Selahaddin Eyyubi ismi, İslam dünyasında büyük bir saygı ve hayranlıkla anılır. Haçlı Seferleri’nin kaderini değiştiren, Kudüs'ü yeniden İslam dünyasına kazandıran bu büyük liderin kökenleri, tarihsel tartışmalar ve efsanelerle doludur.
Eyyubi ailesinin Kürt kökenleri, Arap soyuyla olan bağları ve tarihin derinliklerindeki etkileri hala ilgi çekici bir sır olarak kalmaktadır. Selahaddin Eyyubi Kürt mü, aslen nerelidir ve ailesinin tarihsel yolculuğu nasıl şekillenmiştir? İşte, Eyyubi’nin hayatına dair merak edilenler…
REVVÂDÎLERİN KÖKENİ KÜRT MÜ, ARAP MI?
Selahaddin Eyyubi'nin ailesi, Hezbaniyye Kürtlerinin Revvâdîler kolundan gelir. Bu aşiret, tarih boyunca Kürt ve Arap kültürleri arasında bir köprü görevi görmüştür. Bazı tarihçiler, Revvâdîlerin kökenlerinin Yemenli Arap Ezd kabilesine dayandığını savunur. Ancak, bu köken iddiası hala tartışmalıdır. Abbâsî Hâlifeliği döneminde Azerbaycan'a yerleştirilen bu aşiret, zamanla Kürt kültürüyle kaynaşarak Kürtleşmiştir. Bu durum, Selahaddin Eyyubi'nin Kürt mü, Arap mı olduğu sorusunu da beraberinde getirir.
SELAHADDİN EYYUBİ’NİN AİLESİ VE DOĞUMU
1137 veya 1138 yılında Tikrit'te doğan Selahaddin, tanınmış bir Kürt aileden gelmektedir. Babası Necmeddin Eyyûb, Zengî Hanedanı'nın hizmetinde çalışmış, dedesi Şâdi ise Bağdat valisi Bihruz'un yakın dostuydu. Bu bağlar, Eyyubi ailesinin siyasi yükselişinde büyük rol oynamıştır. Selahaddin’in doğumuyla başlayan bu hikaye, aileyi Orta Doğu’nun en güçlü hanedanlarından biri haline getirmiştir.
Selahaddin Eyyubi'nin ölümünden sonra da onun mirası, Müslüman dünyasında derin izler bırakmıştır. Şam'da 4 Mart 1193 tarihinde hayata veda eden bu büyük lider, Emevî Camii'nin bahçesindeki türbesinde sonsuz istirahatine çekilmiştir. Onun ardından büyük oğlu el-Efḍal Alī, Eyyûbîler Devleti'nin başına geçmiştir. Selahaddin Eyyubi, sadece Müslüman dünyasında değil, aynı zamanda Batı'da da adaletli ve merhametli bir lider olarak anılmaya devam etmektedir.
KUDÜS’ÜN FETHİ: BİR EFSANENİN DOĞUŞU
Selahaddin Eyyubi, 1187 yılında Haçlılardan Kudüs'ü geri alarak tarihe adını altın harflerle yazdırdı. 1187 yılında Hıttin Muharebesi ile Kudüs'ü Haçlı kuvvetlerinden kurtararak İslam dünyasına geri kazandırması, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda İslam dünyasında yeni bir dönemin başlangıcıydı. Bu zafer, 88 yıl süren Hristiyan egemenliğini sona erdirmiş ve Selahaddin Eyyubi'yi Müslüman dünyasında bir kahraman haline getirmiştir. Ancak, onun askeri dehasının arkasında yatan kökenleri ve ailesi, bu başarının derinliklerini anlamamızı sağlar.
Ayrıca, Selahaddin Eyyubi, Üçüncü Haçlı Seferi sırasında Haçlı devletlerine karşı Müslüman direnişinin lideri olarak ön plana çıkmıştır. İngiliz Kralı I. Richard'a karşı Arsuf Muharebesi'nde yenilmiş olmasına rağmen, Ramla Antlaşması ile Kudüs'ü korumayı başarmıştır. Bu diplomatik zafer, Selahaddin'in askeri yeteneklerinin yanı sıra siyasi becerilerini de ortaya koymuştur.
1169 yılında Mısır'da Fâtımî hâlifesinin veziri olduktan sonra, 1171'de Şii Fâtımî Hâlifeliği'ni feshedip Sünni Abbâsî Hâlifeliği'ne bağlaması, onun İslam dünyasında birliğin sağlanması için attığı önemli bir adım olarak kabul edilir. Selahaddin, kurduğu Eyyûbîler Devleti ile kısa sürede topraklarını genişletmiş ve bu topraklar Mısır, Suriye, Irak, Hicaz ve Kuzey Afrika'nın bir kısmını kapsayan geniş bir imparatorluk haline gelmiştir.
