Diyarbakır’ın nüfusu 2023 verilerine göre 1 milyon 818 bin 133 kişiye ulaştı. Kent özellikle 90’lı yılların köy boşaltmalarıyla hızla büyüdü. Bununla birlikte çarpık yapılaşmanın önüne de geçilemedi. Kentte yeni yapılaşma alanları daha planlı inşa edilse de ulaşım birçok noktada kitlenmekten kurtulamıyor. Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şube Yöneticisi Çekdar Taşkıran, kent ulaşım planın nasıl olması gerektiği konusunda gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuştu.
“ÇEVRE YOLLARINDA CİDDİ BİR TRAFİK YOĞUNLUĞU VAR”
Kent planlarıyla birlikte ulaşım ana planlarının eş zamanlı ilerlemesi gerektiğini söyleyen Taşkıran, çünkü kente belirlenen fonksiyonların beraberinde ulaşım istediğini de oluşturduğunu belirtti. “Ulaşımın artık aracın bir yerden bir yere ulaşması değil, insanın bir yerden bir yere ulaşması olduğunu kabullenmemiz gerekiyor” diyen Taşkıran, “Bugün Diyarbakır çevre yollar diye belirtilen yollardan biri Urfa yoludur. Diğeri Elazığ yoludur. 2 yolda aslında bugün kullanım açısından baktığınızda kent içi yol olarak tanımlayabileceğiniz yollar haline gelmiştir. Özellikle Elazığ yolu boyunca çok ciddi bir trafik yoğunluğu var” dedi.
Bu trafik yoğunluğunun sebeplerine dikkat çeken Taşkıran, şöyle devam etti: “O güzergahta doğrudan yaşayan insanların değil, ticari amaçlarla gidip alt ve bağlantı yollarla kent içine ulaşma çabaları var. Bu sebeple çok sayıda kavşak noktası var. Bir problem budur. Diğer bir problem Elazığ yolu üzerinde yer seçim ilkelerinden kaynaklı olarak trafik yoğunluğu oluşuyor.”
“DİYARBAKIR ULAŞIM ETÜDÜ YAPILMALIDIR”
Bu duruma yönelik çözümü de anlatan Taşkıran, şunları kaydetti:
“Buna çözüm nasıl olur, çok basit aslında. Battı çıktı, bir modeldir. Kavşaktan dönmek isteyen araçların yolun üst tarafında kalıp dönüp ama alt tarafından düz devam edebilmek gibi bir durum ortaya çıkıyor ve sinyalizasyon ortadan kalkmış oluyor. Buna karar verirken şu detayda değerlendirmek gerekiyor. Yaya yoğunluğu ne derece kullanılıyor? Bunların hepsinin yapılmadan önce en tabi yapılması gereken bir konu var. Mesela Diyarbakır’da bir ulaşım etüdünün yapılması gerekiyor. Nasıl olmalıdır? Bugünkü durum talep tahmini ulaşım ana planı; yani toplu taşıma projeleri, trafik yönetim planlarının oluşturulması gerekiyor. Bunun için de konut anketi yapılmalı, trafik sayımları yapılmalı, yolculuk sürelerine bakılmalı, yolcuların gün içindeki dağılımlarına, gelir durumlarına yönelik bir katsayı verilmeli, coğrafi dağılımın bilgilerine nereden nereye ulaşım, hangi noktalar ana ulaşımdaki nihai varılması yer ve nihai çıkılan yer, hangi noktalarda geçer, göçer alanlar gibi kavramların haritalar üstünde belirlenmesi gerekiyor.”
“EKSİKLİKLER GÖZ ALINARAK ULAŞIM ANA PLANI OLUŞTURULABİLİR”
Yine çözüm kapsamında mahalle nüfuslarının çok ciddi bir etken olduğunu belirten Taşkıran, “Bir yerdeki yoğunluğu belirlemek için sadece nüfus kapsamında bakmayıp bir demografik dağılımına bakılması gerekiyor. Bu ne demek? Çalışan sayısı nedir? Öğrenci sayısı nedir? Kadın engelli sayısı nedir? Kaç tane otobüs işletmesi var, kaç çeşit var? Dolmuş varsa dolmuş işletmeleri ne düzeyde, kaç hat bulunuyor? Kaç durak bulunuyor? gibi öncüllerin belirlenip mevcut durumu önce iyi okunması gerekiyor. Daha sonrasında nihai olarak tespit edilen eksiklikler olacaktır zaten. Şimdi ilk etapta bu eksikliklere çözüm bulunabilir. Daha sonrasında bu eksiklikler göz önüne alınarak bir ulaşım ana planı oluşturulabilir. Kentsel ulaşım ana planının yanında Avrupa yeşil mutabakat kapsamında sürdürülebilir kentsel hareketlilik planı da yapılmalı. Bu kentlere şöyle bir şey kazandırır; insanların günlük hayatında ihtiyaçları olan çeşitli fonksiyonlara erişebilmesini kolaylaştırır. Bu sayede kent içerisindeki araç kullanımını ve araç kullanımından doğan enerji tüketimini azaltır” dedi.
