Ali ÖZGÜÇ yazdı...

Son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.), son risalet ise Yüce Kur’an’dır.

Bugün anlatacağım konu Kur’an’da Hazreti Muhammed (s.a.v.). İlk olarak Peygamber Efendimizin siyerinden ve ahlakından bir bölüm aktarmak istedim. Ancak sonra içimde şöyle bir düşünce belirdi: Şayet Peygamberimizi siyer kitaplarından, İslam tarihinden, sünnet kaynaklarından ne kadar anlatsak da, Kur’an’ın onu övdüğü kadar, Yüce Allah’ın onu tanıttığı kadar, onun yüce ahlakından söz ettiği kadar hiçbir siyer kitabı, hiçbir tarih kitabı ve hiçbir hadis kaynağı onu anlatamayacaktır. Elbette Peygamberimizi anlatmak için Kur’an dışındaki kaynaklara da zaruri ihtiyaç vardır. Zira Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizi özet olarak anlatır. Kur’an her şeyi detaylı anlatsaydı, 600 sayfa değil, 6000 sayfa da yetmeyecekti.

Madem ki Yüce Allah İnşirah Suresi’nde Peygamberimize seslenerek “Ey Peygamberim! Biz senin şanını yücelttik, senin kadrini ve değerini yükselttik.” (İnşirah, 94/4) buyurmuş, madem ki Allah (c.c.) Peygamberine “Habibim! Kuşkusuz sen yüce ahlak üzerinesin.” (Kalem, 68/4) buyurmuş, o halde gelin hep birlikte Kur’an’da Peygamberimizin mükemmel ahlakını, özel sıfatlarını, güzelliklerini ve örnek davranışlarını öğrenelim.

1. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Tebliğ Görevi

Yüce Allah, bütün insanlara hitaben şöyle buyurmaktadır:

"Ey insanlar! Şüphesiz ben Allah’ın, sizin hepinize gönderilmiş peygamberiyim. O Allah ki, göklerin ve yerin mülkiyeti ve hâkimiyeti O’nundur. O’ndan başka ilâh yoktur; hayat verir ve öldürür. O halde Allah’a iman edin; Allah’a ve O’nun bütün sözlerine, kitaplarına inanan o ümmi peygambere de iman edip ona uyun ki doğru yolu bulasınız."

(A'râf 158)

Bu ayet-i kerimede Yüce Allah, Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) tüm insanlara tebliğ etmekle görevlendirildiğini bildirmekte, onun Allah’ın elçisi olduğunu tasdik etmektedir. Bir diğer ayette de Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“İşte bu kitap size sadece Allah’a kulluk edesiniz diye geldi. Şüphesiz ki ben de size O’nun gönderdiği bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”

Ali Özgüç Kopya2-3

(Hûd 2)

Bu iki ayet, Peygamberimizin taşıdığı misyonu açıkça ortaya koymaktadır. O misyon şudur; Ey insanlar! Allah’a gerçek anlamda iman ediniz ve yalnızca O’na kulluk ediniz. O’ndan başka hiçbir şeye tapmayınız, çünkü O’ndan başka ilah yoktur.

2. Hz. Muhammed (s.a.v.) Örnek Bir Rehberdir

Yüce Allah, Peygamberimizi insanlara gönderirken, onun davet ettiği mesajlarda, belirlediği çizgide, gösterdiği tüm davranışlarda ve amellerde örnek olduğunu belirtmektedir. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.”

(Ahzâb 21)

Bu ayet-i kerimede vurgulanan husus şudur: Allah’a gerçek anlamda iman eden, ahirete inanan ve Allah’ı çokça zikreden insanlar Peygambere tabi olurlar, onu örnek alırlar, severler, ona saygı gösterirler ve onun yolundan asla sapmazlar.

Buna karşın, Allah’a iman etmeyen, ahirete inanmayan ve Allah’ı gereği gibi zikretmeyen kimseler ise Peygamberimize tabi olmaz, ona sevgi ve saygı göstermezler. Nitekim Mekke müşrikleri, Allah’a yanlış ve sapkın bir inançla yaklaştıkları için, O’na şirk koştukları için, ahirete inanmadıkları ve Allah’ı gereği gibi anmadıkları için Peygamberimize düşmanlık ettiler.

Ancak Mekke halkının bir kısmı Peygamberimizi çocukluğundan beri tanıdığı için, onun güvenilir, sadık ve doğru bir insan olduğunu bildiklerinden ona iman ettiler. Onun getirdiği tüm iman esaslarını kabul ettiler, Allah’a ve ahiret gününe inandılar ve Allah’ı çokça zikrettiler. Peygamberimize güvendiler, onun davasına adandılar.

İlk Müslümanlardan olan bu bahtiyar insanlar, onun dini ve davası uğruna mallarını, evlerini ve hatta çocuklarını terk ettiler. İki büyük hicret yaşandı: Bir kısmı Habeşistan’a, bir kısmı ise Medine-i Münevvere’ye hicret etti. Tüm çilelere, eziyetlere, baskılara sabrettiler ve Peygamberimizin yanında yer aldılar.

Medine halkından Evs ve Hazrec kabileleri de Ensar olarak Peygamberimize tabi oldular. Onun yolunda mallarını, canlarını, her şeylerini feda ettiler. Çünkü onlar gerçekten Allah’a iman etmiş, ahirete inanmış ve Allah’ı çokça zikreden kimselerdi.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de bu muhacir ve ensarı şöyle övmektedir:

“Muhâcirlerin ve ensarın ilkleri ile onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da O’ndan razıdırlar. Onlara, sonsuza dek hep içinde kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük bahtiyarlık işte budur.”

(Tevbe 100)

Bu ilahi övgüler, sahabe neslinin üstünlüğünü ve kıyamete kadar geçerli olan faziletini gözler önüne sermektedir.

3. Hz. Muhammed (s.a.v.) Bir Öğretmendir

Şüphesiz Allah Resûlü (s.a.v.), insanlara bir öğretmen olarak gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in övdüğü ve açıkladığı en önemli özelliklerinden biri de budur. Peygamberimiz, okuma yazması olmayan bir topluluğa öğretmen olarak gönderilmiş ve kısa sürede bu ümmi topluluğa Kitab’ı ve hikmeti öğreterek yepyeni bir medeniyetin temelini atmıştır.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

“Ümmîlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları arındıracak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek bir elçi gönderen O’dur. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapkınlık içindeydiler.”

(Cuma 2)

Evet, gerçekten de Peygamberimizin elinde yetişen sahabe nesli, insanlık tarihine damga vuran eşsiz şahsiyetlerdir. Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali (r.a.); Âişe, Hafsa, Fatıma ve Sümeyye (r.anhâ) gibi örnek insanlar onun rehberliğinde yetişmiştir.

Allah’a yemin olsun ki, peygamberler dışında, bu saydığımız ve sayamadığımız sahabe nesli gibi erdemli insanlar ne daha önce yetişmiştir ne de bundan sonra yetişecektir. Zira onların öğretmeni Hz. Muhammed (s.a.v.), onun öğretmeni ise âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah (c.c.)’dir. Selam ve dua ile…

Not: Kur’an’da Peygamber (s.a.v.) hakkındaki yazılarım devam edecektir.

Kaynak: ALİ ÖZGÜÇ