Ahmet SÜMBÜL

DİYARBAKIR kültüründe önemli bir yere sahip olan, eti ve gübresi için doğal ortamlarda yetiştirilen boranlar ve onların barındığı kerpiçten yapılmış boranhanelerin yok olması ile artık bu kültür de yok sonlandı. Bilinenin aksine güvercin gübresi sadece tadı ve ağırlığı ile ünlü Diyarbakır'daki karpuz yetiştiriciliğinde gübre olarak kullanılmıyordu. Bu gübre, aynı zamanda kara barut yapımında kullanılan Güherçile'nin de ham maddesiydi.

Osmanlı döneminde ve bundan 40-50 yıl öncesine kadar boranhanelerde toplanan bu gübrelerin bir kısmı karpuz üreticileri için ayrılırken, büyük bir kısmı ise kara barut yapımı için  barut fabrikalarına gönderilir veya yurt dışına ihraç edilirdi. Bu konuda söz sahibi olan İran'da bir zamanlar bu güvercinlerin avlanması yasaklanmıştı. Halen, İran, Mısır, Tunus, Fas, Cezayir, Katar gibi Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde bu tür yaban güvercinlerin gübrelerinden faydalanılması için koruma altına alınmış durumdalar.

Dinlerde değer gören kuş türü güvercinler

Güvercinler, hem Müslümanlıkta, hem de Hıristiyanlıkta değer verilen bir kuş türüdür. Hz. Muhammed'in, Hz. Ebubekir ile birlikte Mekke'den Medine'ye hicreti sırasında onları öldürmek kastı ile peşlerine takılanlardan korunmak için Sevr Mağarası’nda saklanmaları üzerine orada güvercinin kuluçkaya yatması ve düşmanların böylece yanılması güvercinleri Müslümanlıkta saygı duyulan bir kuş türü olma özelliğine kavuşturmuştur.

Barışın simgesi olarak bilinir

Aynı şekilde Hıristiyanlıkta da insanlara kardeşçe yaşama duygusunu, barışı, gönül sevincini götüren ve cennette mutluluğu, sevgiyi taşıyan bir kuş türü olarak bilinir ve sevilir. Barışın simgesi olan bu kuşlar, tarih içerisinde askeri faaliyetlerde haberleşme aracı olarak kullanılmalarının yanı sıra, hem etleri için avlanmış, hem de değerli gübreleri için doğal ortamlarda beslenmiştir.

Baruthanelerde ve tabakhanelerde kullanılırdı

Osmanlı imparatorluğu döneminde, güvercin gübresi aynı zamanda bir ihraç maddesiydi. Güvercin gübresi, hem barut, hem de ayakkabı yapımında deri işlenmesinde kullanılmaktaydı. Bu nedenle birçok kentte yaban güvercinlerin barınması için özel olarak kerpiç, ahşap ve taştan yapılan binalar inşa edilirdi. Örneğin Kapadokya yöresinde inşa edilen bu tür binalara "güvercinlik", Kayseri'de inşa edilen binalara "burç", Diyarbakır'da inşa edilenlere ise "boranhane" denilirdi.

En değerli gübre

Halk arasında yaban güvercinleri "boran" diye adlandırıldığı için, bunların barınması için inşa edilen yapılara da boranhane ismi konulmuştu. Güvercin gübresi, koyun, keçi, yarasa gibi hayvanların gübrelerinden daha fazla zengin minerallere sahip olduğu için, tarla üreticileri tarafından da tercih edilmekteydi.

Nehir kenarında yüzlerce boranhane vardı

Bundan yüz yıl öncesine kadar yaklaşık 90 kilometre boyunca Dicle Nehri kenarında bulunan köylerin birçoğunda, yabani güvercinlerin barınması için yüzlerce boranhane kuruluydu. Bu sayı kimi  köylerde, 2-3 kadar olurken, kimi köylerde ise bu 20'yi geçiyordu. Kerpiçten yapılan ve bir kaleyi andıran boranhanelerde, yaban güvercinlerin girebilmesi için en tepede sıralı küçük pencereler bulunurdu. Boranhanelerin sadece bir giriş kapısı bulunurdu.

