ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA
Kürt edebiyatına 'Dîno' adlı eseriyle yeni bir soluk kazandıran gazeteci-yazar Sevda Kaplan, yeni kitabı 'Pîrebok' ile Diyarbakır 8. Kitap Fuarı'nda okuyucularıyla buluşmaya devam ediyor. Gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e konuşan Sevda Kaplan, Pîrebok kitabının kadın temalı makalelerden oluştuğunu söyledi.
PÎREBOK'UN ANLAMI VE ÖNEMİ
Türkçe'de 'cadı' anlamına gelen Pîrebok'un lanetlenmiş kadın anlamına geldiğini dile getiren Kaplan, "Bu değerlendirme Ortaçağ dönemlerinden gelen bir efsane. Pîrebok, Mezopotamya bölgesinde insanlara kötülük yapmış, korkutmuş, kaçırmış, kılıktan kılığa girmiş ve kişilerin sesini taklit etmiş, saçı başı dağınık, tırnakları uzun ve kirli, başının üstünde gözleri olan, dişleri çürümüş kötü giyimli kadın kılığında gezen bir yaratık olarak maalesef değerlendirilmiştir. Aynı zaman da doğadan faydalanarak, otları kullanıp, iksirler yapan biri olarak da biliniyor. Ve bu cadı kadın zaman zaman görünüp kaybolan bir yaratık olarak dilden dile dolaşmıştır. Çocukların ve büyüklerin korkulu rüyası haline gelen bir efsane halini almıştır. Ebeveynlerin zaman zaman çocuklarını kendilerince korkutmak amaçlı terbiye eğitimlerinde kullandıkları bir argüman haline gelmiş maalesef ve adını kullanarak varlığından bahsetmişlerdir. Hatta bunu gördüklerini iddia edenler dahi olmuştur ve filmlere de konu olmuştur" dedi.
“PÎREBOK KİTABIN BİR MAKALESİ”
Pîrebok’un 54 makalesinden sadece bir tanesi olduğunu söyleyen Kaplan, kitabıyla ilgili şunları aktardı:
"Pîrebok benim 54 makalemden sadece biri. Bu korkulu efsanenin adını kitaba koymak istedim. Daha ilgi çekeceğini düşündüm. Kitap zaten kadın temalı makalelerden oluşmakta. Kadınların tek başlarına, doğaya karşı, yaşam şartlarına karşı vermiş oldukları mücadelelerden bahsediyor. Birinci dünya savaşında cephede savaşan ve eşlerinin yanında yer alan Kürt kadın kahramanlarından bahsediyor. Aynı zamanda Kürt diline sahip çıkmanın kadınla başladığını, çocuğun ilk duyduğu annenin söylediği ninnilerle başlayıp, iş yaparken söylenen şarkıların oluşmasından alın, çocuklarının karnını doğadan elde ettikleriyle nasıl doyurduklarına, kullandıkları ilkel aletlerden kendilerine mutfak aletleri yapmalarına, çadır hayatında yaşayan kadınların kullandıkları aletlerin neden? Nasıl? Yapıldıklarına ve ne için kullanıldıklarına kadar her şey anlatılıyor. Asıl dikkat çekmek istediğim kadınların yaşamış oldukları zorluklar ve hayata nasıl tutunduklarıdır."
54 BAŞLIKTAN OLUŞAN KISA YAZILAR
Kitabının J%J yayın evinden çıktığını aktaran Kaplan, "Kitapta 54 başlıktan oluşan kısa yazılar var. Benim için bütün yazılarım önemli, çünkü ben bir kadın olarak hayatımız boyunca verdiğimiz mücadelenin aslında yeniden bir varoluşun nasıl gerçekleştiğini, öz gücümüzle nasıl yaratığımızı ve bir düzen içerisinde devam edecek yaşadıklarımızı anlatmaya çalıştım. Kadının çok önemli bir birey olduğunu ve bir hayat olduğunu, hayatın da kadın olduğunu vurgulamak istedim" diye konuştu.
YENİ NESİL KİTAP OKUMALI
Özellikle yeni neslin okuması gerektiğini vurgulayan Kaplan, "Çünkü yeni nesil teknolojinin çok ileri seviyeye geldiği bir dönemde ninelerinin ve hatta annesinin, hangi şartlarda hangi aletlerle hayatta kaldıklarını tanımalı ve bilmeli. Üretkenlik geçmişini bilen, büyüklerinin neler yaşadığını bilen bireylerle geliştiğini düşünüyorum. Bugünün bir gencine ‘Têşî’ nedir? Neyden yapılmış? Ne için kullanılmış? diye sorarsanız bilmezler. Çünkü onun yaşadığı dönemde fabrikalarda makinelerle yün ipliği elde ediliyor. Ama ninesi, yün ipini kendi yaptığı aletle ve elleriyle verdiği emekle elde etmiştir. Bunun gibi birçok örnekleri var bu kitapta. Okuyucu gizli kalmış ve unutulmuş zamanın Kürt kadın mühendislerini bulacak bu kitapta. Kürt okuyucular mutlaka Kürtçe kitapları okumalılar. Dillerine sahip çıkıp geliştirmek için okumak zorundalar ve bunu ilk şart olarak görmeliler. Standart bir dilin oluşması da okumadan geçiyor. Daha çok kitap, daha çok bilgi" diye konuştu.
“KİTAP FUARINA BU YIL İLGİ AZ”
Geçen yıla oranla kitap fuarına ilginin az olduğunu işaret eden Kaplan, "Geçen yılla oranla ziyaretçi sayısını şimdilik az buluyorum. Bunun da en büyük nedeni ekonomik koşulların iyi olmaması. Ekonomik kriz insanların kitap almalarını olumsuz etkiliyor. Cepte para yoksa kimse kitap alamaz. Kürt yayın evlerinin özelikle satışlar noktasında desteklenmesi gerekiyor. Çünkü Kürt yayın evleri ağırlıkta, tarih, roman, akademi araştırma, hikaye, şiir vs kitapları basıyor. Bunların alıcıları da belli kesimler. Ayakta durmaları zorlaşıyor. Kendilerini sürdürebilmeleri de bu kitapların satışlarına bağlı. Çünkü başka bir alternatifleri yok. Türk yayın evlerinin durumu farklı, alternatif kitap basabiliyorlar. Mesela okul ders kitapları vs. Onun için Kürt okuyucuların daha fazla olması gerekiyor" dedi.