CHP Diyarbakır Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Sezgin Tanrıkulu, kentin biriken çok sayıda sorunu olduğunu ifade ederek, yeniden kayyum atamalarına zemin oluşturacak algı operasyonlarına karşı çıktı. İşsizliğin en öncelikli sorun olarak karşısına çıktığını anlatan Tanrıkulu, “İstanbul’dan sonra Diyarbakır’dan ilk kez vekil seçilmem büyük onur ve çok ağır bir yük getirdi. İnsanların büyük beklentileri vardır. Yolda ‘İyi ki sana oy vermişiz, iyi ki seçilmişsiniz’ diyorlar. Bu bir siyasetçi için en büyük mutluluktur” dedi.
Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’i ziyaret eden Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, yerel seçim sonuçlarını, kentin sorunlarını, tespitlerini ve çözüm önerilerine düşüncelerini anlattı. Sayın Tanrıkulu’na yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
“DİYARBAKIR VEKİLLİĞİ HEM ONUR HEM YÜK GETİRDİ”
Daha önce İstanbul’dan seçilip Meclis’e girdiniz, son seçimde de ilk kez Diyarbakır’dan. Gündelik yaşamınızda nasıl bir değişiklik oldu? Daha mı sık Diyarbakır’a geliyorsunuz?
Ben bu kimliğe, bu kente ait yaşam biçimine sahibim. Bugün de o yaşam biçimine sahibim. Hiçbir zaman kopmadım. 2011 yılında İstanbul Milletvekili seçildim. 12 yıl boyunca İstanbul Milletvekili olarak partimi temsil ettim. Ama Diyarbakır ile olan bağım hiçbir zaman kopmadı. İstanbul’dan aday gösterilmemin nedeni de partimiz, Diyarbakır ve bölgede bir milletvekili seçtirecek potansiyele sahip değildi. O nedenle de MYK’nın takdiriyle İstanbul’dan aday gösterildim.
Bu seçimde de Diyarbakır’dan aday gösterildim. Ve geçmişten bu yana güven ilişkisi ve dayanışma sonucu burada bir temsil hakkı doğdu. Şimdi daha fazla Diyarbakır’dayım. İstanbul Milletvekilliği yaptım ama hiçbir zaman ikametimi İstanbul’a taşımadım. Avukatlık ofisim hep durdu. Avukatlık yapmadım ama ofisimi de kapatmadım. Dolayısıyla sosyal ilişkilerin dışında mekânsal ilişkilerimde hep açık kaldı. Bağım daha da güçlenerek devam ediyor. Bütün yaşamım üniversite dışında Diyarbakır ve bağlantılı yerlerde geçti. Ama hem meslek yaşamında hem milletvekilliğinin bana sağladığı ilişkilerden sonra hem onur hem de büyük bir yük getirdi. Bu kentin çok birikmiş sorunu var. İnsanların büyük beklentileri vardır.
Dolayısıyla buna uygun bir tarzda çalışmak zorundasınız. Telefonunuzu kapatma lüksünüz yok. Herkesin her sorununu çözemezseniz bile cevap aramak zorundasınız. Benim mutluluğum, sokakta gördüğüm yurttaşlar, meslek örgütleri, bürokratlar işadamı gördüğümde ‘İyi ki sana oy vermişiz, iyi ki seçilmişsiniz’ diyorlar. Bu bir siyasetçi için en büyük mutluluktur. Meclis’in çalışma takvimi dışında Diyarbakır’dayım.
“BENİ EN ÇOK YORAN İŞ TALEPLERİ”
*Diyarbakır’da halkın beklentileri ve öncelikli sorunları nelerdir?
