Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geçen aydan itibaren enflasyonun ateşi düşmeye başladı. İnşallah önümüzdeki aylarda bu süreç daha da ivmelenecek. Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere indireceğiz. Fahiş fiyat ve fırsatçılıkla mücadelede kararlı adımlar atıyoruz. Belli-başlı sektörlerde aşırı kar hırsı ve açgözlülüğün yol açtığı fiyat balonu yavaş yavaş sönüyor” dedi.

Tüm Müslümanların, Aşure Günü'nü tebrik ederek konuşmalarına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son kabine toplantısından bugüne, dış siyasette oldukça yoğun görüşme ve ziyaret trafiği olduğunu hatırlattı.

“DIŞ GÖRÜŞMELER VERİMLİYDİ”

Önce Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın 24'üncü Zirvesine şeref konuğu olarak katılmak üzere Kazakistan'ın başkenti Astana'ya gittiklerini belirten Erdoğan, "Orada ülkemiz, milletimiz ve Asya'daki kardeşlerimiz açısından çok hayırlı neticeler doğuracak kritik temaslar gerçekleştirdik. Özellikle Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ve Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sayın Şi'yle yaptığımız görüşmeler oldukça verimliydi. Her iki ülkeyle olan işbirliğimizi ticaretten turizme, ulaştırmadan doğrudan yatırımlara kadar her alanda geliştirmek arzusundayız” ifadelerini kullandı.

NATO ZİRVESİ

9-11 Temmuz tarihleri arasında Washington'da düzenlenen NATO Liderler Zirvesi'nin Türkiye'nin NATO içindeki vazgeçilmez rolünü tekrar teyit ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İttifakın 75'inci yıl dönümüne tekabül eden bu tarihi zirvede, savunma sanayii ve terörle mücadele başta olmak üzere ülkemiz açısından hayati öneme sahip konularda müttefiklerimizden beklentilerimizi ifade ettik. Her iki başlıkta da halen arzu ettiğimiz işbirliğinin çok uzağındayız. Müttefiklerimiz tarafından ülkemize adeta bin bir nazla verilen silahlar, bakıyorsunuz, bölücü terör örgütünün sığınaklarından çıkıyor. DEAŞ'la mücadele kisvesi altında PKK'nın Suriye uzantılarına gönderilen binlerce tır dolusu silah ve mühimmatı saymıyorum bile. Savunma sanayii ticaretiyle ilgili bazı kritik malzemelerde 'suyu yokuşa sürme' çabalarına rastlıyoruz. Bunların, NATO'nun taşıyıcı kolonu olan ittifak dayanışması ve müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığı açıktır. Temaslarımızda bu sorunların süratle çözülmesi gerektiğini söyledik” dedi.

İSRAİŞ-FİLİSTİN MESELESİ

7 Ekim'den bu yana Gazzelilerin maruz bırakıldığı katliamı, gerek oturumlarda, gerekse ikili görüşmelerinde gündeme getirdiklerini anımsatan Erdoğan, "İsrail'in durdurulmasının sadece bölgemiz için değil, tüm insanlığın huzuru ve güvenliği için şart olduğunun altını çizdik. Türkiye olarak, mevcut İsrail yönetimini ateşkese zorlamak amacıyla tüm imkanları seferber etmiş durumdayız. İki ülke arasındaki ticari işlemlerin durdurulması bunlardan biriydi. Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararımız bir diğeriydi. NATO bünyesinde sahip olduğumuz araçları da bunun için kullanıyoruz. Filistin'de kalıcı barış tesis edilene kadar, İsrail'le NATO nezdinde işbirliği yapılması yönündeki girişimlere onay vermeyeceğiz. Bu konudaki kararlı duruşumuzu zirvede açık açık vurguladık. İsrail'in Gazze ve diğer Filistin topraklarındaki katliam, işgal ve soykırım politikası devam ettikçe, biz de bu ülkeyle ilgili tutumumuzu değiştirmeyiz. Burada şunu da söylemek isterim: İsrail, 7 Ekim'den bu yana geçen 285 günde her türlü zulmü, barbarlığı ve vahşeti sergilemesine rağmen, Filistin halkının direniş azmini kıramadı. Filistinli kardeşlerimiz, tüm Müslümanlara ve insanlığa örnek olacak büyük bir vakarla topraklarını kahramanca savunmaya devam ediyorlar.40 bine yakın şehide ve üzerlerine yağan bombalara karşın tüm dünyaya vatanperverlik dersi veren Filistinli kardeşlerimizi hürmetle selamlıyorum. Rabbim, Filistin halkının ve Gazzeli mazlumların yardımcısı olsun diyorum” dedi.

Erdoğan, "Kandan, gözyaşından ve işgalden beslenen zalimler rahatsız olsalar da, biz Filistin'in yanında dimdik duruyoruz ve duracağız. Türkiye olarak, bölgemizin sulh-u sükuna kavuşması için, garantörlük dahil her türlü rolü üstlenmeye hazır olduğumuzu tekrar ifade ediyorum. Bakınız burada bir hususa özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum: Türkiye; coğrafi, beşerî, ekonomik ve tarihi bağları itibarıyla tek bir bloğa sıkıştırılamayacak bir ülkedir. Bizim için Batı dünyasıyla ilişkilerimizi ilerletmek ne kadar önemliyse; Asya'dan Afrika'ya ve Latin Amerika'ya kadar diğer bölgelerle işbirliğimizi güçlendirmemiz de aynı derecede önemlidir. Bizi, kimsenin kendi dar kalıplarına hapsetmesine izin veremeyiz. Biz ne batı için doğuya sırtımızı döneriz, ne doğu için batıyı ihmal ederiz. Ülkemizin çıkarları doğrultusunda, komşularımızdan başlayarak herkesle münasebetlerimizi ilerletiriz” ifadelerini kullandı.

