ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA

Aile Hekimleri Sözleşme ve Yönetmeliği, hekimlerin ve meslek örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen 1 Kasım'da yürürlüğe girdi. Hak kayıplarına sebep olacağı değerlendirilen yönetmeliğe karşı Diyarbakır'daki sağlıkçılar 2-6 Aralık'ta iş bırakma eylemi yapacak. 
Gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e konuşan SES Amed Şubesi Eş Başkanı Mehmet Nur Ulus, İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Hakan Pamukçu'nun "Yürürlüğe giren yeni aile hekimliği yönetmenliğiyle beraber 4 bin olan kayıtlı hasta sayısı 3 bin 500'e düşürüldü ve hasta sayısı azaldı" açıklamasını eleştirdi. Ulus, "Biz Diyarbakır hekimleri olarak, yurttaşların katsayılar ile tanımlandığı ve hizmet alma haklarının bu katsayılarla ölçüldüğü bir sistem ne topluma ne de iyi hekimlik uygulamalarına hizmet etmemektedir" dedi. 

Diyarbakır Hekim3

“KRONİK HASTA TAKİBİ MEVCUT KOŞULLARDA ÇOK ZOR”

Kronik hasta takibi mevcut koşullarda gerçekleştirilmesinin çok zor bir iş yükü olarak önlerinde durduğunu belirten Ulus, "Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetleri kapsamında halk sağlığı açısından asli görevimiz olarak kabul ettiğimiz kronik hastalık takibi mevcut koşullarda gerçekleştirilmesi çok zor bir iş yükü olarak önümüzde durmaktadır. Nüfus yükü, iş yoğunluğu, yurttaşların sürece dahil edilmemesi ve  sorumlu kılınmaması, ASM’lerin donanımsal yetersizliği, yeterli istihdam olmaması, gruplandırma garabeti ile ASM’ler arasında kalite farkı oluşturulması, idarenin asli işi olan kamusal bir hizmet olan kanser tarama gibi koruyucu hekimlik ile ilgili malzeme temini ve organizasyon yetersizlikleri kronik hastalık taraması için zorlaştırıcı sebeplerdir" dedi.

Ulus, sözlerine şunları da ekledi: Yeni yönetmelikte hem aylık ücretin hem de sözleşme yenilemenin en belirgin kriteri haline getirilen kronik hastalık takibi-HYP nin yapılabilmesi için; Birim başına düşen Nüfusun aile sağlığı çalışanlarında maddi kayıp olmaksızın 2000 ve altına düşürülmesi gerekir." 

AİLE HEKİMLİĞİNDEKİ RANDEVU UYGULAMASI 

Nitelikli alanların ve malzemelerin kamu eliyle sağlanması gerektiğine vurgu yapan Ulus, "HYP üzerinden veri girişinin bir Yoğun dokümantasyon işi olması nedeniyle HYP sayfası üzerinden yapılacak işlemler için ek tıbbi sekreter istihdamının kamu eliyle sağlanması, HYP’nin yapılabilmesi için bireylerin onamına veya reddine sunulabilecek uygun elektronik yöntemler uygun bir şekilde kamu eliyle sağlanmalı, tarama sorumluluğunun yalnızca sağlık çalışanları üzerinden değil yurttaşlar ile de paylaşılması sağlanarak vatandaşın sürece katılımı sağlanmalı, aile hekimliğinde randevu uygulamasına geçilerek vatandaşın nitelikli sağlık hizmeti alabilmesinin yolu açılmalı ve hem muayene hem de tarama için yeterli bilimsel aralıklar bırakılarak yapılacak işin niteliği arttırılmalıdır" diye belirtti. 

“HİZMET ALMA HAKLARI KATSAYILARLA ÖLÇÜLÜYOR”

Hizmet alma haklarının katsayılarla ölçülmesi iyi bir hizmet getirmeyeceğine dikkat çeken Ulus, şunları kaydetti: 
"Yeni yönetmelik ile birim başına düşen azami nüfus 4 binden 3 bin 500'e düşürülmüş olup aynı zamanda kayıtlı nüfuslar eski yönetmeliktekiler gibi belli bir katsayı ile sıralanmış ve ayrıca göçmenlerin katsayısı sıfırlanarak ek bir tasarrufa (!) gidilmiştir. Biz Diyarbakır hekimleri olarak; Yurttaşların katsayılar ile tanımlandığı ve hizmet alma haklarının bu katsayılarla ölçüldüğü bir sistem ne topluma ne de iyi hekimlik uygulamalarına hizmet etmemektedir. Bireylerin birer istatistiki veriye dönüştürüldüğü, yaşa ve ırka göre değer biçildiği, bir sistemi kabul etmiyoruz. Biz aile hekimleri katsayılardan bağımsız emekliliğe yansıyan hekimlik ve sağlık emekçilerinin onuruna yakışır tek kalem maaş talebimiz yineliyoruz. Yeni yönetmelik ile zaten var olan çalışanın alın terini ve hakkını almasına engel olan performans sistemi daha da belirleyici kılınmıştır. Hekim ve aile sağlığı çalışanlarının çözüm bekleyen ücretsiz yıllık izin ve rapor hakları verilmemiş çalışanlar mağdur edilmeye devam edilmiştir."