İnsanlara ulaşılabilir bir milletvekili olabilmek önemli. Oy verdikten sonra hesap sormak açısından. O yüzden yurttaşların kendilerine ilişkin özel sorunları, kente ve halka dair toplumsal sorunlar oluyor. Tümüne yetişmeye çalışıyorum. Beni en fazla yoran işsizlik ortamında iş talepleridir. Muhalefet partisiyiz. Etkileme imkânımız mümkün değil. Yerelde iktidarız. Dolayısıyla yakınlarına, çocuklarına Diyarbakır dışında CHP’nin yönettiği belediyelerden yoğunluklu olarak iş talepleri var. Devlet kurumlarından Diyarbakır’a gelme talepleri var.
Eskiden buradan tayin yapılırdı. Şimdi ise tersine bir talep söz konusu. Hastalık, cenaze, yurt, burs ve yargılandıkları davayla ilgili birçok sorun var çözülmesi istenen. Kente ilişkin talepler var. Örneğin Polis Okulu yıkıldı. Şimdi oranın konut alanına dönüşmemesi ve okul veya yeşil alan yapılması talebi var. Bir park orada. Yeşil alan veya ilkokul yapılması isteniyor. TOKİ’den depremin mağduriyetini yaşayan yurttaşlar var. Surluların mağduriyeti giderilemedi. Kırsal alanda da genellikle yol, su sorunu vardır.
“SAYIN ENSARİOĞLU’NA CHP’NİN KAPISI AÇIKTIR”
*Sayın Salim Ensarioğlu bir röportajında en az 60 vekilin CHP’ye geçeceğini ifade etti. Ayrıca Merkez partinin CHP olduğunu ifade ederek, “Benim de gönlüm CHP’den yanadır’’ dedi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
31 Mart seçimleri, CHP’nin seçmen tavanında birinciliğiyle sonuçlandı. Türkiye’de geniş kesimin desteğini aldı. Bu desteğin süreceği görülüyor. Dolayısıyla bu desteği büyütmek niyetindeyiz. Salim Ensarioğlu tecrübeli bir siyasetçidir. Sadece Diyarbakır’da değil bölgede etkisi olan aile geleneğinden gelmektedir. Bakanlık yapan, devlet tecrübesine sahiptir. Bu tabloyu da kendisi görmüştür. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapısı da her zaman açıktır. Genel başkanımızda zaten değişik siyasi partilerden önümüzdeki süreçte partimize milletvekili düzeyinde de katılma olacağını açıkladı.
“BORÇLU BELEDİYELERİN TEŞHİR EDİLMESİ GEREKİYOR”
*Seçimlerden sonra birçok belediye binalarına borç listeleri asılıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kayyum rejimi, anayasaya aykırı bir düzenlemedir. CHP olarak karşısında durduk. 8 yıl bölge kayyumla yönetildi. Seçimle gelen bir belediye başkanını görevden alıyorsun yerine vali, kaymakamı atıyorsunuz. Meclis’i fesih ediyorsunuz. Böyle bir rejim olmaz. Demokrasinin özü yerelden başlar. Merkezi yönetimde yerelden güç alır daha demokratik hale gelir. 8 yıl boyunca kayyumlar denetlenemez oldu. Düşünün Vali kayyum, kendisiyle çalışan Cumhuriyet Başsavcısı nasıl soruşturma başlatır. Başlatmadılar bile bugüne kadar. Ya da kendi atadığı kayyum valiye, kayyum belediye başkanına İçişleri Bakanı hangi soruşturma iznini verecek?
Belediye meclisiniz yoksa denetleyecek sivil toplum örgütü ortadan kaldırılmışsa bunlar da pervasız şekilde kentin rantını dağıtan işler yaptılar. Hazar Gölü’ndeki tesisi Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teslim etmek kimin aklına gelir? Son toplantısında bile imarla ilgili devir teslimden bir gün önce belediye encümeninin toplanması ne demektir? Hem büyük oranda borç var. Hem de taşınmazların yağmalanması olayı var. Bunların teşhir edilmesi gerekir. Biz de teşhir etmeye devam edeceğiz.
