İbrahim İnanç Yıldız
İHD, mahpusların tahliyesini erteleyen İdare ve Gözlem Kurullarına dair tüm şubelerde eş zamanlı olarak basın açıklaması gerçekleştirdi. Diyarbakır’da Vedat Aydın Konferans Salonunda gerçekleştirilen açıklamaya İHD yöneticileri katıldı. Açıklamayı İHD Diyarbakır yöneticisi Yusuf Erdoğan okudu.
“Tahliyesi engellenen hasta mahpus sayısı 88”
2021 yılında yürürlüğe giren İdare ve Gözlem Kurullar ile mahpusların iyi halli olup olmadığının değerlendirilmesinin hem Anayasaya hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Derneğimize İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliyeleri engellenen mahpuslar, avukatları ve aileleri tarafından çok yoğun başvurular yapılmaktadır. İHD olarak tespit edebildiğimiz kadarıyla ilgili yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı 2021 yılının başından bu yana en az 313 mahpusun tahliyesi birden fazla kez 6’şar ay ve 3’er aylık periyotlarla engellenmiş hatta bu mahpus grubunu içerisinde bulunan bazı mahpusların tahliyeleri engellenmeye devam edilmektedir. Yine tespit edebildiğimiz kadarıyla bu mahpuslardan 48’i bir veya birkaç kez infaz uzatma kararı akabinde tahliye edilmiştir. Yine tahliyesi engellenen mahpusların 88’inin hasta mahpus listemizde olduğunu 42’sinin ise ağır hasta mahpus statüsünde olduğunu vurgulamak isteriz” dedi.
“Yönetmelik sonrası hasta mahpus cezaevinde yaşamını yitirdi”
Yönetmeliğin uygulanmaya başladığı yıl ilk şartlı tahliyesi engellenen ağır hasta mahpuslardan olan Hayrettin Yılmaz’ın cezaevinde yaşamını yitirdiğini belirten Erdoğan, “Bu yönetmelik doğrultusunda kurulan kurullar, kendilerini mahkeme yerine koyarak mahpuslar hakkında iyi halli olup olmadıklarına dair değerlendirmede bulunmakta, mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına karar vermektedirler. İçlerinde yalnızca hapishane savcısı dışında hukukçu kimsenin olmadığı, mahpusların tahliye edilip edilmeyeceğine karar veren ve paralel bir mahkeme gibi hareket eden bu kurullar hukuki değildir. Çoğu mahpus hakkında tahliye tarihlerine kadar iyi halli iken tahliye tarihinden hemen önce yapılan değerlendirmede “iyi halli değildir” şeklinde karar verilerek, kişi 2 özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen “iyi halli” kavramı bu haliyle hapishane yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmış durumdadır. Mahpusların kendileri ve avukatları tarafından bu kararlara yapılan itirazlar da sonuç vermemekte, mahpusların tahliyeleri uzun zamana yayılmaktadır. İdare ve Gözlem Kurullarında görev alanlara yönetmelik gereği her toplantıda “huzur hakkı” ödendiği için, yönetmelik değişikliğiyle beraber özellikle siyasi mahpusların tahliyelerinin aylarca hatta yıllarca önlenmesinin nedenlerinden birinin de “ekonomik fayda” olduğu şüphesi uyandırmaktadır” dedi.
“Yönetmelik öncesi alınan disiplin cezaları da iyi halli olmadıklarına gerekçe yapılıyor”
Ayrıca İdare ve Gözlem Kurulunun mahpuslarla ilgili değerlendirmelerde, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce aldıkları disiplin cezalarını da gerekçe göstererek iyi olmadıklarına karar vermesi “geçmişe yürüme yasağı” ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Erdoğan, “TCK'nın 7/1-2. maddesi suçun işlendiği tarihin esas alınması gerektiğini belirtmektedir. Anayasa'nın 38. maddesi gereğince, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren aleyhe hükümler sanık hakkında uygulanamaz. Bu yasak hukuk devleti ilkesini hayata geçiren ilkelerden bir tanesidir. Anayasa’da devletin hukuk devleti olarak nitelendirilmesine ve hukuk devletinin en temel ilkesinin ve güvencesinin “kanunların geriye yürümezliği” ilkesi olmasına rağmen yapılan değişiklikle olağanüstü dönemlerde bile karşılaşmadığımız şekilde mahpuslar için doğrudan kanunlar geriye yürütülmektedir. Anayasanın 38. ve TCK’nın 7. maddesi emredici bir hükümdür ve tartışmaya açık değildir. Anayasa Mahkemesi yasaların geçmişe uygulanmaması ile ilgili olarak bir kararında, “Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği, kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. Bu nedenle ‘Kanunların geriye yürümezliği ilkesi’ uyarınca yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara uygulanabileceklerinden, sonradan çıkan bir yasa, yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara uygulanmaz” gerekçesine yer vermiştir” dedi.
“İyi halli olup olmadıkları soyut yorumlara dayanıyor”
İdare ve Gözlem kurulları mahpusların iyi halli olup olmadığına karar verirken soyut ve sübjektif yorumlarda bulunduğunu ve siyasi mahpuslardan da pişman olduklarına dair beyan istediğini dile getiren Erdoğan, “Bu kararlardan kaynaklı olarak yüzlerce politik mahpus denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarından mahrum bırakılmaktadır. Örneğin bir mahpusa kurul görevlileri tarafından yöneltilen politik bir soruya cevap vermediği için iyi halli olmadığı yönünde karar verilmiştir. Yine bir mahpus için “hükümlünün genel ve kısmi aramalarda sayımlarda idare ve kurum personelinin çalışmalarına zorluk çıkarmamış olsa da kolaylaştırmaya yönelik gayreti de olmamıştır” denilerek tahliyesi engellenmiştir. Elektik ve suyu tasarruflu kullanıp kullanmamak, kütüphaneden kitap almamak, psikoloğa çıkmamak gibi hukuken geçersiz ve soyut gerekçeler öne sürülerek mahpusların tahliyelerine engel olunmaktadır. Belirtilen bu gerekçelerin hukuk devleti iddiasında bulunan herhangi bir ülkede bir kişiye dışarıda ceza verilmesi imkansızken Türkiye’de mahpuslar açısından cezalandırma gerekçesi yapılabiliyor. Asıl olarak siyasi mahpuslar açısından bu kurullar mahpuslara pişmanlık dayatmaktadır ve mahpuslar kendisini mahkeme yerine koyan kurullar tarafından özgürlükleri ellerinden alınmaktadır” dedi.
“Şartları oluşan mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidir”
Mahpusların neredeyse tüm haklarının kullanımına bu kurulların karar verdiğini ve genel olarak tüm hakların çeşitli biçimlerde engellendiğini söyleyen Erdoğan, “Bu kurullar hukuk dışına çıkarak mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarını engelleyerek ikinci bir cezalandırma yoluna gitmektedir. Mahpusların tahliyelerinin engellenmesi, umut hakkını ortadan kaldırmakta ve hem mahpusları hem de ailelerini olumsuz etkilemektedir. İnsan Hakları Derneği olarak mahpusların özgürlüğünü engelleyen İdare ve Gözlem Kurullarının iptal edilmesini, tahliye şartları oluşan mahpusların bir an önce tahliye edilmesini talep ediyoruz” dedi.