HABER - Güneş OCAĞA
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) İş Kadınları Meclisi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Diyarbakır İl Kadın Girişimciler Kurulu ile Diyarbakır Sanayi Mektebi işbirliğinde, Diyarbakır'da düzenlenen 'Ekonomide Kadın Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayımlandı. “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” bağlamında düzenlenen çalıştayda, kadınların ekonomik alanda karşı karşıya kaldığı şiddetin geldiği boyutu ve ekonomiye katılımlarında Türkiye ve bölge illerindeki mevcut durumu değerlendirildi.
Çalıştay gruplarının yaptıkları tartışmalarda öne çıkan tespit ve öneriler şöyle:
1.Kadınların Ekonomik Güçlenmesi:
Kadın kooperatifleri ve kadın girişimciliği, kadınların ekonomik alandaki varlığını artırmak açısından kritik bir öneme sahip. Ancak, bu alanlarda kadınlar cinsiyetçi kalıplarla sınırlanmakta, özellikle geleneksel olarak eril görülen iş kollarına erişimde zorlanmaktadır. Ayrıca kadınlar iş kurarken, ekonomiye katılırken finansa erişim sorunu oldukça kritik bir yerde duruyor. Bu nedenle, kentte kadın girişimciliğini güçlendirmek adına kapsamlı ve bütüncül destek programlarına ihtiyaç var. Kadınların istihdama belirli sektörlerde katılmakta, özellikle Diyarbakır’da tekstilde emek gücü, tarımda ücretsiz aile işçisi ve hizmetler sektöründe düşük ücretli ve sürdürülebilirliği düşük olan işlerde yoğunlaşmaktadırlar. NEET kadın nüfusunun en yüksek olduğu kentlerden biri olan Diyarbakır’a kadınlar için özellikle genç kadınların daha nitelikli işlere erişimi için özgün politikalar geliştirilmelidir.
2.Kadına Yönelik Şiddetin Ekonomiye Etkisi:
Kadına yönelik şiddet ve işyerlerinde karşılaşılan mobbing, kadınların istihdama katılımını olumsuz etkilemektedir. Kadınlar, şiddet ve tacizle karşılaşma korkusuyla birçok çalışma ortamından uzak durmakta ve ekonomik faaliyetlerin dışında kalmaktadır. Bu nedenle, kamu kurumlarında, belediyelerde ve işyerlerinde şiddetle mücadeleye yönelik politikaların geliştirilmesi hayati öneme sahiptir.
3.Bakım Hizmetlerinin Toplumsallaştırılması:
Kadınların istihdama katılımının önündeki en büyük engellerden biri bakım yüküdür. Çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin toplumsallaştırılması oldukça kritik bir yerde durmaktadır. OSB ve istihdam sayısı yüksek işyerlerinde kreş uygulaması maalesef istenilen sonuçları sağlamamıştır. Kamu ve yerel yönetimler tarafından da özellikle daha dezavantajlı konumdaki kadınların yararlanabileceği mahalle düzeyinde kreş ve yaşlı bakım evleri ülke genelinde ve yerelde kadınların en çok dile getirdiği taleplerden biri olmasına rağmen talebin oldukça gerisindedir. Diyarbakır’da osblerde kreş alanları oluşturulmakla beraber bu alanlardan osblerde çalışan kadınların yararlanma düzeyi oldukça düşüktür. Bakım hizmetlerinin toplumsallaştırılmasına yönelik yerelde kadınların ihtiyaçları esas alınarak çözümler üretilmesi gerekmektedir. Bu süreçte, erkeklerin de bakım hizmetlerine katılımını artıracak politikalar geliştirilmelidir.
4.Kadın Kooperatiflerinin Pazara Erişimi:
Kadın kooperatiflerinin sürdürülebilirliği, belediyeler, kadın örgütleri ve STK’ların iş birliğiyle desteklenmelidir. Kadın kooperatiflerinin pazara erişim sorunlarını aşmak adına toplu girişim stratejileri ve dayanışma ağları oluşturulmalıdır. Kadın kooperatiflerinin salt cinsiyetçi iş bölümünün devamı niteliğinde alanlarda kuruldukları görülmektedir. Daha eril olarak bilinen alanlarda kadınların ortaklığı ve dayanışması ile kooperatifler kurulmasına odaklanılmalıdır. Bunun yanında karma kooperatiflerde kadınların ve gençlerin ne kadar yer aldığı, ne kadar aktif oldukları, neden katılamadıkları da değerlendirilmeli ve bu alanda çalışmalar yapılmalıdır.
