İbrahim İnanç Yıldız/Özel

Güneydoğu Ekspres- Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Diyarbakır’da Sur Kültür Yolu Festivali’nin ikincisi 14-22 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek. Festival kapsamında konser, söyleşi, tiyatro, sergi, atölye çalışmaları, film gösterimi ve çeşitli etkinlikler yapılacak. Simge, Fatma Turgut, Murat Dalkılıç, Ferhat Göçer, Bengü, Yavuz Bingöl, Oğuzhan Koç ve Alişan’ın konser vereceği festivalde, Nihat Hatipoğlu, Doğu Demirkol, Çoşkun Aral gibi isimler de etkinlik yapacak.

Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Yöneticisi Herdem Doğrul, Sur’un yaşadıklarını ve düzenlenen festivali gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e değerlendirdi.

‘ÇATIŞMA SONRASI YIKIM’

Yaşadıkları sürecin en temel konusunun hafıza olduğunu belirten Doğrul, “Şimdi Sur’da mekanla birlikte yok edilen bir hafıza var. 6 mahallesi yerle bir edildi. Bazı mahalleler yüzde 98 oranında yıkıldı. Mesela Hasırlı Mahallesi. Bu yıkımların sebebinin çatışma olmadığı, bizim daha önce hazırladığımız raporlarda çok açık şekilde görülmekte. Yıkım çatışma süreçleri bittikten sonra gerçekleşti. Burada bilinçli bir şekilde hafızaya bir saldırı var. Sur içinin bir hafıza mekanı gerçekliği var. Oradaki toplumsal yapının bir hafızası var. Büyük bir oranda daha önce köyleri yakılmış, köylerinden göç etmek zorunda kalmış insanların yerleştiği bir alan. Onların orada geliştirdiği kolektif bir yapı var. Çocukluk anıları var 3, 4 nesildir. Çok daha öncesinde bir Ermeni toplumunun hafızası var. Bunların tamamı aslında yok edilmek istendi. Bu hafızayı yok etmenin en temel araçlarından bir tanesi de mekanı yok etmek. Yani mekan hafıza konusunda önemli bir temsiliyet sağlıyor” dedi.

‘30 BİN KİŞİ GÖÇ ETTİRİLDİ’

Çatışmalı süreçten sonra 5 yıl boyunca Sur içinin büyük bir bölümünün yasaklı kaldığını ifade eden Doğrul, o dönem uydu fotoğraflarından elde ettikleri verilere göre, 87 tescilli yapının yok edildiğini belirterek, 30 bin kişinin ‘acele kamulaştırma’ kararıyla zorla göç ettirildiğini dile getirdi. Doğrul, şunları söyledi: “Göç etmek zorunda kalan, zorla yerinden edilen insanlar nereye gittiler? Şu an nerde yaşıyorlar? Hangi koşullarda yaşıyorlar? Çünkü sürecin kendi iç dinamikleri vardı. Diyarbakır’ın başka mahallelerine benzemez. Örneğin biz birkaç ay önce Hevsel Bahçelerine ilişkin bir rapor hazırlamıştık. Muazzam verimli bir tarım alanıyken yavaş yavaş endüstriyel tarıma geçildiği ve UNESCO dünya kültürün mirası olmasını sağlayan özelliklerini kaybetmeye başladığı üzerine bir rapor yazmıştık. Nitekim geçen ay UNESCO, Dünya Miras Komitesi de Sur içini Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesine almayı tartışmaya açtı ve bizi haklı çıkaran bir rapor yazdı.”

‘İNSANLARIN HAFIZALARINA SAYGIZLIK YAPILIYOR’

Sur’daki festivali “Yok edilmeye çalışılan bir hafızanın üzerine yeni bir şeyin inşa edilmeye çalışılması” diye ifade eden Doğrul, “Toplum, ahlaki değerleri, gelenekleri ve inanç ritüellerini önemsiyor. Hatta bütün yaşamını bunun üzerine dizayn ediyor. Sur içi bir olay yeridir. Onlarca insanın cenazesi var orada. Dolayısıyla bu kadar büyük travmalara tanıklık etmiş bir mekanda bu tarz eğlence organizasyonları tertip etmek aslında başlı başına toplumun bütün ahlaki ve geleneksel değerlerine karşı çıkmak anlamına geliyor. Bu kadar can kaybının yaşandığı bir yerde henüz bu meselenin nedenleri ve sonuçları sağlıklı tartışılamamışken, oradan göç etmek zorunda kalan 30 bin insanın akıbeti belli değilken, orada eğlence organizasyonları tertip etmek, en başta göç etmek zorunda kalan insanların hafızasında büyük bir saygısızlıktır” dedi.

