MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim'de yapılan grup toplantısında, "Tecrit kaldırılırsa gelsin, TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı'dan DEM'e uzansın" açıklamasında bulundu.
Bahçeli'nin açıklamaları sonrası "umut hakkı" yeniden gündeme geldi. "Umut hakkı", bir tutsağın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2014 yılında Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı" dair "ihlal" kararı verdi. Türkiye, 10 yıldır bu konuda herhangi bir adım atmıyor.
Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, Bahçeli'nin açıklamaları ve "umut hakkı" gündemini değerlendirdi.
UMUT HAKKI NEDİR?
Siyasette yeni bir sürecin ilk evresinin yaşandığına dikkati çeken Güleç, Bahçeli'nin grup toplantısında Abdullah Öcalan'ı kastederek "umut hakkı”nı vurgulamasının önemli olduğunu söyledi. Güleç, "Bu bizce çok önemlidir. Umut hakkı aslında cezaevinde olan birinin dışarıya çıkma umudunu taşır. İnfaz Yasasına göre müebbet ve ağırlaştırılmış müebbetlerde 30-36 yıl gibi cezalar var. Anayasa'nın belli maddelerine ve devlet güvenliğine karşı işlenmiş suçlarda, ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar hayatı son bulana kadar cezaevinde kalıyor. Yani bu yasaya göre bir kişinin devlete karşı işlenen suçlarda cezaevinden çıkma ihtimali yok" dedi.
'ÜZERİMİZE DÜŞENLERİ YERİNE GETİRMEYE HAZIRIZ'
Güleç, “İmralı'da uygulanan politikanın değişmesiyle birlikte Türkiye iç barışına ve toplumsal barışına hizmet edecek politikalar devreye girer. Diyarbakır Barosu olarak da üzerimize düşenleri yerine getirmeye hazırız" dedi.
'TÜM AKTÖRLER SÜRECE DAHİL EDİLMELİ'
Kürt sorununun çözümü için tüm aktörlerin bu sürece dahil edilmesi gerektiğini ifade eden Güleç, aksi halde bunun sekteye uğrama ihtimalinin yüksek olduğunu kaydetti. Güleç, “Öncelikle bütün toplumsal kesimlerin fikirlerine başvurulması gerekiyor. Aktörlerin kendi taleplerini ve soruna dair çözüm önerilerini rahatlıkla sunabileceği olanaklar da sağlanmalıdır. Yeni anayasa da tartışılıyor. Meclis’teki ve Meclis dışındaki bütün siyasi parti ve gruplar bunda etkin rol oynamalıdır. Bütün aktörlerin hukuken güvence altına alınması gerekiyor. Hukuki önlemler alınmalı ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır" ifadelerini kullandı.