ÖZEL HABER - Faruk BALIKÇI / Veli BALTACI
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi, 8 yıl önce Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare’nin ayakları altında başına isabet eden tek kurşunla katledildi. Diyarbakır Barosu’nun onlarca avukatı, Elçi’nin faillerinin ortaya çıkarmak için hukuk mücadelesi veriyor. Defalarca mahkemelerde soruşturmanın “Eksik ve yetersiz” olduğunu dile getiren hukukçular, faillerin ortaya çıkarılmasını bekliyor.
ÜÇ POLİSE BERAAT İSTENDİ
En son 25 Nisan’da Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada üç polis beraat etti. Cumhuriyet Savıcısı verdiği mütalaasında, şöyle dedi:
“Olay yerinde görevli polis memuru sanıklar S.T, F.T. ve M.S. ile adı geçen teröristler arasında gerçekleşen silahlı çatışma anında nereden geldiği yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun ile maktulün hayatını kaybettiği kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak sanıklar S.T, F.T. ve M.S’nin maktule yönelik olarak atılı ‘bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında, amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi olan ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/2 maddesi ile garanti altına alınan masumiyet karinesi uyarınca, müsnet suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanıkların Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2 (e) maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”
“BU MÜTALAA ELÇİ CİNAYETİNİ CESASIZ BIRAKMAKTIR”
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Cumhuriyet savcısının mütalaada verdiği beraat kararını ve Elçi dosyasının gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e değerlendirdi. Türkiye’de yargının bu kadar önemli bir dava dosyasında 8 yıl sonra beraat kararı istediğini belirterek, “Bunun için yeni bir anayasaya değil, önemli olan görev sorumluluğuyla hareket edip bu tür dava dosyalarında hukuki egemen kılmaya, adaleti sağlamaya ihtiyaç vardır. Tahir Elçi dosyasında 8 yılın sonun bir mütalaa sunuldu. 3 polis memurunun beraati istendi. İlk günden beri hep şunu söyledik. Tahir Elçi dosyasının soruşturma aşaması eksik ve yetersizdir. Vasat yetersiz bir iddianame ile dava açıldı. Biz, iddianamenin de yetersiz olduğunu dile getirdik.
Yargılama aşamasında mahkemeyi bu eksiklikleri gidereceğine inanıyorduk. Nitekim bütün eksiklikleri mahkeme heyetine defalarca sunduk. Kısmi taleplerimiz kabul edildi ama asıl önemli olan cinayeti aydınlatacak o gün dört ayaklı minarenin sokağında bulunan nelerin yaşandığını ortaya koyabilecek somut deliller konusunda maalesef mahkeme gereken adımları atamadı. Yani bizim için kaybettirilen o kamera kayıtları şüphe giderilmedi. Tanıklar, istihbaratçılar dinlenmedi. Aslında bu beraat talebi neyi işaret ediyor? Bir şekilde aslında bu dava dosyasının bu haliyle kapatılması yönünde bir niyeti bize gösteriyor. Yargılama yapıldı yargılamayla failler tespit edilemedi. Kimin sıktığı tam anlamıyla tespit edilemediğinden şüpheden sanık yararlanır iddiasıyla dosyayı kapatıyorlar. Bu ne demek? Tahir Elçi dosyasını cezasız bırakmaktır. Failsiz bırakmaktır’’ dedi.
“İKTİDAR, İRADESİNİ ORTAYA KOYMADI”
Eren, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Elçi cinayetini siyasi suikast olarak tanımladığını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Siyasi suikast dediğiniz zaman bunu organize edenler vardır. Tetiği çeken biri var demektir. Suikast kararı planlı, programlı bir cinayettir. Mahkeme, başbakanı dinleme kararı verdi. Sonra vazgeçti. Bunların hepsini üst üste koyduğunuz zaman şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Bu tür politik cinayetlerin aydınlatılmasında yargısal süreçlerin müdahaleden arındırılması ve faillerin açığa çıkma konusunda ciddi bir siyasal iradeye ihtiyaç vardır. Yani, kamusal iradenin oluşması gerekir. ‘Bu cinayeti sözde aydınlatacağız’ değil, fiili anlamda her fırsatta iktidarın bu cinayeti aydınlatması için bir irade ortaya koyması gerekirdi. Ama maalesef aradan geçen 8 yıla rağmen siyasal iktidardan böyle bir niyeti, iradeyi göremedik.”
12 HAZİRAN’DA KESİN KARAR VERİLEBİLİR
12 Haziran’da yapılacak duruşmada karar çıkabileceğini ifade eden Eren, şöyle konuştu:
“Bugün Türkiye’nin siyasal atmosferi bu cinayetin aydınlatılması konusunda bir irade oluşturmuyor. Ama yarınlarda değişecek siyasal iktidarlarda bu cinayetin tün yönleriyle aydınlanacağı inancını kaybetmeyeceğiz. Hukuk mücadelemize de devam edeceğiz. Biz şu an soruşturma kapsamındaki 3 polise ceza verin dosyayı kapatın noktasında değiliz. Bizim iddiamız halen eksik bir soruşturma var. O günün kusuru, ihmali ve planlayıcıları (Siyasi suikast tanımlaması buna işaret ediyor) bütün yönleriyle maddi gerçeğin açığa çıkarılmasını çabası içerisindeyiz. Bu anlamda henüz bu dava dosyası mütalaa vermeye hazır bir dava dosyası değildir. Ancak. Dosyanın kapatılması yönünde bir niyet olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki duruşmada beraat kararı verilmesi halinde istinaf mahkemesine, Yargıtay’a ve İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağız.”