ÖZEL HABER - Leyla DAĞ
Diyarbakır’ın merkez Yenişehir İlçesi’nde yer alan Hamidiye Saatli Çeşmesi, Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yılı onuruna inşa edilen önemli bir yapıydı. 1900 yılında Diyarbakır Valisi Halid Bey tarafından Sanayi Mektebi ile birlikte yapıldığı düşünülen bu eser, Cumhuriyetin ilk yıllarında yıkılmış. Ancak yıkılma tarihine ve nedenine ilişkin resmi kayıtlara rastlanmıyor. Saatli Çeşme’nin hikayesi, Diyarbakır’ın kayıp tarihi hakkında önemli ipuçları sunuyor.
HAMİDİYE SAATLİ ÇEŞMESİ’NİN İNŞA HİKAYESİ
Hamidiye Saatli Çeşmesi’nin 1900 yılında, Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yılı şerefine inşa edildiği düşünülüyor. Çeşme, o dönemde Sanayi Mektebi adıyla bilinen, günümüzde ise Ticaret Odası binası olarak kullanılan yapının bir parçasıydı. İnşasında özenli bir mimari tercih edilen çeşme, dört sütun üzerinde yükselen zarif bir saat kulesine sahipti.
Saatli Çeşme’nin yer aldığı Sanayi Mektebi, kapsamlı bir kompleks olarak inşa edilmişti. Süslü bir mescit, dört kurnalı bir hamam, 40 yataklı bir hastane, sekiz koğuş ve dört odadan oluşan yapı, dönemin modern eğitim ve sosyal hizmet anlayışını yansıtıyordu. Ancak bu kapsamlı yapı içinde yer alan Saatli Çeşme, günümüzde tamamen yok olmuş durumda.
Hamidiye Saatli Çeşmesi’nin yıkılma tarihine ve nedenine ilişkin resmi bir bilgiye ulaşılamadı. Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü arşivlerinde yapılan incelemelerde, çeşmeye dair herhangi bir tescil kaydına rastlanmadı. Cumhuriyetin ilk yıllarında yıkıldığı tahmin edilen çeşme, o dönemin restorasyon ve koruma çalışmalarındaki eksikliklerin bir örneği olarak dikkat çekiyor.
TARİHİ MİRAS KORUNAMADI
Mevcut belgeler ve eski fotoğraflar, Saatli Çeşme’nin mimari güzelliğini ortaya koyuyor. Süslü detayları ve özgün tasarımıyla dönemin Osmanlı mimarisini yansıtan bu yapı, Diyarbakır’ın tarihi dokusuna önemli katkılar sunuyordu. Ancak günümüzde, çeşmenin izine rastlanamaması, bu kıymetli mirasın nasıl yok olduğuna dair soru işaretlerini artırıyor.
Uzmanlar, Saatli Çeşme gibi kayıp eserlerin tarihi önemine dikkat çekiyor. Bu tür yapılar hakkında daha fazla bilgi ve belgeye ulaşmak için araştırmaların sürdürülmesi gerektiği vurgulanıyor. Diyarbakır’ın kaybolan mirasının gün yüzüne çıkarılması, şehir tarihine ışık tutacak ve geleceğe bırakılacak değerli bir arşiv oluşturacak.