HABER-Güneş OCAĞA-Mehmet Rumet SOYLU
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır Şubesi öncülüğünde düzenlenen “Anadilinde Eğitimde Çözüme Doğru: Olanaklar, Engeller, Öneriler” başlıklı çalıştay devam ediyor. Çalıştayın ikinci oturumunda, 'Dil Kırım Yöntemi Olarak Tek Dilli Eğitim Politikaları', 'Asimilasyon ve Başa Çıkma Yöntemi' ve 'Anadilde Eğitim Yoksunluğunun Sosyo-Psikolojik Etkileri' konulu başlıklar tartışıldı.
KÜRTLERİN HİSSİYATLARI ÇOK GÜÇLÜ
Dr. Dilawer Zeraq, 'Asimilasyon ve başa çıkma yöntemleri' ne dair değerlendirmelerde bulundu. Zeraq, "Kürtlerin hissiyatları çok güçlü. Bir şey başlarına gelmeden hissediyorlar. Öncelikle asimilasyon nedir algımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bazıları için asimilasyon başlayıp ve bitiyor anlamına geliyor. Ama asimilasyon bitmiyor. Çünkü asimilasyon başladığında o kişi ölene kadar devam ediyor. Çünkü asimilasyon dilin asimile olduğu anlamına gelmiyor. İnsanların beyini asimile oluyor. Yaşamını bir düzene sokan ve geleceğini düşünme fikirlerin asimile ediliyor. Dolayısıyla öncelikle düşünsel anlamda asimile ediyorlar. Örneğin biz Şair Cemal Süreya'nın ölene kadar Kürt olduğunu bilmiyorduk. Süreya, ölmeden kısa bir süre önce Kürt olduğunu açıklamıştı. Çünkü onda oluşan asimilasyon çocukluğundan beri beynine yerleşmişti" dedi.
BU ÇALIŞTAY BİR BAŞLANGIÇ NOKTASI OLABİLİR
Çalıştayı bir başlangıç noktası olabileceğini vurgulayan Zeraq, "Örğenin bu çalıştayı bir başlangıç noktası yapabiliriz ve bu asimilasyondan kurtarmak için ne yapabilirizin üzerinde durmamız gerekir. Öncelikle kendimizi var edeceğiz, sonra Türkçeden istifade edeceğiz. Çünkü çok dillilik bizi anadilimizden uzaklaştırıyor. Dolayısıyla öncelikle kendimizi inşa edeceğiz ve ardından evrensel olan her şeyi kendi kültürümüze davet edeceğiz" diye konuştu.
ANADİLİNDE EĞİTİM ALMAYAN ÇOCUKLARIN YAŞADIĞI SORUNLARA DİKKAT ÇEKTİ
'Anadilde Eğitim Yoksunluğunun Sosyo-Psikolojik Etkileri' konulu başlığı üzerine sunum yapan Dr. Azad Dildar, çocukların kendi anadillerinde eğitim almaması nedeniyle yaşadığı sorunlara işaret ederek, kendi diliyle eğitim almayan çocuklarda motivasyon eksikliği ve ileride travma yaşamasına neden olduğunu vurguladı.
YAŞADIĞI BİR OLAYDAN ÖRNEKLENDİRDİ
Hastanede yaşadığı bir olay üzerine örnek veren Dildar, "80 yaşındaki bir hastamız vardı ve konuşamıyordu. Bir gün yanına gittik ve konuşmaya başlamıştı. Ama anlaşılmıyordu. Hastanede bir hemşire vardı ve kendisinin Makedon olduğunu, hastanın da Makedonca konuştuğunu söyledi. Bunun üzerine bir oğluna sorduk. Babasının burada doğduğunu ve Makedonca bilmediğini söyledi. Daha sonra hastanın oğlu babasının aslen Makedon olduğunu ve kendilerine söylemediğini belirtti. Hastanın iki yaşındaki beyni devreye girmişti bu yüzden Makedonca konuşmuştu. Bebek henüz annesinin karnındayken anadil süreci başlıyor. Bebek annenin karnında anadili öğreniyor. Doğduktan sonra da kendi anadilinde melodiler dinliyor. 8-9 yaşına kadar tüm kabiliyetleri kendi anadiliyle gelişiyor" diye belirtti.