Dünyada en çok sevilen içeceklerin başında gelen kahvenin tarihi 9. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Keçilerinin yediği kahve çekirdeklerinden dolayı enerjilerinin yükselmesini gözlemleyen bir çobanın daha sonra kendisinin bunu kullanarak teyit etmesi, kahvenin keşfi olarak kabul ediliyor. Daha sonra Arap Yarımadası’ndan tüm dünyaya yayılmıştır.
Sadece içmek ve lezzeti nedeniyle değil, eşliğinde sosyal ve kültürel etkileşimlerin de yapıldığı bir içecektir. 15. Yüzyıldan itibaren Yemen merkezli kurulan kahvehanelerde, kahve eşliğinde kültürel ve entellektüel sohbetler edilip sosyal etkileşim sağlanmıştır. Bu durum Avrupa’da 17. Yüzyıldan itibaren başlamıştır.
Günümüzde de iş toplantıları, sosyal etkileşimler ve özellikle kahvaltı öncesi kahve, neredeyse vazgeçilmez bir içecek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Filtre ve Çekirdek Kahve, Kapsül Kahve, Granül Kahve, Gold Kahce, Kalasik Kahve, Trük Kahvesi ve hazır Türk Kahvesi, en çok tüketilen kahve çeşitleri olarak kabul görmektedir.
Her kahvenin kaliteli olmadığı gibi, kaliteli bir kahvenin kalitesinin korunmasının da bazı koşulları vardır.
Her şeyden önce, kahvenin hava ile teması kesilmelidir, böylelikle aromasını ve oksidasyonunu kaybetmez. Kahve ısı, ışık ve nemden olumsuz yönde etkilenir. O yüzden, serin, karanlık ve kuru yerde korunmalıdır. Mümkünse, çekirdek olarak alınıp öğütülüp öylece tüketilmelidir. Tazeliği ve tadı korunsun diye ihtiyaç kadarı alınıp tüketilmelidir.
KAHVENİN YARARLARI
Kahvenin yararları konusunu şu şekilde sıralayabiliriz:
*İçeriğindeki kafein sayesinde enerji seviyesini yükseltip yorgunluğu azaltır.
*Antioksidan açısından zengin olan kahve, bazı kronik hastalıklara iyi geldiği gibi hücre hasarlarını azaltıp erken yaşlanma görünümünü engeller.
*Araştırmalar, düzenli kahve tüketenlerde, Parkinson ve Alzheimer hastalığın yakalanma riskinin düştüğünü göstermektedir. Ayrıca karaciğer hastalıklarına karşı da ciddi bir koruma görevi gördüğü belirtilmektedir.
Kahvenin yararları kadar maalesef ki zararları da vardır.
Fazla tüketilen kahve uykusuzluk, sinirlilik ve çarpıntıya sebep olabiliyor.
Mide ekşimesi ve reflü gibi mide sorunlarına kapı aralayabilir.
Hamilelik döneminde fazla kahve tüketimi düşük riskini artırır.
Aşırı tüketildiğinde, bağımlılık da yaratabilmektedir.
Aşırı tüketilmediği takdirde kahvenin faydası daha fazladır.
KAHVENİN ANAVATANLARI
Dünyada en çok Brezilya, Kolombiya, Endonezya, Vietnam ve Etiyopya gibi bol yağış alıp sabit bir sıcaklıkta bulunan tropikal bölgelerde yetişmektedir. Buna rağmen mevsim uygunluğu nedeniyle kahvenin anavatanı olarak Etiyopya kabul edilir. Kahve bitkisi de ilk burada keşfedilmiştir. Yanı sıra Kenya da tatlı kahvenin anavatanı olarak kabul edilir. Yüksek rakımlarda yetiştirilen kahveler en çok ilgi duyulan ve talep edilen kahvelerdir.
Kahve yetişmesi konusunun yanı sıra, üretiminin yapılması da başka bir sektördür ve bunu dünya çapında en iyi yapan Brezilya’dır. Kahve üretimi ile çok geniş kahve tarlaları bulunmaktadır.
Vietnam’da Robusta, Hindistan’da da Robusta ve Arabica kahveleri üretilmektedir. Türkiye, coğrafik konumu ve mevsim zorlukları nedeniyle kahve üretimi konusunda oldukça zayıf bir konumdadır. Rize Antalya ve İzmir dolaylarında yapılan kısmi çalışmalar, Türkiye’nin de kahve bitkisi yetiştirme konusunda gelecek vaat ettiğini göstermektedir.
TÜKİYE’DE KAHVE TÜKETİMİ
Türkiye’de kişi başına kahve tüketimi ortalama 1.5 kilogram olarak belirtilmiştir. 2023 verilerine göre Türkiye, 1.711 kg ile en çok kahve tüketenler listesinde 22. sırada bulunurken, ABD 26.651.000 kg ile ilk sırada bulunuyor.