İZMİR’DE ELEKTRİKTEN ÖLÜMLER

Beşiktaş'ta, Antalya'da İzmir'de hayatını kaybeden vatandaşlarla ilgili konuşan Erdoğan, sorumlulara sert tepki gösterdi. Erdoğan, "Biz, milletle seçim meydanlarında yaptığı sözleşmesine sadık bir iktidarız. 31 Mart öncesinde meydanlarda atıp-tutanların halktan yetki alınca, nasıl çark ettiklerini ise hep beraber görüyoruz. Millete verdikleri sözleri tutmak yerine, orada-burada gün aşırı miting yaparak, kendi beceriksizliklerinin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bakınız bundan 3 ay evvel, İstanbul'un göbeğinde, Beşiktaş'ta rızkının peşinde koşan 29 emekçi kardeşimiz ihmallerin kurbanı oldu. Ardından yine sorumsuzluk sebebiyle Antalya'da teleferik kazası yaşandı, 1 insanımız hayatını kaybetti, facianın eşiğinden dönüldü. Daha sonra yine İstanbul'da bir çocuk parkında, 5 yaşındaki bir evladımız boğularak can verdi. Geçtiğimiz günlerde aynı beceriksizliğin, ihmalkarlığın ve umursamazlığın faturasını bu sefer İzmir-Konak'ta ödedik. İki vatandaşımız, hem de çok acı, çok yürek yakan bir şekilde vefat etti. Ancak, adeta bağırarak gelen bu faciaların hepsinde vebali olanlar, çıkıp bir kez olsun milletten özür dilemedi. Yakınlarını kaybedenlerin yüreğine su serpecek, acılarını bir nebze olsun dindirecek, sorumluluklarını kabul edecek hiçbir açıklama yapmadılar. Hiçbir şey olmamış, hiçbir şey yaşanmamış gibi yollarına devam ettiler. İstanbul'daki, Antalya'daki skandallarda nasıl vicdansızca davrandıysalar, İzmir'deki müessif hadisede de aynı sorumsuz tavrı sürdürdüler. Bunun mazur görülebilir hiçbir yanı yoktur. Bunun ne siyaseten, ne vicdanen anlaşılabilir bir tarafı da yoktur. İnsan hayatına mal olan iş bilmezliklere artık bir “dur” denilmesi gerekiyor. Biz, hükümet olarak, bütün bu skandallarda payı ve ihmali olanların hukuk önünde hesap vermesi için gereken neyse yapıyoruz ve yapacağız. Aziz milletimizin de yaşananları gördüğüne ve vicdan terazisinde tarttığına inanıyorum. Konak'taki hadisede hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine sabır niyaz ediyorum” dedi.

EKONOMİ VE ENFLASYON

Sokağa, çarşıya, pazara kulak tıkayan bir hükümet asla olmadıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Toplumumuzdaki özellikle bazı kesimlerinin hayat pahalılığı sebebiyle yaşadığı zorlukların bilincindeyiz. 22 yıllık iktidarlarımız boyunca insanımızı enflasyona ezdirmedik, bundan sonra da aynı hassasiyetle hareket edeceğiz. Amacımız; ekonomimizi, enflasyonu tekrar körükleyecek bir kısırdöngüye sokmadan vatandaşlarımızın refahını kalıcı olarak yükseltmektir. Türkiye'ye geçmişte ağır faturalar ödetmiş popülizm batağına düşmemek için büyük itina gösteriyoruz. İstikrar ve reform programımızı kararlı bir şekilde uyguluyoruz. Programın olumlu sonuçlarını peyderpey alıyoruz, alacağız. Geçen aydan itibaren enflasyonun ateşi düşmeye başladı. İnşallah önümüzdeki aylarda bu süreç daha da ivmelenecek. Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere indireceğiz. Fahiş fiyat ve fırsatçılıkla mücadelede kararlı adımlar atıyoruz. Belli-başlı sektörlerde aşırı kar hırsı ve açgözlülüğün yol açtığı fiyat balonu yavaş yavaş sönüyor” açıklamasını yaptı.

Orta vadeli programın etkileri görüldükçe, ekonomi kurmaylarına yönelik yıpratma ve yıldırma kampanyalarının da yoğunlaşmakta olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne biz ne de milletimiz bu saldırılara prim vermeyecektir. Sabır ve kararlılıkla yol haritamızı uygulamaya devam edeceğiz. İstihdam konusunda iş gücü verilerimiz gayet güzel geliyor. Mayıs ayı işgücü verileri, rekorlar kırdığımız 2023 yılından bile daha iyi seviyede gerçekleşti. İşsizlik oranı bir önceki yıla göre 1,1 puan azalarak yüzde 8,4 seviyesine geriledi. İhracat tarafından da yakaladığımız ivmeyi sürdürüyoruz. Cari açıkta iyileşme aynı şekilde devam etmektedir. Merkez Bankası brüt rezervlerimiz, 148 milyar doların üzerine çıkarak tüm zamanların rekorunu kırdı. İnşallah her alanda çok daha iyi yerlere geleceğiz. Ekonomiye dair birçok düzenlemeyi içeren kanunun teklifimiz, bugün Grup Başkanlığımız tarafından Meclisimizin takdirine sunuldu. Türkiye'nin mali kaynaklarının milletimizin için kullanılmasını sağlayarak, 85 milyonun tamamının gelirini, refahını, huzurunu artırmayı istiyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA