ÖZEL HABER - Faruk BALIKÇI

Yoksulluk nedeniyle ortaokulu bırakarak gazoz satarak sinemaya adımını atan, Diyarbakır’da ‘Sinemacı Abdülkadir’ olarak bilinen Abdülkadir Aydın, 53 yıllık sinema hayatını bir günde kaybetti. Aydın, “Sanki bir film seyrettim diye düşünerek kendim avuttum. Ya da bir filmdi bu. Seyrettim bitti” dedi. 
Herkes onu Diyarbakır’da “Sinemacı Abdülkadir” diye tanır. Abdülkadir Aydın, hayat şartları ve yoksulluk nedeniyle sinemada gazoz satan bir arkadaşının önerisi üzerine 1968 yılında başladığı ortaokulu bırakarak Türkiye’nin en büyük Dilan Sineması’nda gazoz satarak ilk kez sinemayla tanışır. Gazoz satıcılığından tefrişatçılığa, sinema müdürlüğünden sinema salonu sahipliğine uzanan 53 yıllık sinemacılık hayatını ise 6 Şubat depremi nedeniyle bir günde kaybeder. 
Aydın, tüm yaşadıklarını, “Sanki bir film seyrettim, bitti” diye özetleyerek Güneydoğu Ekspres’in sorularını yanıtladı.  

“SANKİ BİR FİLM SEYRETTİM”

*Diyarbakır’ın Sinemacı Abdülkadir’i bu mesleğe nasıl adım attı?

Ortaokul 1.sınıfa gidiyordum. Okulumun uzaklığı ve yoksulluk nedeniyle okulu bıraktım. Sinemada gazoz satan bir arkadaşımın önerisi üzerine 11 yaşında ilk kez gördüğüm Dilan Sineması’nda gazoz satmaya başladım. 2 yıl gazoz sattım. Daha sonra teşrifatçılığa başladım. Dilan Sineması’nın sahibi Necat Dilan, 1970 yılında ilk kez deri koltuklu Site Sineması’nı da açınca gişeci olarak işe başladım. 16 yaşında ise Dilan ve Site sinemalarının müdürü oldum. Sinemanın ortamı beni bağımlılık haline getirdi. Bir meslek olarak hayatım boyunca sürdürebileceğim duygusu oluştu. 1970’lerde iki büyük kapalı salon vardı. Kapalı spor salonunda devlete ait programlar yapılırdı. Dilan Sineması salonunda ise konser, tiyatro, toplantılar ve kongreler yapılıyordu. Toplumsal sorunlar nedeniyle Yılmaz Güney’in filmlerini daha fazla oynatılması düşüncesi oluştu. O dönemde bazı filmlerin oynatılmaması için baskılar da maruz kalıyorduk.

6 YIL CEZAEVİNDE KALDI

*Sinemacılık nedeniyle 6 yıl hapis yattınız. Neden?

1980 yılında Newroz kutlaması illegal yapılıyordu. Sinema müdürüydüm. Site Sineması’nda Newroz kutlaması yapılıyordu. Filmin arasında sahneye çıkılarak Newroz’un önem ve anlamı anlatılıyordu. Bir gün ise bir üsteğmen ile bazı gençler arasında tartışma çıktı. Üsteğmen silahını çekince vuruldu. Sinemada çalışanlar gözaltına alındı. Üsteğmeni vuran şahısların, benim faili meçhul cinayete kurban giden kardeşim Abdülselam Aydın (Adına türkü çıkarıldı) arkadaşları olduğu iddia edildiği için bir hafta sonra da beni gözaltına alındılar. 6 yıl Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde yattım.

“GALERİA’DA 3 CEP SİNEMASI AÇTIK”

*Cezaevinden çıktıktan sonra sinemacılığa devam ettiniz mi?

