HABER - Mehmet Rumet SOYLU

Sosyal medyanın daha çok takip edildiği günümüzde televizyonlar, ne yapalım da izlenmemizi arttıralım arayışına girerler. Bu, yerinde arayışa lafım yok ama her işin ve çalışmanın bir raconu var tabiri caiz ise.

Uzak Şehir3

Türkiye televizyonlarında dönem dönem furya haline gelen kimi dizi ve programlar oluyor ve işleniyor ama bunun için bir çalışma yürütüldüğüne dair ciddi kuşkularım var.
Bir dönem çok laçka magazin işlenirdi ve toplum neredeyse ‘uyuşturulurdu’. Bunun yanında bir karşılığı olmayan senaryolarla diziler işlendi.
Doğru dürüst bir çalışma yapmadan, toplumda karşılığının olup olmadığına bakmadan, bölgelerin mevcut sosyolojik durumlarını hesaba katmadan ve çoğunlukla İstanbul-Cihangir’de yazılan senaryo ya da uyarlamalarla ekranlara çıkan diziler.
Ne hikmetse bu tür sorunlu senaryolar genellikle de Mardin merkezli olmak üzere bölgemizde çekilmeye başlanıyor.

Uzak Şehir2

Evet, sinema sektörü çok ciddi bir reklam aracı ama bunu yaparken bari doğru dürüst bir şeyler yazılıp oynansa.
Mardin’de çekimleri devam eden Uzak Şehir adında bir dizi var. Evimdeki televizyon uzun zaman oldu açılmayalı ama çevreden çok sık duyardım bu dizinin adını. Açıp izledim birkaç bölüm.
Aman Allah’ım.
Bu ne şimdi dedim her bölümün sonunda.
Oyunculuk performansları ya da görsellikle alakalı konuşmuyorum. O başka bir yazının konusu olabilir ama kullanılan dil, gösterilmeye çalışılan ‘kültür-gelenek’, topluma gizlice empoze edilmeye çalışılan ‘buralar işte böyle’ algısı.
Çirkinden de öte bir. Mesela bu uyarlamayı yapan kişiler ne kadar süre kaldılar bölgede ya da Mardin’de? Bölgenin sosyolojini araştırma ya da bilen birilerine sorma konusunda ne kadar çabaladılar? Şehir efsanesine dönen kimi hikayeleri kaç kişiye sordular?
Sahayı bilmeden ve görmeden yazıp çizmek hangi amacı güdüyor? (bu saydıklarımın tümünün yapılmış olduğu söylense de, inanılır gibi değil ya da çok eksik olarak yorumlarım)
Maalesef çok eskiden duyardık aileden biri öldüğünde ve ‘kadın gençse’ aileden biri ile evlendirilir. Kabul edilir bir yanı yok ama bunun için bile ‘bir zaman beklenir. Ama hiçbir zaman ‘normalize’ edilmedi.   

Uzak Şehir4

Dünyanın neresinde görülmüştür, ölmüş bir erkeğin cenazesi neredeyse daha sıcakken, eşinin hemen aileden biri ile evlenme kararını vermek?
Hiçbir yerde.
Ama gelin görün ki, çok inceden bu işleniyor ve sanki sadece bizim bölgede meydana geliyor gibi bir durum yaratılıyor. Ve bu da ‘güzel görseller, müzikler ve ünlü oyuncular’ eşliğinde topluma servis ediliyor.
Bu ve benzeri dizilere göre; her Kürt silahlı, hiç gülmez, espri yapmaz, onlarca korumayla gezer, konuşmaya ve anlaşmaya gelmez! Yetmiyor, her Kürt ailesinden bir erkek ölünce hemen onun eşiyle evlenir.
Veeee, bu durum ‘normalmiş’ gibi yansıtılır.
Sanat yoluyla mesajlar verilir ama bu dizideki durum bir mesaj verme değildir.
Nasıl bir ruh haliyle yazılıyor anlamak zor.
Oysa ekmeğini yediğiniz coğrafyaya ve insanlara saygı duyulmalı.
Dizinin başında her ne kadar, “Bu dizideki hiçbir karakter olay, gerçek kişi ve kurumlarla, ilgisi yoktur” dense de bir anlamı yok! 
Sen senaryo ve yayından dolayı “İşte Kürtler böyle insanlar” düşüncesini zerk ediyorsun.
Mesela niye bunu Orta Anadolu’da çekmiyorsun? Ya da Ege’de. Ama aynı minvalede bir senaryo ile ha.
Çekemezsin çünkü amaç belli.
“Buranın görselliği harika” lafına saklanmadan hem de. 
Hele dil konusu. Madem “Kundir, kewaşe, xaltî” laflarını kullanacaksınız, biraz cesur olup sadece ve tam Kürtçe konuşacak 2-4 karakter koyun da görelim.
Evet biz Kürtlerde Türkçe konuşma durumunda aksaklıklar var ama hangi Kürt “Rexetin yerinde mi, Axam nasılsan” gibi saçma sapan konuşuyor bilen var mı? Madem Kürtçenin çoğunlukla konuşulduğu bir yerde film çekiyorsunuz bari dil konusunda 3-5 bilene danışın. Öyle dil bilimcisine gerek yok. Şive yapayım derken saçmalamamak adına sıradan birkaç kişiye de sorsanız cevap alırsınız.
Evet, Cihangir ya da benzer ‘sanatın kalbinin attığı’ yerlerde oturup kalem oynatan arkadaşlar; bir iş yapacaksanız doğru dürüst mesajı olsun o işin.
Bir halkı kötülemek adına açık ya da örtülü mesajlar vermeyin. Bir bölgeyi insanların gözünde ‘zaten bunlar da böyle’ cümlesiyle muhatap kıldırmayın. Ayıptır…

Muhabir: Mehmet Rumet SOYLU