Bu korkunun arkasında geçmiş olumsuz deneyimler ve toplumsal inanışlar bulunuyor. Uyar, mutluluğun genellikle geçici bir duygu olarak görülüp, ardından kötü bir olay yaşanacağı düşüncesinin mutluluğu engellediğini vurguladı.
Ayrıca, çocuklukta duygusal ihtiyaçları karşılanmayan bireylerin, yetişkinlikte de mutluluğun ardından kötü bir şey geleceğini düşündüğünü belirtti. Toplumsal inançlar da mutluluk korkusunu pekiştiriyor; örneğin, "Çok gülen çok ağlar" gibi atasözleri, insanların mutluluklarını paylaşmaktan çekinmesine yol açıyor. Uyar, mutluluğun bir bedeli olmadığı fikrini benimsemenin bu korkuyu aşmada önemli olduğunu söyledi.
Kaynak: İHA