ÖZEL HABER - Mehmet Rumet SOYLU / Veli BALTACİ
Organ nakillerinin büyük kısmının kadavradan sağlandığı Türkiye’de, organ bağışı oranı bir hayli düşük. Kadavradan yapılan organ bağışı oranı sadece yüzde 20 civarında. Nakillerin büyük bir kısmı da canlı donörlerden yapılıyor.
Güneydoğu Ekspres’e konuşan Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Sorumlu Müdürü Doç. Dr. Ramazan Danış, organ bağışının önemine dikkat çekti. Diyarbakır’da organ nakli biriminin 12 yıldır hizmet verdiğini söyleyen Danış, “Organ bağışı, sağlığın mihenk taşlarından biridir. Sağlıklı bir neslin yetişmesi ve hastalıkların çare bulmasının en önemli ayaklarından biridir” dedi.
“HER 6 KİŞİDEN BİRİNİN KRONİK BÖBREK HASTASI”
Organ bağışının bir ülkenin eğitim düzeyi, yönetim biçimi ve konuya eğilişi ile alakalı bir durum olduğunu kaydeden Danış, “Ülkemizde kronik hastalıkların sıklığı maalesef ki oldukça fazladır. Örneğin kronik böbrek hastalığındaki ben bir nefrologum, ülke genelindeki oranı yüzde 15.1’dir. Bu da her 6 kişiden birinin kronik böbrek hastası olduğunu gösteriyor. Hem böbrek hastalığı hem de organ nakli gerektiren diğer tüm hastalıklar hepimizin kapısını çalabilir. Ülkemizde hepatitlere bağlı karaciğer nakli bekleyen hastaların da oranı az değil. Aynı zamanda kalp ve kornea bağışı için bekleyen birçok hastamız var. Akciğer ve barsak nakli bekleyen hastaların da sayısı azımsanmayacak kadardır. O yüzden organ bağışı hem çok önemli hem de çok geniş bir konu” dedi.
“AİLELER SON DERECE DUYARSIZ KALIYOR”
“Diğer bütün hastalıklarda ve iflas etmiş böbreklerde en iyi tedavi yöntemi nakildir” diyen Danış, şöyle devam etti:
“Nakiller, özellikle de böbrek nakilleri ya canlıdan canlıya yapılır ya da beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden yapılır. Ülkemizde canlı veri konusunda yüzde 80 gibi iyi bir oran yakalamışken, beyin ölümü gerçekleşmiş nakillerde bu oran çok düşüktür. Zira aileler bu konuda son derece duyarsız kalıyorlar. Bunun bir çok nedeni var. Mesela yanlış inanışlar, hasta yakınları psikolojisi ve yanlış ifadelendirilmiş dini konuları ekleyebiliriz. Aslına bakacak olursak dinimiz bu konuya cevap vermektedir ve hatta teşvik de etmektedir. Öyle ki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1979 yılında yayınladığı bir genelge var. Bu genelge organ bağışı konusunda fetva veriyor.”
“ORGAN BAĞIŞI KONUSU MÜFREDATA KONULMALI”
Diğer sorunlardan birinin de eğitim olduğunu kaydeden Danış, şöyle devam etti:
“Organ bağışı konusunun muhakkak surette müfredata konması gerekiyor. Kanaat önderlerinin bu konuya eğilmesi gerekir. Din insanlarının bu konuda suskun kalmamaları lazım. Ayrıca basının bu konuda olağanüstü bir görevi ve etkisi var. Basının bu konuya eğilmesi ve sürekli gündem yapması bizlerin de işini son derece rahatlatır. Avrupa’da nakillerin canlıdan canlıya olan bölümü yüzde 20 ve beyin ölümü gerçekleşmiş olanlardan da yüzde 80 iken, ülkemizde bu durum tam tersidir.”
“REŞİT, SAĞLIKLI VE GÖNÜLLÜ OLMASI LAZIM”
Canlıdan naklin Türkiye’deki yasalara göre 4. derece akrabalardan da yapılabileceğini ifade eden Danış “Tabi bu, vericinin reşit olması, sağlıklı olması ve gönüllü olması lazım. Ama beyin ölümünde ailenin rızası da aranır. Bunun yanı sıra, beyin ölümü gerçekleşen kişinin vasiyeti de gerekiyor. Ama ölen kişi vasiyet etmemişse ve vasiyetinde aksi bir ifade yoksa ve aile de olur verirse nakil yapılabilir. Maalesef ki kişinin tek başına vasiyeti yeterli gelmiyor’’ dedi.
“BÖLGEMİZDE 1500’E YAKIN KİŞİ BÖBREK NAKLİ BEKLİYOR”
Türkiye’de 80 bin kişinin diyalize girdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Ramazan Danış, şunları söyledi:
“30 ile 35 bin kişi arasında böbrek nakli bekleyen insan var. Bizim bölgemizde ise şu an için bin 500’e yakın kişi böbrek nakli beklemektedir. Sonuçta insan bedeni toprak oluyor. Bağışlama konusunda dini bir engel de bulunmuyor, ayrıca tıbbi yetkinlik açısından da hiçbir eksikliğimiz yok. O halde niye organ bağışı bu kadar azdır diye düşünüp bu sayıyı mümkün olduğunca yükseltmek adına çabalamalıyız. Kendi merkezimiz için söyleyebilirim ki, 12 yıllık zaman zarfı içinde 450’ye yakın nakil işlemi yaptık. 10’a yakın hastamızın da takibini yapıyoruz. Böbrek konusunda bölgemizdeki insanların başka merkezlere gitmesine gerek olmayacak kadar güven ve tıbbi yetkinliğe sahibiz.”
“VÜCUDUN BÜTÜNLÜĞÜNE ZARAR VERİLMİYOR”
Danış, şöyle devam etti: “Beyin ölümü gerçekleşmiş birinin organlarından kalp, 6 saatlik bir zaman diliminde nakil işlemine girmesi gerekmektedir. Bu süre böbrekte, soğuk ve iyi korunursa 24 ile 36 saat içindedir. Diğer organlar için değişik zamanlar gerekmektedir. Hasta yakınlarında şöyle bir kaygı var, cesedin parçalanacağı, organların darmadağın olacağı gibi. Asla öyle bir durum söz konusu değildir. Nakil, vücudun bütünlüğüne zarar verecek hiçbir işlem olmadan çok titizlikle yapılıyor. Hepimiz her an bir organ nakli konusuna muhatap olabiliriz. Onun için organ bağışı konusunda hem çevremizi bilgilendirelim hem de bizler organ bağışında bulunalım.”