“TOPLU TAŞIMAYA TEŞVİKLER ARTIRILMALI”
Diyarbakır’da trafik yoğunluğunun en çok rahatsız olunan konulardan birisi olduğunu ve araç fazla park alanı bulunulmadığını söyleyen Taşkıran, eskiden kentte bir uçtan bir uca ulaşmanın çok kısa zamanda gerçekleştiğini ancak şimdilerde ise çok uzun zaman aldığını ve daha maliyetli olduğunu ifade etti. Buna ek olarak iklim krizinin olduğunu belirten Taşkıran, araçların yoğun kullanıldığı bölgede kent içindeki sıcağın kent dışına göre azımsanmayacak ölçülerde olduğunu dile getirdi. Taşkıran, bu durumun başlıca çözümünü ise şöyle anlattı: “Toplu taşıma kullanımına teşvik edebilecek uygulamaların yapılması lazım. Toplu taşımanın saatlerinin belli olması gerekiyor. Toplu taşımanın türlerinin belli olması gerekiyor. Toplu taşıma ücretlerinin belli olması gerekiyor.
Güvenli olması gerekiyor. Konforlu olması gerekiyor. İnsanların tercih edilebilmesi için bu bahsettiğim öncülere sahip olunması gerekiyor” dedi.
Kentlerde ulaşım yoğunluğunu oluşturan en temel faktörün ulaşıma tek tip çözümlerin sunulmuş olmasını gösteren Taşkıran, buna örnek olarak karayolunu gösterdi. Karayollarında bireysel araç kullanımın had safhalara ulaştığını belirten Taşkıran, “Bir otobüs üzerinden bir örnek vereyim. Otobüste ayakta duran yolcularla birlikte 80 yolcu kapasitesi varsa bugün tek aracın yapabildiğini, 40 araçla en iyi ihtimalle işte 30 araçla bir yerden bir yere ulaşmak için yapılıyor ve dolayısıyla çok ciddi bir hacim kaplıyor” dedi.
“ULAŞIMA RAYLI SİSTEM DAHİL EDİLMEDEN TRAFİK YOĞUNLUĞUNDAN KURTARILAMAZ”
Diyarbakır’ın artık nüfus olarak çok büyüyen bir kent olduğunu söyleyen Taşkıran, kentin çok saçaklanmış durumda olduğunu belirterek, böyle bir kent için kesinlikle bir demir yolunun olması gerektiğini dile getirdi. Bunun adına bugünkü mevzuat gereği tramvay denilebileceğini söyleyen Taşkıran, ulaşım ana planına bir raylı sistem dahil edilmeden trafik yoğunluğundan kurtarılamayacağını ifade etti. Taşkıran, “Bugün bu konularda daha başarılı olan ülkelere baktığımızda, raylı sistemi kendi ulaşım ana planlarına entegre edebilmişlerdir” dedi.
“OTOPARKLAR YOĞUNLUĞUN OLDUĞU YERDE OLMAMALI”
Bir diğer sorunun ise otopark alanlarının az olmasıyla beraber az kullanılması olduğunu söyleyen Taşkıran, otopark alanı için yer seçiminde önemli olduğunu belirterek, “Bu tarz planlamalar yaparken kullanıcıların nihai ulaşmak istedikleri yere katlı otoparklar ya da otoparklar yapmamalıyız. Yapmamalıyız ki o bölgeler zaten yoğun bölgeler daha da yoğunlaştırmanın yanlış olduğu kanaatindeyiz. Aksine bu tarz alanların giriş ve çıkış noktalarına ve insanların yürümeye de teşvik ederek katlı otopark sistemlerinin çözümleri gerekiyor” dedi.
“TRAFİK YOĞUNLUĞUNUN OLDUĞU YERDE FONKSİYON DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLMELİDİR”
Sorunların çözümünde yerel yönetimlerin ve karayolların ciddi bir aktör olduğunu söyleyen Taşkıran, kentte çevre yollarının kenti içi yolları gibi kullanıldığını ve bu durumun değiştirilmenin yolu için fonksiyon değişikliğine gidilmesi olabileceğini dile getirdi. Buna örnek olarak Belediyenin yanında Adliye ile resmi ve ticari alan olmasını gösteren Taşkıran, bu yüzden çok sayıda nüfusun bu bölgeye geldiğini belirterek, oluşan yoğunluk için birkaç alanın yerinin değiştirilmesiyle sorunun çözülebileceğini ifade etti. Taşkıran, “Bizde trafik yoğunluğu çıktığı zaman hep ‘yolu genişletelim, yol daha da genişlesin, daha da genişlesin, daha da genişlesin’ denilir. Yolu genişlettiğiniz zamanda her yol kendi talebini oluşturacaktır. Belki kullanıcısı artacaktır. Bu doğru bir yöntem değildir. Spesifik alanlar için çözüm bulmak için yapılsa da yol genişletme mantığı zor. Onun yerine daha farklı kent planlamasında çözümlere gidilmesi gerekiyor. O yüzden bu kent planlamasıyla ulaşım planları eşgüdümlü olarak ilerlemek zorunda” dedi.