ÖZEL HABER - Fatma TEMEL
7 yıldır tutuklu bulunan Kışanak, “Diyarbakır'dan Ankara'ya oradan da dört bir yana toplumsal barış köprüleri kurmak için Ankara Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı oldum” dedi. Kürt siyasetçi Kışanak’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
“HÜCREDE OLABİLİRİM AMA DIŞARIDA BİNLERCE GÜLTAN VAR”
Bu seçimlerde yarışan tek tutuklu adaysınız. Cezaevi koşullarında seçim kampanyanızı nasıl yürüteceksiniz?
Tutuklandığımız günden beri halkın gündeminden, toplumsal mücadeleden hiç kopmadık. Hapishane de mahkeme salonları da bizim için mücadele alanıydı. Çünkü bizim sahsımızda demokratik siyaseti, halkın iradesini, kadınların özgürlük mücadelesini hapsetmek istiyorlardı. Oysa halkın iradesi, kadınların özgürlük arayışı ve demokratik siyaset, beton duvarlar ve demir kapılarla sınırlanamayacak kadar büyüktür. Bizler de elimizdeki tüm imkânları zorlayarak, siyasi rehine olarak tutulduğumuz hücrelerde siyaset yapmaya, halkla buluşmaya özel bir önem verdik. Tabi ki hapishane koşullarında bir seçim çalışması yürütmek kolay değil.
Halkla fiziki olarak yan yana olamayacağım, ama eminim ki halklarımız büyük bir kararlılıkla bu mücadeleyi omuzlayacak ve siyasi tutsakların sesi ve sözü olacaktır. Ben de mümkün olduğu kadar mesajlarımı dışarıya ulaştırmaya çalışacağım. Hücrede olabilirim ama biliyorum ki dışarıda binlerce Gültan var. İsimlerimiz bir semboldür. Gültan ismi, çözümsüz bırakılan Kürt sorununun, kadınların özgürlük sorunun, halkımıza reva görülen derin yoksulluğun, hapishanelerde tutulan binlerce siyasi tutsağın, kumpas davaların, adaletsizliğin bir sembolüdür. Bu mücadele halkın mücadelesidir, kadınların, gençlerin mücadelesidir; bana da onların yoldaşı olma onuru düşüyor. Bu onuru, taşımaya ve layık olmaya çalışacağım. Hep birlikte mücadele edecek, hep birlikte kazanacağız.
“KAYYUM DARBESİ DEMOKRATİK İŞLEYİŞİ ORTADAN KALDIRDI”
Diyarbakır’ın demokratik mücadeledeki yeri nedir? Bu anlamda yerelin, mahallenin, köyün demokrasi mücadelesindeki öneminden bahseder misiniz?
Yerel yönetimler demokrasinin temel taşıdır. Halka en yakın yönetimdir. Halkın doğrudan katılacağı, denetleyeceği ve hesap sorabileceği bir yönetim biçimidir. Kayyum öncesinde Kürt siyaseti, yerel, yerinden, katılım, demokratik yerel yönetimler deneyimini açığa çıkartmıştı. Gerçek manada belediyeler, halkın olmuştu. Kadınlar, yoksular, çocuklar, engeliler, farklı inanç ve kültürler kent yönetime katılma, kentsel hizmetlerden yararlanma imkân bulmuştu. Kent dinamikleri ile belediyeler ortak projeler geliştirmiş, kentin kalkınmasına ve refahına katkı sunmuştu. 2016 yılındaki kayyum darbesi, bütün bu demokratik isleyişi ortadan kaldırdı. 2019 yerel seçimlerinde halk, kayyum siyasetini sandığa gömdüğü, kendi iradesini açığa çıkarttığı, ancak bir kez daha kayyum darbesiyle karşılaştı. Şimdi bu seçimde, halkımız kayyum siyasetinin sahiplerine öyle bir ders vermeli ki; bir daha kayyum darbesini akıllarına bile getirmeye cesaret edemesinler.
“AMEDLİ KADINLAR BARIŞ MÜCADELESİNİN ÖNCÜSÜDÜR”
Diyarbakırlı kadınlara ve gençlere mesajınız nedir?
Diyarbakır, kadın ve gençlik kentidir. Diyarbakırlı kadınlar her zaman demokratik mücadelenin en ön saflarında yer almış, kadın iradesini kent yönetimine yansıtmıştır. Amed'teki bütün kurumlarda, STK'larda, meslek örgütlerinde, siyasete, tüm alanlarda kadın iradesini görebiliriz. Amed'in kadın belediyeciliğinin temelleri ilk kez belediyeleri kazandığımız 1999 yılında atılmıştı. Bu deneyim giderek gelişti, eşbaşkanlık sistemiyle, kentlerimizde eşit temsil, eşit sorumluluk ve görev bilinciyle, cinsiyet eşitliği ilkesine dayalı, demokratik yerel yönetim modeli ortaya çıktı. Kayyum genel olarak halkın iradesine, özel olarak da kadınların iradesine karşı yapılmış bir darbeydi. Şimdi bir kez daha, halkın ve kadınların kendi iradesini, yerelde iktidar yapma zamanı.
Amedli kadınlar barış mücadelesinin de her zaman öncüsü olmuştur. Barış anneleri büyük bir erdem göstererek "benim yüreğim yandı, başka ananın yüreği yanmasın" diyerek, barış mücadelesinin sembolü ve vicdani haline gelmiştir. En zor zamanlarda yeni bir yol açmak, onurlu bir barışa imkân yaratmak için mücadele etmiştir. Bu vesileyle analarımıza özellikle saygılarımı iletmek istiyorum.
“TOPLUMSAL BARIŞ KÖPRÜLERİ KURMAK İÇİN ADAYIM”
Neden aday oldunuz?
