ÖZEL HABER/Güneş OCAĞA


Akran zorbalığının, yalnızc çocukluk ve ergenlik döneminde değil, yıllar sonra bile bireylerin hayatında derin izler bıraktığını ifade eden Psikolojik Danışman Salih Demir,  zorbalığın önemli bir toplumsal mesele olduğunu ve bununla başa çıkmanın sadece bireysel değil, toplumsal bir çaba gerektirdiğini vurguladı.


SOSYAL DESTEK ÇOK DEĞERLİ

 
Artan akran zorbalığına dikkat çeken Psikolojik Danışman Salih Demir,  “Diyarbakır'daki çocuklar duygularını paylaşmaktan çekiniyor. Diyarbakır’ın güçlü mahalle kültürünü kullanarak çocukların sosyal çevresini güçlendirmek mümkündür. Akran zorbalığı yaşayan duygularını bastırmamalı bu durumu paylaşabileceği güvendiği bir yetişkin, öğretmen veya aile bireyiyle konuşmalı. Yaşadıklarıyla ilgili duygularını dile getirmek yükünü hafifletir. Ayrıca sosyal desteğin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlar ve aileden gelen destekle yalnız olmadığını hissetmek, kişinin kendine olan güvenini artırıyor. Ayrıca çocukların kendi güçlü yönlerini fark etmeleri ve bunları kullanmaları çok önemlidir. Örneğin spor, sanat ya da müzik gibi yetenekleri varsa, bunlara odaklanmaları kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayabilir. Eğer yaşadığı olumsuz etkiler uzun süre devam ederse, uzman desteği almalıdır. ır. Zorbalığın izleri zamanla hafifleyebilir, yeter ki sessiz kalmayalım ve destek isteyelim” dedi.

 
AİLE, ÖĞRETMEN VE TOPLUMUN ROLÜ ÇOK ÖNEMLİ 


Ailelerin, öğretmenlerin ve toplumun rolünün çok önemli olduğunu belirten Demir, "Aileler, öğretmenler ve toplum bu konuda işbirliği içinde hareket etmeli. Aileler çocuklarıyla düzenli sohbet etmeli, onları yargılamadan, kızmadan dinlemeyi öğrenmeli. Böylelikle çocuk, zorbalıkla karşılaştığında ilk olarak ailesine anlatmak isteyecektir. Öğretmenler ayrıca öğrencilerindeki davranış değişikliklerini iyi gözlemleyip erken müdahale etmeli. Toplum olarak ise zorbalığa karşı net ve kararlı bir duruş sergilemeliyiz. Bu tür olayları küçük görüp 'Çocuk işte, olur böyle şeyler' demek yerine, duruma müdahale eden, çocukları koruyan bir anlayış geliştirmeliyiz. Çünkü çocuklarımızın ve gençlerimizin huzurlu ve sağlıklı bir ortamda büyümesi, hepimizin sorumluluğundadır" diye konuştu.


BİRÇOK ÇOCUK VE AİLE BAŞVURUDA BULUNUYOR


Akran zorbalığından kaynaklı kendilerine başvurular olduğunu dile getiren Demir, “Bize bu konudan dolayı başvuran birçok çocuk ve aile var. Son dönemlerde özellikle okullarda bu konuda bilinçlenme arttıkça, aileler çocuklarının yaşadığı sorunları daha net fark etmeye başladı. Çocuklar ve gençler bazen ilk geldiklerinde çekingen olabiliyor ama konuşup paylaştıkça rahatlıyorlar. Bizim yaptığımız şey, onların yaşadığı duygusal zorlukları anlamak, özgüvenlerini yeniden kazanmalarını sağlamak ve onlara bu durumla nasıl baş edeceklerini öğretmek. Bu süreçte ailelerle ve öğretmenlerle yakın işbirliği kuruyoruz. Çünkü zorbalık tek kişinin değil, ailenin, okulun ve toplumun birlikte çözebileceği bir sorundur” diye konuştu.


ÇOCUKLAR DUYGULARINI PAYLAŞMAKTAN ÇEKİNİYORLAR


Diyarbakır'da ailelerin daha çok güçlendirilmesi gerektiğini ifade den Demir, "Diyarbakır'da bazen çocuklarımızın duygularını paylaşma konusunda daha çekingen olduklarını görüyoruz. Bölgemizin kültürel yapısı ve yetiştirme tarzımız, çocukların sorunlarını rahatça dile getirmelerini bazen zorlaştırabiliyor. Diyarbakır’da ailelerin daha çok bilinçlendirilmesi gerekiyor. Özellikle, öğretmenlerin konuyla ilgili eğitim alması ve ailelerin okul hayatına daha çok katılması çok önemli. Örneğin, anne-babalar okul toplantılarına katılarak öğretmenlerle iletişimi güçlendirebilir. Okullarımızda, çocukların sosyal becerilerini geliştirecek etkinliklere ağırlık vermek gerekiyor. Örneğin, grup halinde yapılan oyunlar, sınıf içi drama çalışmaları, empatiyi geliştiren rol yapma etkinlikleri, sosyal sorumluluk projeleri ve takım çalışmasına yönelik sportif faaliyetler çocukların sosyal becerilerini güçlendirir ve akranlarıyla daha iyi anlaşmalarına yardımcı olur" diye kaydetti.


MAHALLE KÜLTÜRÜ SOSYAL ÇEVREYİ GÜÇLENDİRİR


Mahalle kültürünün güçlendirilmesiyle çocukların sosyal çevresinin daha güçlenmesi mümkün olduğuna dikkat çeken Demir, son olarak şunları söyledi:
“Diyarbakır’ın güçlü mahalle kültürünü kullanarak çocuklarımızın sosyal çevresini daha da güçlendirmek mümkündür. Mahallelerde çocuklara yönelik sosyal etkinlikler düzenlenebilir. Ayrıca mahalleler arası futbol turnuvaları, geleneksel oyun etkinlikleri düzenleyerek çocukların hem birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlayabilir, hem de sosyal bağlarını güçlendirebiliriz. Böylece çocuklarımız mahallelerine daha bağlı hissedecek, aidiyet duyguları artacak ve birbirlerine karşı daha saygılı ve duyarlı olacaklardır.”

Muhabir: Güneş OCAĞA