‘İÇ YASALAR UYGULANMIŞ OLSAYDI…’

“Türkiye sadece kendi iç yasalarını uygulamış olsaydı, Sur içinde bugün bunlar yaşanmayacaktı” diyen Doğrul, “Plansız, projesiz, yöntemsiz, emniyet amirlerinin, askerlerin koordine ettiği bir yıkım süreci olabilir mi?” diye sordu. Doğrul, şöyle devam etti:

“UNESCO Dünya Miras Listesi’nde olan tarihi bir kent. Hevsel Bahçeleriyle beraber 7 bin yıldır kesintisiz yaşamın sürdüğü bir alanda bu kadar pervasız bir yıkım gerçekleşemez. Her şey kriminalize edildiği için bu süreçleri sağlıklı tartışamıyorsunuz. Geriye insanların acıları, trajedileri, travmaları kalıyor ve onunla beraber yaşamayı öğreniyoruz. Mesele bu yani. Bu kültür yolu festivalleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Yani başarılamayan yıkım ve sonrasında yeniden inşa baktığımızda o dönemin Başbakanının ‘Toledo’ yapacağız’ söylemi hâlâ hafızalarımızdadır. Evet başarılamadı. Çünkü bu tarz tarihi kentlerde kendi kafasınıza göre iş yapamıyorsunuz. Yani tamamını yıksanız da yapamıyorsunuz.”

‘YENİ İNŞA ÜZERİNE BAZI TEKNİK DETAYLAR’

Sur içinin yeniden inşa edilememesi üzerine bazı teknik detaylar veren Doğrul, “Sur içinde ilk koruma amaçlı imar planı revize edildiğinde bir kaç sokak genişletildi ve 6 tane karakol noktası belirlendi. Ama Sur içinde insan kalmadı. Yani karakollar kimi denetleyecek. Sonrasında karakolları yapmadılar. Gözünüzün görebildiği kadar açık bir düzlük var. Yıkıldı yani. Bu tutarsızlıklardan biri. Bir diğeri Sur içi bir kentsel sit alanıdır. Yani Sur içinin 1930’lardaki ilk hava fotoğrafları ile bugünkü yapısı aslında birbirinin aynısı. Çok yoğun göç almış, gecekonduların olduğu bir alan olsa da göç eden insanlar, Sur içinin kendi iç düzenine riayet etmişler. Yani kimse gidip yolu işgal etmemiş. Kimse gidip birinin hakkına tecavüz etmemiş. İnsanlar kendi içinde böyle bir yapıyı oluşturmuş ve birbirlerinin haklarına riayet etmişler. Şimdi bir sokak genişletmesi, diyelim ki yüzlerce parselin içinde 100 metrekarelik, 200 metrekarelik küçük parsellerin yok olmasına sebep oldu. 100 metrekarelik parselin geriye 30 metrekare kalmasına sebep oldu. Yol genişlediği için 30 metrekarelik bir parsele ev yapamazsınız. O parsel yokmuş gibi de yapamazsınız. Dolayısıyla bir sürü öyle alanı açığa çıkardı. Totalde bizim verilerimize göre, 3 bine yakın yıkılan yapı var ama yerine inşa edilen yapı sayısı 400 civarı. Yani yeniden bir inşa da söz konusu olmadı. En son içinden çıkamayınca Sur içinin tamamını park yaptılar, yeşil alan yaptılar” dedi.

‘PAZARLAMA DERDİNDELER’

Şimdi hedeflenen şeye ulaşılamadığı için Sur içinin pazarlama derdinde olunduğunu ifade eden Doğrul, “Turizm şirketleri günde onlarca tur düzenliyorlar. Trabzon'dan, Konya'dan, İç Anadolu'dan, Karadeniz'den turlar geliyor. Oraya dönük bir piar çalışması var. İşte mekanlar, kafelere saçma sapan kira bedelleriyle kiralanıyor. Ne yapılırsa yapılsın bunların hiçbiri karşılık bulmuyor. O beklenen rant beklenen piar sağlanamıyor. Ne yapıyor bu sefer tekrar yüzünü yerele dönüyor.  Yereli oraya çekmenin bir yolu olarak da bu festivalleri düzenliyor. Mesele o yani. İnşa etmeye çalıştığı yeni mekanı ve hafızayı bu festivaller yoluyla meşrulaştırmaya çalışıyor. Bizim nazarımızda da bu, Sur içinden göç eden 30 bin insanın hafızasına büyük bir saygısızlıktır” dedi.