Hükümet, barut yapımı için gübreleri toplardı

Boranhaneler belli aralıklarla düzenli olarak temizlenir ve gübreleri buradan alınırdı. Boranhanelerde güvercinlerin bıraktığı 'Koğa' denilen gübre de, hem karpuz-kavun yapan boranhane sahiplerinin ihtiyacı için kullanılır, hem de diğer karpuz ve kavun yetiştiricilerine kilo usulü satılırdı. Gübrenin büyük bir kısmı ise hükümet görevlileri tarafından teslim alınır ve kara barut yapımı için baruthanelere gönderilirdi. Bir boranhaneden yılda 10 ton güvercin gübresi toplanabiliyordu

En büyük boranhane Karaçalı'da bulunuyordu

Boranhanelerin içinde güvercinlerin yuva yapması için düzenekler kurulurdu. Güvercinler beslenmezdi. Gündüz beslenmek için buradan ayrılan güvercinler, karanlık çökmeden önce barınmak için tekrar bu boranhanelere dönerdi. Güvercinlerin gübresinden ve etinden faydalanan köylüler, yem bulmada zorluk çeken güvercinler için sadece kışın Ocak-Aralık aylarında buradaki güvercinleri besler, onun haricindeki aylarda güvercinlere yem vermezlerdi.

Harap boranhaneler ayakta duruyor

Kışın aynı şekilde boranhanelere gece giren köylüler, burada özellikle damızlık olan yaşlı güvercinleri yemek ve kavurma için keserlerdi. Diyarbakır'da günümüze kadar gelebilen boranhaneler ise kente 8 kilometre uzaklıkta Diyarbakır-Silvan karayolunun sağında bulunan Karaçalı (Til Alo) köyünde bulunuyordu. Bu köyde halen kullanılmayan ve güvercinlerin terk ettiği dört adet boranhane harap durumda olsa bile ayakta duruyor.

Başka gübrelere ihtiyaç yoktu

Boranhanelerde elde edilen gübreler, Dicle Nehri kıyısındaki kumluk arazilerde karpuz ve kavun yetiştiren üreticiler için zengin bir kaynaktı. Yetiştiriciler hiçbir masrafa girmez, sadece doğal ve potasyum azotat konusunda zengin olan bu gübreleri kullanarak tadı damaklarda kalan karpuz ve kavunları yetiştirirlerdi. Çok az miktarda kullanılan bu gübreler, hiçbir suni gübreye ihtiyaç kalmadan yetiştiricilerin masrafa girmeden üretim yapmalarını sağlıyordu.

Diyarbakır mutfağının vazgeçilmeziydi

Boranhanelerde elde edilen yabani güvercinlerin eti, bir zamanlar Diyarbakır mutfağının yemek mönülerini de süslerdi. Kızartması, kavurması, kebabı ve haşlaması yapılan güvercin eti, işinin ehli ev kadınları ya da aşçıları tarafından hazırlanırdı. Diyarbakır mutfak kültürü üzerine yazılan eski kitaplarda Diyarbakır'a özgü et yemekleri sıralanırken, bunların başında güvercin eti ile yapılan yemek ve kebap çeşitleri gelirdi. Kışın kesilen boranlar, pazara getirilip piyasaya sürülürdü.

Balıkçılarbaşı ve Bağlar'da satışa sunulurdu

Bundan 25-30 yıl öncesine kadar bile Balıkçılarbaşı Melik Ahmet, Mardin Kapı ve Bağlar Dörtyol'a kurulan seyyar pazarlarda çuvallar içinde kesilmiş boran etleri satışa sunuluyordu. 1680 yılında Diyarbakır'a gelen Polonyalı Simeon, seyahatnamesinde Boranhanelerde yetiştirilen yabani güvercinlerden bahsetmiş ve şunları yazmıştı: "Tokat'ın paçası, Halep'in mıklası ve Harput'un çakıl ekmeği gibi Amid'in de güvercin kebabı meşhurdur..."

Boranhaneler harap olduktan sonra tescillendi!

Bilinçsiz avlanma, su alanlarının kirletilmesi, suni gübrelerin yaygınlaşması ve barut kullanılması ile Boranların barındığı Boranhaneler Diyarbakır'da tarih sayfalarına gömüldü. Halen Karaçalı (Til Alo) köyünde bulunan ve kullanılamaz durumdaki 4 boranhane ise Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından üç yıl önce uzmanların hazırladığı raporlar sonrasında kültürel anıtsal yapı olarak tescil edildi. Halen kullanılmayan ve harap durumdaki olan bu boranhaneler aynı zamanda  Avrupa Konseyi Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanteri listesine alınarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından koruma derecesi "anıtsal" olarak kayıtlara geçmiştir. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim