İbrahim İnanç Yıldız - Özel

Güneydoğu Ekspres- Türkiye’de antidepresan kullanımı her yıl artıyor. CHP’nin eczacı milletvekili Burhanettin Bulut’un açıkladığı verilere göre, 2012 yılında 37 milyon 280 bin 936 kutu olan antidepresan kullanımı, yüzde 66 oranında artarak 2022 yılında 61 milyon 870 bin 998 kutuya çıktı. 2023 yılının son çeyreğine girerken, kullanılan antidepresan ilacın 2022 yılının verilerini şimdiden yakaladığı ifade ediliyor.

Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Diyarbakır İl Temsilcisi Hayriye Müjde Erçetin ile yaşanan psikolojik travmaları gazetemiz Güneydoğu Ekspres için konuştuk.

Ramazan Aydın ile birlikte kentte dernek çalışmalarına başlayan Erçetin, temel amaçlarının mesleki gelişimlere katkı sunmak olduğunu ifade ederek, aynı zamanda Türkiye’de bir etik çerçevesinde ruh sağlığı yasasının çıkması için çalıştıklarını söyledi. Hem meslektaşlarına yönelik hem de halka açık eğitimler düzenlediklerini belirten Erçetin, bu eğitimlerin ise topluma sundukları desteği daha güçlendirdiğini dile getirdi.

‘PANDEMİYLE BİRLİKTE ŞİDDET ARTTI’

Pandemiyle beraber toplumsal şiddetin arttığını söyleyen Erçetin, aile yapılarında belli zorlanmaların olduğunu ifade etti. Erçetin, “Pandemide eşler ve ebeveyn çocuk arasındaki çatışmalar daha fazla derinleşmeye başladı. Hatta istatistikler bize şunu gösteriyor, pandemide boşanma oranlarında ciddi bir artış oldu. Ev içi şiddet çok fazla artmaya başladı” dedi.

Pandemiyle beraber kimsenin bir yere gidememesi ve evde olması yüzünden tartışmaların şiddetin artmasına sebep olduğunu ifade eden Erçetin, şöyle devam etti: “Tabi pandemi süreci hepimiz için biraz zorluydu ve yıpratıcıydı. Hemen akabinde sonrasında tam pandemi biraz derlendi, toparlandı darken depremin gelmesinde kişilerin yaşadığı kaygıyı, depresyonu, anksiyeteyi daha fazla arttırmaya başladı. Tüm bunlarla beraber aslında ekonomik problemlerin çok fazla artması, aile hayatında ve toplumsal yaşamında çok fazla şiddete meyilli olmaya başladılar. Bir de madde kullanımının da arttığını görmeye başladık. Madde kullanım oranının da artmaya başlaması yine ev içi çatışmanın veya toplumsal olayların biraz daha artmasında sebep olduğu diyebiliriz.”

‘EN BELİRGİN ÖRNEK TRAFİKTE OLUYOR’

Diyarbakır’a ve buradan başka bir yere göçün çok fazla olduğunu belirten Erçetin, bu durumun göç yaşayan kişilerde toplumsal travma yarattığını söyledi. Erçetin, “Diyarbakır'da toplumsal travmaların fazlalığı, sinir sistemimizde ve öfke yönetimimizde ciddi zorlukların olmaya başladığını da gösteriyor. Bunun en belirgin örneği trafikte oluyor. Trafikte herkes çok gergin, stresli, herkes birbirinin önüne araç kırıyor. Trafikte herkes haklı, haksız yok baktığında ama çatışma çok fazla derinleşiyor ve büyüyor. Gün geçmiyor ki aslında emniyete trafik ile ilgili veya hastaneye trafikle ilgili bir kaza yansıması, bir çatışma, tartışma yansıması olmasın. Mesela emniyetteki istatistiklerde, hastanedeki istatistikler de bunu gösteriyor. Aynı zamanda sanayide de buna yönelik geri bildirimler alıyoruz. Gözlemler bu yönde sayının çok arttığına dair” diye konuştu.