5.Kadın Yoksulluğu ve Sosyal Politikalar:
Kadın yoksulluğunun temelinde cinsiyetçilik ve toplumsal işbölümü yer almaktadır. Bu yoksulluğu azaltmak için sosyal yardımlar yerine kadınların ekonomik güçlenmesini destekleyen politikalar önceliklendirilmelidir. Pandemi ve sonrasında yaşanan ekonomik krizler en çok kadınları ve çocukları etkilemiş, kadınlar ve çocuklar daha çok yoksun bırakılma hali ile karşı karşıya kalmışlardır. Bunun için çözüm sosyal yardımlar değil kadınların ve çocukların temel hizmetlere ve haklara erişimini sağlayacak kapsayıcı ve yerelin özgünlüğünü esas alan politikalar geliştirmektir.
6.Yerel İşbirliğinin Sağlanması:
Diyarbakır özgün koşullara sahip bir kent olarak kadının siyasette diğer illere göre daha çok yer aldığı ancak ekonomik, sosyal ve kültürel hayata katılımının daha kötü olduğu bir kenttir. Kentte sivil toplum alanı güçlü olup, kamu kurumları, belediyeler ve sivil toplum örgütleri işbirliğinde ekonomik alanda kadının güçlendirilmesine yönelik yerel çözümler geliştirmek, yerel politikalar üretmek ve yerele dair alınan kararlara katılım için mücadele etmek gerekmektedir. Çalıştayda yapılan tartışmalar yerelde kadın alanında çalışan ve bu alana ilgi duyan katılımcıların ilgisinin ne kadar yüksek olduğunu göstermiş olup, çalıştay tartışmalarının ışığında ortak bir yapı oluşturulması ve kadınların katılımı ile her bir tartışma konusuna dair daha kapsayıcı ve bütüncül politika önerileri kadınlar tarafından gerçekleştirilebilir.
ÇALIŞTAY SONUCU
'Ekonomide Kadın Çalıştayı’ sonucu ise şöyle değerlendirildi:
"Diyarbakır’da bu çalıştaya katılan kadınlar olarak bizler, kadınların kendi hayatları hakkındaki kararları verebilecek şekilde güçlenmeleri, istihdama katılmaları ve ekonomik olarak kendi kendine yeterli hale gelmesi için hep beraber ve daha fazla çalışacağız. Diğer yandan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle, bir çağrı yapmayı gerekli buluyoruz. Biz kadınlar yaşadığımız alanlarda güven içinde ekonomik, sosyal ve kültürel hayata katılamıyoruz. Kadınların mücadelesi ile elde edilen kazanımlar da mevcut politikalar ile gittikçe daha çok geriye çekiliyor. Yine ekonomik alanda şiddetle ve mobbingle karşılaşmaya devam ediyoruz ve ekonomik alanda güçlü olamadığımız için daha çok şiddet ile karşılaşıyoruz. Kadına yönelik şiddet yalnızca bireysel bir hak ihlali değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren sistematik bir sorundur. Ekonomik şiddetin yanı sıra fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddetle mücadelede, kamu kurumları, belediyeler ve iş dünyasına düşen görevler bulunmaktadır. Kadınların fiziksel, psikolojik ve ekonomik güvenliğini sağlayan bir toplumsal düzen inşa etmek, tüm kesimlerin ortak sorumluluğudur. Bu nedenle, şiddetle mücadelede dayanışmayı güçlendirecek adımlar atılmalı ve bu alandaki mevcut cezasızlık politikalarına karşı kararlılıkla mücadele edilmelidir. Birlikte olmaya, dayanışmaya ve yaşadığımız alanlarda daha çok mücadeleye, üretmeye ve karar alma süreçlerine katılmaya ihtiyacımız var. Kadınların ekonomiye katılımı için Diyarbakır ilinde farklı şekilde ekonomiye katılan tüm kadınların ve yapıların güçlerini birleştirmesinin ilk adımı olarak değerlendirdiğimiz bu Çalıştay’ın raporu daha sonra bir kitapçık haline getirilecektir."