CHP Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, Meclis Genel Kurulunda DEM Parti Önerisi üzerinde bir konuşma yaptı.

Devletin hukuk devleti olup olmadığının ölçüsü veya demokratik olup olmadığının ölçüsünün cezaevlerinde uyguladığı rejimle ilgili olduğuna vurgu yapan Tanrıkulu, “Çünkü cezaevinde bulunan tutuklular, hükümler sonuçta kendi özgürlüklerinden mahrumdur ve onlara uygulanacak hukuk, bir Devletin hukuk devleti olup olmadığının ölçüsüdür” dedi.

“DÜŞMAN CEZA HUKUKU UYGULUYORSUNUZ”

Cezaevlerinde insancıl hukuktan uzak, insan haklarından uzak düşman ceza hukuku uygulandığını ifade eden Tanrıkulu şöyle konuştu:

“Buradan baktığımızda sonuçta bu Cumhuriyet, Hukuk Devleti değil. Çünkü uzun zamandır cezaevlerinde insancıl hukuktan uzak, insan haklarından uzak bir tabiri caizse düşman ceza hukuku uyguluyorsunuz. Siyasi muhaliflere, sizden olmayanlara hatta adli hükümlülere bir düşman ceza hukuku uyguluyorsunuz. Bunun birçok örneği var. Önergede de ifade edilmiş, biraz önce de ifade edildi birçok rakam var. Ama bundan vazgeçmeniz lazım. Onu size söyleyeyim. Cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri aynı zamanda iktidarların ve Devletin sabıka kaygıdır. Adalet ve Kalkınma Partisinin son sekiz, on yıllık bu sicili de birçok ihlalle eşdeğerdir. Bunları söyleyebiliriz. Kadın tutuklar var, hastalar var, yaşlılar var, siyasi mahkumlar var ve yeni inşa ettiğiniz cezaevleriyle 12 Eylül faşist rejiminin devamı bir anlayışla insanları tecrit altına tutan, ölüme mahkum eden, yalnızlaştıran ve onu insanoğlundan yoksun bir biçimde bırakan bir infaz rejimi inşa ediyorsunuz.

En son S ve Y tipi cezaevleri rejimi bu rejimdir. Dahası var. Kurduğunuz infaz ve gözlem kurullarıyla insanların özgürlüklerine müdahale ediyorsunuz sürekli bir biçimde ve gasp ediyorsunuz aynı zamanda ve insanları bulundukları ikametlerin ve yargılandıkları ikametinin çok dışında yerlere göndererek ailelerini ve kendilerini mahkum ediyorsunuz. Yollarda ölüme mahkum ediyorsunuz. Çocuklarını göremeyen ekonomik nedenlerle ve başka nedenlerle yedi yıllık, sekiz yıllık görüşme yasakları var. Bütün bunlar sizin iktidarınız döneminde oluyor. Cemaat üyesi diye darbeyle ilgisi olmayan birçok yaşlı insanı sadece mensubiyetleri nedeniyle ölüme mahkum ediyorsunuz cezaevlerinde ve yaşlı ve hasta olmalarına rağmen infaz ve gözlem kurulları bunların şartla salıverilmesini geri alıyor.

Bu vesileyle şunu ifade edeyim. Biraz sonra da konuşulacak. Esenyurt Belediyesiyle ilgili olarak ama hayatın her alanında her türlü gerçekten her türlü hukuk dışı işe de imza atıyorsunuz. Bunu bilerek ve isteyerek yapıyorsunuz. Bu Parlamentoyu demokratikleşme amacıyla kullanmıyorsunuz.

Tecrit meselesine gelince, değerli arkadaşlar bir hükümlüye özgü tecrit rejimi olamaz. Bir hükümlü bulunduğu cezaevinde 44 ay boyunca avukatlarıyla ve ailesiyle görüşme yasağına tabi tutulamaz. Bugün daha yeni Anayasa Mahkemesi kararı çıktı. Her hükümlünün hem yakınlarıyla hem avukatlarıyla görüşme hakkı var. Dahasını ifade edeyim: İfade özgürlüğü var. Bugün Anayasa Mahkemesi 20 hükümlüyle ilgili olarak başvuruda ifade özgürlüğünü ihlal kararı verdi. Dolayısıyla bütün bunlarla siz demokratikleşmeyi, hukuk devleti olmayı başaramazsınız. O nedenle bence de bu araştırma önergesi değerli. Gelin hep birlikte araştıralım. Evet, İnsan hakları Komisyonu var ama bir de Parlamento bunu araştırsın diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum."

Kaynak: HABER MERKEZİ