DEM Parti Van Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, İtalya'nın başkenti Roma'da "Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm Uluslararası Konferansı"nda yaptığı konuşmada, önemli detaylar verdi.
ÖCALAN: ÇOK DÜŞÜNDÜM, BAŞKA ÇARE YOK…
T24’ten Namık Durukan’ın haberinde, Roma'da geçen hafta yapılan konferansta İmralı heyetinin eski üyesi İdris Baluken’le katılan Buldan, Abdullah Öcalan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve devletin ilgili kurum ve temsilcileri ile yaptıkları görüşmelere yönelik önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Öcalan’ın önerisi ile görüştüklerini belirten Buldan, Öcalan’ın silahların bırakılmasına yönelik kararlılığını, "Bunun için ben çok düşündüm, kararımı verdim, barışmaktan başka; silahlara veda etmekten başka bir çözümün olmadığı kanaatine vardım. Şimdi sıra silahlara vedada ve barışta" sözleri ile ifade etti.
PKK’nın silah bırakmasına yönelik İmralı'da Abdullah Öcalan, devlet kurumları, siyasi partiler ve Irak Kürdistan bölgesinde birçok parti ve kurum yöneticileri ile yaptıkları görüşmelere ilişkin önemli detaylara yer verdi. Yapılan görüşmeleri aktarırken, “Öcalan’la uzun süre görüşen birisiyim” diyerek konuşmasına başlayan Buldan’ın konuşmalarındaki satır başları şöyle:
ÜÇ KAVRAM ÜZERİNDE YOĞUNLAŞILDI
“Yaklaşık on yıl aradan sonra tekrar İmralı görüşmeleri başladı ve bir kez daha Öcalan'la görüşme, onunla tartışma ve sohbet etme gibi önemli ve anlamlı bir sürecin içerisine girdik. 2010-2011’de başlayan, belki devlet heyeti ile yapılan görüşmelerden hemen sonra 2013 yılında uzun süre İmralı adasında sayın Öcalan’la görüştüm. İdris Baluken arkadaşımızla birlikte o sürecin içerisinde yer alan insanlarız. Bir on yıl ara verildi. Bu on yıl belki de heba edilen bu fırsatı değerlendirme şansını elinden kaçıran, çözüm, çatışmasızlık, barış gibi kavramları o dönümde konuşmamıza rağmen ne yazık ki bir başarı elde edilmedi. Ancak araya bir on yıl girmesi ile birlikte, yani sadece siyasi heyetlerin değil, avukatlarının, ailesinin, hiç kimsenin gitmediği, görüş yapmadığı; kendisi ile irtibat kurmadığı bir on yıl geçti. O on yıldan sonra 2024, yani 2025’e girmeden hemen önce Ocak ayında tekrar bu temasların başlaması ile birlikte sayın Öcalan’la görüşmelerin başladığını herkes biliyor zaten.
Siyasi heyet olarak üç görüşme yaptık. Her üç görüşmede de aslında sayın Öcalan’ın ifade ettiği şey barış, Türk ve Kürt ittifakı, Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun demokratikleşmesi. Bu üç kavram üzerinde oldukça yoğunlaşan ve bunların gelişmesi ile birlikte aslında bir barış sürecinin inşa edilmesine dair çok geniş çözümlemeler, değerlendirmeler; bununla birlikte aslında yapılması gerekenler konuşuldu.
SİLAHLI ÇATIŞMA İLE ÇÖZÜLMEZ FİKRİ OLUŞTU
İlk görüşmemizde ‘50 yıl isyanla geçti’ dedi. ‘Kürtlerin isyan tarihi 50 yıl önce aslında başlayan bir şey. Fakat bunun nedenleri Kürt halkının inkarı, Kürt kimliğinin inkarı, dilinin yasaklanması; bunlar bizi isyana zorladı’ dedi. ‘Fakat 50 yıldan sonra son 20-25 yılımı artık silahlı, çatışma ile bu meselenin çözülmeyeceğine dair bir fikir oluştu bende. Dolayısıyla bir barış sürecinin ya da barışın başlayabilmesi için yeni bir hamleye, yeni bir mücadele sürecine ihtiyaç olduğundan’ bahsetti. Bunu söylerken 50 yıl öncesinde Türklerin ve Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte aslında birlikte hareket ettiğinin altını çizdi.
“SİLAHLARA VEDA ETMEKTEN BAŞKA ÇÖZÜM YOK”
Atatürk döneminden özellikle, Atatürk’ün Kürtlere nasıl yaklaştığını, İsmet İnönü’yü yanında tutarak bunu nasıl başardığını ifade eden bir değerlendirme yaptı. ‘Ancak şu andaki mevcut durum o 50 yıl önce Atatürk'le İsmet İnönü’nün birlikteliğini anlamayan bir yerden sürece bakıyor’ dedi. ‘Dolayısıyla Kürtlerin ve Türklerin bir araya gelebilmesi için, Kürt ve Türk ittifakının gerçekleşebilmesi için herkesin geçmişi bir kez daha gözden geçirmesine ihtiyaç var. Bunun için ben çok düşündüm, kararımı verdim, barışmaktan başka; silahlara veda etmekten başka bir çözümün olmadığı kanaatine vardım. Şimdi sıra silahlara vedada ve barışta.’
“O DÖNEM SİYASET HAZIR DEĞİLDİ”
Bunun için daha önce yapmış olduğumuz barış ve müzakere sürecini de değerlendirdi. O zaman çok hazırlıklı olmadığımızı, ‘belki toplum hazırdı ama siyaset buna hazır değildi’ değerlendirmesi önemliydi. Evet o dönem toplum hazırdı ama siyaset hazır değildi. Çünkü milliyetçi bir kesim, milliyetçi bir cephe o sürecin karşısındaydı.
“YASAL HAZIRLIKLAR HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Çıkarılacak olan yasal hazırlıklar, yasalar, atılacak olan adımlar, olması gerekenler, beklentiler; bütün bunları sayın Cumhurbaşkanı ile de görüştük. Çünkü sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne kavuşabilmesi için özgür çalışma koşullarının oluşması başta olmak üzere yasal hazırlıkların hızla hayata geçirilmesi gerekiyor. Sayın Öcalan‘ın bu süreci ilerletebilmesi için uygun koşullar değil. Sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları değişmediği sürece sayın Öcalan’ın başarılı bir şekilde ya da verimli bir şekilde bir çalışma yürütmeyeceğini hepimiz biliyoruz. O yüzden diyoruz ki, hızlıca adımlar atılsın. Sayın Öcalan’ın koşulları değişsin, yasalar çıkarılsın ve bununla birlikte aslında barışa giden yol örülsün.
Buradan gittikten sonra Adalet Bakanı ile bir görüşmemiz olacak. Sonra ardından muhtemelen İmralı adasında sayın Öcalan’la bir görüşme daha yapacağız. Bu sürecin bir kaç ay içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Haziran sonuna kadar sürecin tamamıyla başarıya ulaşması bekleniyor. Bu sayın Öcalan açısından da böyle, devlet yetkilileri açısından da böyle. Hepimiz umutluyuz, hepimiz barışa daha yakınız. Çünkü Sayın Öcalan, ‘Ben bu konuda, barış konusunda barışı geliştirecek bir kudrete bir iradeye sahibim’ diyor. Dolayısıyla biz de sayın Öcalan’ın arkasındayız. Ya barış ya barış diyoruz.”