey şifa aradığı hasta yatağında sizi duymuş olsaydı kendisine ne söylemek isterdiniz?
“Dayan” derdim. Türkiye’nin de hepimizin de sana ihtiyacı var. O güler yüzünü, o güzel sohbetini bizden esirgeme derdim.