Amed'ten aldığım mücadele azmi ve kararlığıyla, Diyarbakır'dan Ankara'ya oradan da dört bir yana toplumsal barış köprüleri kurmak için DEM Parti'nin Ankara büyükşehir belediye eş başkan adayı oldum. Bu seçimde DEM Parti’nin seçime girdiği her yerde, başta kadınlar olmak üzere tüm halkımızın, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü için güçlü bir halk iradesi ortaya çıkarmak için mücadele edeceğine inanıyor, başarılar diliyorum.
Amed gençliği siyasetten hiçbir zaman uzak durmamıştır. Ancak içinde bulunduğumuz süreç, gençlerin siyasete daha aktif katılması, sorumluluk alması ve seçim çalışmalarına güç katmasını gerektiriyor. Gençliğin hayalleri, idealleri, duyguları, enerjileri demokratik siyasete büyük bir güç katacaktır. Amed gençliği değerlerine bağlıdır. Geçmişimizle geleceğimiz arasında yeni köprüler kurma görevi gençliğindir. Kentlerimizde bir kez daha kayyum darbesine asla izin vermeyeceğimizi, seçim sürecinde açığa çıkartacağımız moral güç ve enerji göstermelidir. Eminim ki yerel demokrasi, gençliğin enerjisiyle buluşacak ve halkımıza layık olduğu hizmetleri üretecektir.
“KAYBEDECEK BİR GÜNÜMÜZ BİLE YOK”
Diyarbakır’ın ilk kadın Belediye Eşbaşkanı olarak kadın belediyeciliği konusunda önemli projeler gerçekleştirdiniz. Ayşe Serra Bucak Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı oldu. Bu konudaki mesajınız nedir?
Sevgili Serra Bucak, kadın mücadelesinin ve yerel yönetimlerin içinden gelen, bu konularda ciddi birikimi, deneyimleri olan bir arkadaşımız. Amed'in sorunlarını ve halkın beklentilerini çok iyi biliyor. Kentin sorunlarını nasıl çözüleceğine dair ciddi projeleri olan, kent dinamikleriyle ortak çalışma kültürüne sahip, bilinçli ve son derece çalışkan bir kadındır.
Demokratik katılımla belediyecilik nasıl yapılır, kadın belediyeciliği nasıl yapılır, bütün bunları çok iyi biliyor. Kürt halkının mücadele geleneğine, toplumsal hafızasına, acılarına ve umutlarına dair, güçlü bağlara sahip bir kadın olarak; halka en iyi şekilde hizmet etmeye adaydır. Amed Büyükşehir Belediye Eşbaskanlığı görevini layıkıyla yapacağına inanıyor, başarılar diliyorum.
Amed büyükşehir belediyesinin, kadın çalışmaları konusunda epeyce birikimi vardı. Kayyum bu çalışmaların tamamını durdurdu ve kadın çalışmaları ile ilgili birimleri kapattı. Kadınların karar mekanizmalarına katılması, kentteki kadın kurumlarıyla ortak çalışmalar yapılması, Amed'de yeniden kadın renginin belediye hizmetlerine yansıması için kaybedecek bir günümüz bile yok. Büyükşehir Belediye Eşbaşkanlarımız Serra Bucak ve Doğan Hatun'un eminim ki ilk işleri, kadın çalışmalarını yeniden başlatmak olacaktır. Amed'de belediye ve tüm kadın kurumlan öncelikli olarak, kadına yönelik şiddeti durdurma konusunda güçlü bir mücadele yürütmelidir. Eş başkan adaylarımızın ve Amed'in bu konuda ciddi birikimi ve deneyimleri var. Amed'de bir kadın cinayeti islendiğini duyduğumda kahroluyorum. Amed'de gelmişte bu konuda ciddi bir bilinç oluşmuş, toplumsal dönüşüm başlamıştı. Sadece kadın kurumları değil, toplum kadına yönelik şiddeti, çocuk yasta evliliği kabul etmiyordu.
Toplum, kadına şiddet uygulayan erkeği dışlıyor, ayıplıyor ev kadınlarla dayanışma gösteriyordu. Eminim ki seçimden hemen sonra, büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz, kadına yönelik şiddeti durdurmak için seferber olacaktır. Bu vesileyle, Amed' de DEM Parti’den aday olan tüm arkadaşlarımıza başarılar diliyor; halkımızı, sandıktan kayyum siyasetini çöpe atacak kadar güçlü bir irade çıkarmaya davet ediyorum. Amed’in bu seçimde rekor kıracağına inanıyorum. Demokrasinin ve barışın DEM’i geldi. Hep beraber DEM Parti etrafında kenetlenerek, mücadelemizi başarıya ulaştıracağız.
“KAYYUM SİYASETİ İFLAS ETMİŞTİR”
Bölgedeki belediyelere uygulanan kayyım siyaseti konusundaki fikrinizi öğrenebilir miyiz?
Kayyum Kürt halkının iradesine yapılmış bir darbedir. Seçme ve seçilme hakkinin, ortadan kaldırılmasıdır. Ben kayyum siyasetinin, artık iflas ettiğini düşünüyorum. Kayyum siyaseti, AKP'yi MHP çizgisine çeken ve AKP siyasetini ırkçı milliyetçiliğe indirgeyen bir politikadır.
Her şeyden önce, AKP için siyasi bir iflastır. Ayrıca 2019 seçimlerinde halk tarafından mahkûm edilen kayyum siyaseti, eminim ki bu seçimlerde kez bir daha gündeme getirilemeyecek kadar büyük bir ders alacaktır. Halk, kendi iradesine en güçlü şekilde sahip çıkacak, kayyum siyasetini sandığa gömecektir.