“SAĞLIK KATSAYILARA SIĞMAZ”

"Sağlık katsayılara sığmaz" diyen Ulus, "Sağlık hizmeti sunumunu ekonomik göstergelere ve puanlamalara indirgeyen, sağlığın ticarileşmesinin önünü açan sağlık emekçilerini emeğinin karşılığını almasından mahrum bırakan bu katsayı ve performans sistemidir. Bizler aile hekimleri olarak bir kere daha sağlık formüllere ve katsayılara sığmaz diyoruz. Son 20 yıldır sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde yürürlüğe konulan performansa dayalı ödeme sisteminin yarattığı tahribatları; hem sağlık emekçilerinin yıldan yıla azalan alım gücü hem de yıldan yıla katlanan hastane başvuru sayılarında görüyor, gündemdeki yeni doğan yoğun bakımlarda yaşanan ölümlerle zirveye ulaştığını belirtiyoruz" dedi.

“AĞRI KESİCİ VE ANTİBİYOTİK YAZIMINA KISITLAMA” 

Son yönetmenlikle ağrı kesici ve antibiyotik yazımının kısıtlandığını dile getiren Ulus, şöyle devam etti: "Son yönetmelik ile mide koruyucu ağrı kesici ve antibiyotik yazımı kısıtlamaya tabi tutulmuş ve bir performans kriteri haline getirilmiştir. Biz sağlık emekçileri olarak yaygın enfeksiyon dışı ilaç kullanımının farkında olmakla birlikte bu durumun kışkırtılmış sağlık hizmetinin bir sonucu olduğunu tedaviye endeksli ilaç kullanımını teşvik eden sağlık politikalarının bir sonucu olduğunu düşünüyor ve bu sorunun bütün basamak sağlık sunucularının bir sorunu olduğunu belirtiyoruz. Bu konuda TTB öncülüğünde hazırlanacak dinamik saha kılavuzlarının kullanımı, vatandaşa yönelik sağlık okur yazarlığını geliştirecek uygulamaların başlatılması ve yaygınlaştırılmasının ilaca dayalı sağlık sisteminin terkedilerek koruyucu hekimliği ön plana çıkaracak politikalarının geliştirilmesinin bilimsel yöntemlerinin aranması gerektiğini düşünüyoruz. İlaç oranlarını salt performans kriteri haline getirmek hekimlerin karar alma özerkliğine bir müdahale olarak değerlendiriyor ve bu durumu reddediyoruz." 

'SAĞLIK BAKANLIĞI, SAĞLIĞI BİR ŞİRKET OLARAK GÖRÜLÜYOR' 

Sağlık Bakanlığı'nın sağlığı bir şirket olarak değerlendirdiğini ifade eden Ulus, "Sağlık sistemini hastane başvuru sayısıyla övünülen Sağlık Bakanlığı sağlığı bir şirket olarak değerlendirip hekim ve diğer sağlık emekçilerinin bir şirket elemanı gibi değerlendirmeye tabi tutmak ve değerlendirme sonucu ücret ödenmesini reddediyoruz. Hekim hasta ilişkisini müşteri memnuniyet eksenine çekerek hekimi puanlamaya tabi tutmak hem şiddeti arttıracak hem mesleki bağımsızlığı yok edecek hem de ilerde medikolegal sorunlar doğuracaktır. Hekimlik onuruna aykırı bu maddeyi reddediyoruz" diye konuştu. 

“SANAL SEVK SİSTEMİNİ REDDEDİYORUZ”

Sanal sevk sistemini de reddettiklerini belirten Ulus, "Bireylerin sağlık hizmetini hangi sıklıkta ve yoğunlukta alacakları bireylerin sağlık halleriyle ve kendi tutumları ile ilişkilidir. Bu tip halkın haberi olmadan aile hekimleri üzerinden uygulanan sanal bir sevk sistemini reddediyoruz. Eğer bu uygulama ilerde sevk zinciri şeklinde uygulanacak ve hasta başvuru kısıtlamasına gidilecekse bu topluma şeffaf bir şekilde ilan edilmeli ve gerekli altyapı hazırlanana kadar hekimler bu durumdan sorumlu tutulmamalıdır. Entegre adı altında verilen sağlık hizmeti sağlık sunumunun belli bölgelerde yeterince yaygınlaşmaması ve kamunun üstüne düşeni yapmamasının bir sonucudur. Hem muayene hem raporlama hem koruyucu ve önleyici hekimlik beklediğimiz entegre çalışan aile hekimlerinin iş yükünü ayda 96 saat nöbet gibi bir uygulama ile arttırmak kabul edilemez. Entegre hastane sistemi hem vatandaşa yetersiz hizmet sunumu yetersizliğini hem de çalışan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının iş güvencesizliğini arttıran bir uygulamadır. Derhal entegre sağlık hizmeti sonlandırılmalı kamu ülkenin her yerine nitelikli ulaşılabilir bir sağlık hizmeti verme yükümlülüğünü yerine getirmelidir" diye kaydetti. 

“HEKİM VE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAKLARI GASP EDİLDİ”

Hekim ve sağlık çalışanlarının haklarının gasp edildiğini belirten Ulus, son olarak şunu söyledi: "Daha önce sözleşme yenileme iradesi hem hekim hem de idarede iken son değişiklik ile hekimin ve sağlık çalışanının sözleşme yenilemedeki hakkı gasp edilip bir karne ile çalışma modeli getirilmiştir. Bu durum iş güvencesizliği doğurmakta ve mobbinge varan keyfi uygulamalara zemin hazırlamaktadır. Bir kamu hizmeti veren biz aile hekimliği çalışanlarının mesleki ve özlük haklarını keyfiyete bağlayan bu tip uygulamaları reddediyoruz. Anayasaya açıkça aykırı bu maddenin derhal kaldırılmasını talep etmekteyiz. Güvenceli bir çalışma modeli güvenli çalışma alanları kamu hizmeti veren biz aile sağlığı çalışanlarının en temel talebidir. Aile Hekimliği hizmeti bir kamu hizmetidir ve kamu eliyle sürdürülmelidir."

Muhabir: Güneş OCAĞA