HABER-Güneş OCAĞA

Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu tarafından Çand Amed Kongre Merkezi’nde “Kürt meselesinde çözüm için sivil toplum buluşması” çalıştayını gerçekleştirildi.

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu E Başkanı ve Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, Öcalan'ın çağrısı ile beraber örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesine denk gelen bir süreçte bu çalıştayı düzenliyoruz. Bu çalıştayımız çok önemlidir. Bilindiği gibi biz Ocak ayında Meclis’teki partililerle görüşme sağladık Ankara'da. Bu süreci anlattık. Kürt sorununun barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesinin uygun bir süreçte olduğunu anlattık. Akabinde Diyarbakır'da Kürdistani partilerle toplantı yaptık. Bugün de bu çalıştayda hocalarımız var, Kürt meselesinde Sivil Toplum Örgütleri’nin rolünü aktaracaklar" dedi.

STK’LARIN BARIŞ SÜRECİNDEKİ ROLÜ

Ardından akademisyen Cuma Çiçek, sivil toplum örgütlerinin çatışmalı ve barış sürecindeki rollerine değindi. Çiçek, "Çocuklarımızın hayatlarını etkileyecek kritik bir süreçten geçiyoruz. Şiddet, öncelikle öne çıkan ve meseleyi özetleyen bir kavramdır. Şiddetin üç temeli var. Doğrudan şiddet, fiziki ve mental şiddet.  Yara oluşturan iki şiddet var, yapısal ve kültürel şiddet. Şiddet uzun süre devam ettiği zaman travmalara neden olur. Bunu yaratan temel yapısal şiddet ise, doğrudan aktörü belirsiz olandır. Yapısal şiddette işaret edebileceğiniz bir aktör yoktur. Ama toplumda bütün eşitsizlerin toplamıdır. Toplumda aktörlerin konumunu güçlendiren eşitsizliği yaratan yapısal şiddettir. Yapısal şiddet ortadan kalkmadığı için fiziki şiddet devam ediyor. İkinci önemli şey ise uzun süreli çatışmalar. Uzun süreli çatışmalar toplumsal ilişkileri zehirler. Aşağıdan yukarıya doğru, ekonomik alandan siyasal, kültürel alandan sosyal alana kadar zehirler. Tahrip edilmiş bu ilişiklerin yeniden kurulması ancak barışı doğurur" dedi.

Diyarbakır'da Önemli Çalıştay3

Barış ve çatışmalı süreçlerde Sivil Toplum Örgütleri'nin rolüne değinen Çiçek, "STK'lar esas olarak güç sahibi iktidarlara karşı vatandaşları koruma görevi üstlenendir. Bazen çatışma sahasına gidip oradaki sivilleri korumanız gerekir. Uzuvlarını kaybetmiş çocukları hayata tutulmasını sağlamanız gerekir. Çatışan grup, etkin ve tüm taraflar arsında iletişim yaratandır sivil toplum. Devlet ve vatandaşlar arasında arabulucu rolünü oynar. Çatışmalı süreçlerde insani yardım sağlar, var olan anlaşmanın izlenmesini takip eder, barış sürecinin toplum içinde kabul görülmesi için her türlü çalışma yapmalı. Barış süreçlerinde yargı sistemini dönüşmesi gerekir. Yeni bir yönetim inşa edilmeli ve mevcut aktörlerin de tek başına yapabileceği bir iş değil" diye konuştu.

“TEK TARAFLI ÇATIŞANLAR BARIŞI SAĞLAYAMAZ”

Barışın sadece bir çatışmanın durması olmadığına vurgu yapan Çiçek,şöyle devam etti: "Meselenin çözümü uzun vadeli ve karmaşık bir süreçtir aslında. Kısa sürede çözüm sağlanmaz. Uzun vadeli toplumsal dönüşümü gerektirir. Tek taraflı çatışanlar barışı sağlayamaz. Yani onlar tek başına çözemez. Bu iş tek başına siyasi bir iş de değildir. Sadece siyasiler çözemez. Kürt sorununda 51 bin can kaybı var. 100 bine yakın da cezaevleri süreçlerini yaşamış olanlar var. Yine sürgündekiler var. Yani 250 bin insanın doğrudan yara aldığı bir tablo var. Sadece bir kişi bile tek başına yara aldığı zaman 11 kişi yara almış demek. Üç milyona yakın insan yara almış, bu üç milyon insanın yarasını siyasilerin tek başına iyileştirebileceği bir şey değil.”

Diyarbakır'da Önemli Çalıştay2

"Türkiye'de siyaset alanının daraldığı bir dönemdeyiz" diyen Çiçek, "Hükümetlerin kurduğu hükümet dışı aktörlerin yaygınlaştığı bir dönemdeyiz. Demokartik Sivil Toplum Örgütleri'nin sesinin kesildiği ve sahadan çekildiği bir denklemdeyiz. Akademinin ve medyanın çöktüğü bir denklemdeyiz. Partizan bir medya var ve bu medya barışı merkezine almıyor" dedi.

“KAYIPLAR İÇİN ULUSAL YAS İLAN EDİLEBİLİR”

Kayıpların yası tutulmadan barışın sağlanamayacağını dile getiren Çiçek, "Kayıplarımızın yasını tutmadan bir barış sağlanamaz. Bir ulusal yas ilan edilebilir. Öcalan'ın çağrıyı yaptığı gün yas tutacağımız ruhsal bir yas günü olabilir. Yine terör söylemi kırıldığı bir noktada meseleyi konuşabiliriz. Ama şuan bu noktada değiliz. İtiraz etmeseniz yeter deniyor" diyerek, sözlerini noktaladı.

Muhabir: Güneş OCAĞA