“BÖLGEDE BAŞARI ELDE EDEMEDİK”
*31 Mart’ta CHP başarı elde etti. Aynı başarıyı bölgede de gösterdi mi?
Bölgede yerel seçimlerde istediğimiz başarıyı elde edemedik. Ama genel seçimlerde desteği almıştık. Önceki seçime oranla oyumuzu 3-4 kat artırdık. Bu artışın genel seçimlerde devam edeceğini düşünüyorum. Ama sonuçta metropolde yaşayan Kürtlerden, hemşerilerimizden büyük destek aldık. Onların desteği olmasaydı bu kadar büyük başarı elde edemezdik.
“AMEDSPOR’A YASAK KALKASRA BARIŞ YOLUNDA ADIM ATILIR”
*Amedspor’u yakından takip ediyorsunuz ve maçlarını kaçırmıyorsunuz. Amedspor sizin için ne ifade ediyor?
Genellikle spor alanlarıyla yerel halkın bağı ve kurduğu ilişki siyasetin de ilgisini çekmiştir. Amedspor’un Diyarbakır ve bölge halkıyla dünyada onu destekleyen ve sevenlerle başka bir ilişkisi vardır. Sadece futbolla izah edilmeyecek bir ilişki vardır. Çünkü Diyarbakır bir kimliğin kentidir. Bir tarih, bir kültür kentidir aynı zamanda. Amedspor da sonuçta bu kültürün, bu tarihin, bu kimliğin takımdır. Bu kimliğe ait hissedenlerin uzak durması da mümkün değildir. Ayrıca, kendisini bu kente ait hissediyorsa bizim duygumuzu ve beklentilerimizi sonuçta ortaya koyan bir taraftar kitlesi takımı vardır. Amedspor’a deplasman yasağı var. Taraftarlar destekleyemiyor. Gerilimin nefret söyleminin muhatabı oluyor maalesef.
Ne zaman ki Amedspor bu kimliğiyle Türkiye’nin her bir yerine yasak olmadan giderse bilin ki barış yolunda büyük bir adım atılmıştır. Kastamonu’nda hem kulüp başkanının hem de belediye başkanının olumlu açıklamalarının nasıl etkili olduğunu gördük. Bu hafta Somaspor ile oynayacağız. Genel başkanımız da Manisalı. Dolayısıyla bu maçında dostluk, barış, kardeşlik içinde geçmesi için çalışmalara başladık. Ege’den Güneydoğu’ya bir mesaj olması çabası içerisindeyiz. Genel başkanımızla görüştüm. Milletvekillerinin ve belediye başkanlarının üzerine düşen görevi yapacaklarını ifade etti. Temaslarımız devam edecek. Futbol sahada oynanır. Dışarıda olması gereken dostluk ve kardeşliktir.
“KAYYUMA ZEMİN ARAYACAK GİRİŞİMLERDEN VAZGEÇİLSİN”
*DEM Partili belediyelere yönelik “Bayrak, Poster ve İstiklal Marşı” algısı yaratılmasına ne diyorsunuz?
Bayrak da marş da bu toplumun ortak değerleridir. Bunun tartışılması bunun üzerinden siyaset yürütülmesini doğru bulmuyoruz. Herkesin saygılı olması gerektiği görüşündeyiz. Ancak, son zamanlarda ortaya konulan manipülatif, ötekileştiren ve başka bir siyasetin yapılması izlenimi (Kayyum) veren siyaseti doğru bulmuyoruz. Bizim için önemli olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin siyasi muhataplarının yaptığı açıklamadır. Açıklamada da bu değerlere herkesin saygı gösterilmesi gerektiğini açık bir dil ile ifade emiştir. Kutuplaştırıcı nefret söyleminden başka girişimlere zemin hazırlayacak algı operasyonlarından uzak durması gerekir. Yurttaşlar seçilmiş belediyeler ile umutlanmıştır. Kayyum girişimine zemin arayacak bu tür kirli oyunlarında vazgeçilmesi gerekir.