Erçetin, konuşmasına şöyle devam etti: “Burada da biraz ben süregelen toplumsal travmaların etkisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü kişilerin hem kendi aile hayatında hem iş hayatında ekonomik olarak yaşadığı zorlanmalar, aile hayatında yaşadığı zorlanmalar, göç dalgasının olumsuz etkisi, pandeminin olması, akabinde depremin olması. Tüm bunlar kişilerin sorun çözme becerilerinde zorlanmaya başladığının göstergesidir ve buna yönelik ücretsiz hizmet alabilecekleri yerlerin sınırlı sayıda olmasının etkisi var diye düşünüyorum.”

‘BİRBİRİNİ ETKİLEYEN ŞİDDET SARMALI VAR’

Kadına yönelik şiddetin salt fiziksel şiddet olmadığını, bunun içinde psikolojik, duygusal, cinsel şiddetin olduğunu ifade eden Erçetin, son dönemlerde görünmeyen duygusal şiddetin de var olmaya başladığını söyledi. Erçetin, “Aslında şiddet bir yandan bir döngüdür. Eşin eşe uyguladığı, diğer eşin çocuğuna uyguladığı, çocuğunun sonrasında kendi arkadaşına uyguladığı, sonra büyüdüğü zaman partnerine uyguladığı bir döngü halinde aslında bir şiddet sarmalı var. Dolayısıyla o şiddet sarmalında artık bu çok normal bir hale geliyor. Yani toplumda kabul gören bir norm haline geliyor. Hâlâ kırsal bölgelere baktığımız zaman kimi zaman kent yaşamında da bu böyle. İşte köylerde de hâlâ aynı inanış olabiliyor. Bazen, haftada bir ayda bir eşini dövmek aslında çokta anormal bir durum değil, normaldir diye de karşılanabiliyor. Yani toplum tarafından hâlâ bir güç, hâlâ bir otorite varlığı olarak da kabul gördüğü için şiddet sarmalı hâlâ devam ediyor diyebiliriz” dedi. 

‘ANDEPRESAN KULLANIMI ÇÖZÜM ARAYIŞINA GİRMEKTİR’

Toplumda antidepresan kullanımının artmasının olumsuza yormayan Erçetin, çünkü durumunu fark edip bundan destek alma ihtiyacı duyuluyor olmasını önemli bulduğunu kaydetti. Erçetin, “Depresyonun, stresin, kaygının, aksetinin çok artmasıyla beraber kişilerin bunu bastırmaya çalışıp, öfkeyi yıkıcı bir öfkeye dönüştürüyor olması zarar verici oluyor. Ancak bununla ilgili bir farkındalığın olup sonrasında destek alma arayışı içerisinde antidepresan kullanıyor olmak aslında çok da kötü bir şey değil. Hatta hiç kötü bir şey değil. Çünkü bu problemin varlığını kabul etmek demektir ve bir çözüm arayışına girmek demektir. Bu yönüyle olumlu bir izlenim. Bizim için bir diğer yönüyle de aslında bu kadar çok artışının olmasının toplumsal bir problemi var. Kişilerin zorlandığı bir şey var ve bu zorlanmanın artık görünür olması gerektiğine dair de bir mesaj verdiğini düşünüyorum” dedi.

SORUNLARA KARŞI PROJELER

Erçetin, sorunların çözümlerine dair projelerini şöyle anlattı: “Bizim belediyeden bir talebimiz var. PDR merkezleriyle, psikolojik danışmanlık merkezleriyle beraber ücretsiz psikolojik destek sunulacak yerlerin olmasına dair bir projemiz var. Yine çocuklara ücretsiz psikolojik destek sunmak için üniversiteye böyle bir projeyle gideceğiz. Bazı kurumlarda veya hastanelerde ruh sağlığı çalışanları var. Lakin sayı sanırım burada çok da yeterli değil. Aile, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine bağlı şiddeti önleme merkezleri, devlet hastanelerinde psikologlar var ama bunlar kentin nüfusuna çok paralel olmuyor. Çünkü kentin nüfusu gün geçtikçe artmaya başlıyor ve bunlar da hizmet vermekte biraz sayıca yetersiz kalıyor diyebiliriz. Aynı zamanda bizim derneğin genel merkezinin kadına yönelik şiddetle ilgili bir projesi var her ilde. Genel merkez arandığı zaman bulundukları ilde şiddet mağduru kadın ve çocuklara yönelik yapılan gönüllü ücretsiz psikolojik destek birimleri var.”