Eğitim Sen, 2022-2023 Eğitim Öğretim dönemine yönelik çalışmasında, Türkiye’deki okul ve derslik sayısının öğrenci sayısına ve ihtiyaca yanıt veren düzeyde olmadığı bildirildi.
Sendikanın çalışmasında ikili eğitim, birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamalarının sürdürüldüğünün altı çizilerek, “Kalabalık sınıflarda eğitim hem öğretmenler hem de öğrencilerin sağlığı açısından önemli bir sorundur. Okulların fiziki yapı ve donanım açısından yaşadığı eksiklikler sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesini güçleştirmektedir” denildi.
OKULLAŞMA ORANI GERİLEDİ
Birgün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre, çalışmada, okullaşma oranlarında hedefin çok gerisinde kalındığına da vurgu yapıldı. Bölgesel eşitsizliklerin ve cinsiyetler arasın eşitsizliklerin okullaşma oranlarına yansıdığını belirten sendika, ilkokuldaki okullaşma oranının yüzde 98,86’dan yüzde 93,85’e düştüğüne ve ortaokulda okullaşma oranının yüzde 93,09’dan yüzde 91,21’e gerilediğine dikkat çekti.
MEB Örgün Eğitim İstatistikleri Analizi isimli çalışmanın öne çıkan başlıkları şöyle sıralandı: “Eğitim sürecinin en önemli kademelerinden birisi olan okul öncesi eğitimde Türkiye, OECD ülkeleri içinde son sıradaki yerini korumaktadır. Hükümet daha önce okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirileceğini açıklamasına rağmen, 4+4+4 ile birlikte bu hedefinden vazgeçmiş ve diğer eğitim kademelerinde olduğu gibi okul öncesi eğitimde de özel öğretimi teşvik edici, velileri özel okul öncesi öğretim kurumlarına yönlendiren adımlar atmıştır.”
'MEB BÜTÜN EĞİTİM KURUMLARINA EŞİT MESAFEDE YAKLAŞMALI'
Çalışmada şu ifadeler yer aldı: “AKP iktidarının eğitimin en temel sorunlarına çözüm üretmek yerine, yıllardır siyasal olarak istismar ettiği imam hatiplerin sayısını arttırma derdine düşmesi, bazı il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin yazılı ve sözlü talimatları ile öğrencilerin imam hatiplere yönlendirilmesiyle imam hatip okullarının sayısında ihtiyacın üzerinde artış kaydedilmiştir. Bugüne kadar özel okullar ve imam hatip okulları konusunda eğitimle ilgili hemen her konuda ayrımcılık yapmayı kendisine görev edinmiş olan MEB, bu konuda da ayrımcı uygulamalarını sürdürmüştür. Türkiye’de hiçbir okul türü diğerlerine göre ayrıcalıklı olmamalı, MEB politika geliştirirken ve bu politikaları uygularken bütün eğitim kurumlarına eşit mesafede yaklaşmalıdır.”
Raporun sonuç kısmında ise özetle şunlar kaydedildi: “Eğitime erişimde yaşanan sorunlar başta olmak üzere, eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir. Eğitimin temel bir insan hakkı olduğu, bu nedenle, herkesin eğitim hakkına erişiminin sağlanmasını ve eğitim süresince eşit koşullarda yararlanabilmesi için kamusal olması şarttır.” (HABER MERKEZİ)