Cezaevinden çıktıktan sonra tekrar sinemacılığa döndüm. Dilan Sineması’nda 2 bin yılına kadar sinema müdürü olarak çalıştım. Emekli oldum. İHD’de görev aldım. AVM’lerde cep sinemaların açılmasıyla birlikte 2004 yılında Dilan Sineması kapandı. 2004 yılında Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı’nın sinema projesi vardı. İHD’de birlikte çalıştığımız Selahattin Demirtaş beni ikna ederek projeye dahil oldum. Galeria’da 3 sinema salonu açtık. Belediyenin adına 3 sinema salonuna ben bakıyordum. Bir evimi sattım. Bankadan da kredi çekerek bir sinema salonunu ben satın aldım. Ancak bir sonraki seçimlerde uyuşmazlık nedeniyle ayrıldım. Yeni genç senaristler, yeni film yapan gençlerin Türkiye’de sinema salonlarında oynatılmayan filmleri oynattım. Diyarbakır’da yerel sinemacılığı sürdürmeye çalıştım. Kendime ait bir sinema solonu vardı bir salonu da kiralamıştım. Galeria’nın durumu günden güne kötüye gitti. Yerel yönetimler ve valiliğe sinema gösterimi için başvurdum dikkate alınmadı. 2018’de kayyum geldi. Kültür Sosyal İşler Daire Başkanlığı sosyal projeye destek verdi. Dezavantajlılara sinema perdelerini açtık. Selçuk Mızraklı dönenme de devam etti. Köylerde, ilçelerde yazlık sinemaları oluşturduk. 

Başlıksız 2 Kopya-2

SİNEMASI VE EKİPMANLARI DEPREMDE YOK OLDU”

*6 Şubat depreminde neler yaşadınız? 

Depremde Galeria yıkıldı. Ancak, sinema salonunun bulunduğu blok yıkılmamıştı. İki kez valiyle görüştüm. Cihazların çıkarılmasına izin verilmedi. 15 gün Galeria önünde oturma eylemi yaptım. 160 koltuk, iki adet 35’lik film makinesi, 2 dijital makine, iki prodüksiyon makinesi, ses düzeni, yükselticiler yani sinemacılığa ait her şeyimi kaybettim. 53 yıllık sinemacılık döneminde yeni ve eski cihazlarım ve birikimim gitti. 53 yıllık sinemacılığımı bir günde kaybettim. Bayramı evimde görmedim. Cumartesi, pazar çalıştım. Kazandıklarımı sinemacılığa ve cihazlara yatırdım. 2 adet 35’lik film makinesi artık Türkiye’de kullanılmıyor. Bunlar müzeliktir. Diyarbakır’da belki kültür sanatla ilgili şehir müzesi açılır. Bunları müzede teşhir ederim diye düşünmüştüm. Diyarbakır sinemacılığını bugünlere taşımak istedim. Ama çaresiz kaldım. Hurdaların çıkarılarak bana teslim edilmesi konusunda da başvuru yaptım. Ama maalesef hurdayı dahi alamadım. O hurdalar bugün 5 milyon değerindedir. 

“BİR FİLMDİ, BİTTİ…”

*Benim de evime hırsız girdi. Sadece fotoğraf makinemi ve 40 yıllık fotoğraf arşivimi çaldı. Sizin de tüm sinema birikiminiz yok oldu. Ne hissediyorsunuz?
Korkunç etkilendim. Her gün gidiyordum. Yıkımda belki parçalarını görürüm diye düşünüyordum. Hiçbir şey alamadım. Yaşam tarzını bile etkiliyor. 53 yıl önce hiçbir şeyim yoktu. Şimdi yatacak yerim var diye kendimi avutuyorum. Zaman, zaman psikolojik travma yaşadım. Her şeyim bir anda yok oldu. Ama sonunda sanki bir film seyrettim diye düşündüm. Ve kendimi de öyle alıştırdım. Ya da bir filmdi bu. Seyrettim bitti. 

*Sinemacılık artık bitti mi?

Sinemacılık beynimde bitmedi ama pratikte bitti. Göreve başlayan belediyeler destek verirse sinemacılığı sürdürürüm. Büyükşehir Belediye kongre salonunda iki salon var. İstenirse işletmeciliğini yapabilirim. Ya da benim üzerimden animasyon filmleri ücretsiz oynatılabilir.

Muhabir: Faruk BALIKÇI