ÖZEL HABER - Mehmet Rumet SOYLU / Veli BALTACİ
Diyarbakır Tüberküloz İl Koordinatörü Dr. Dicle Çetintaş, Türkiye’de uzun yıllardan beri etkili bir tedavi yöntemi uygulandığını belirterek “Bu nedenle Avrupa ülkeleri arasında en az vakanın görüldüğü ülkeler arasında 3. sırada yer alıyoruz. Verem, etkili tedavi edilmemesi halinde ölümle sonuçlanabilecek bir hastalıktır.
Tüm dünyada uzun yıllardır BCG aşısı uygulanıyor. Aşının koruyuculuğu yaklaşık yüze 80-85 oranındadır. Bir aşının 15 yıla kadar koruyuculuğunun devam ettiği bilimsel çalışmalarla teyit edilmiştir. Verem hastalığı sadece akciğerde görünmediği için bebeklerde ve çocuklarda daha yüksek oranda ölümcül olabiliyor. Ana Çocuk Sağlığı Merkezleri bu konuyu takip ediyor ve aileler bu konuda sürekli haberdar ediliyor” dedi.
VEREM HASTALIĞI, SOSYO EKONOMİK DURUM
Sosyo ekonomik düzeyi düşük kimselerde verem hastalığına daha sık rastlandığını ifade eden Çetintaş, şöyle devam etti:
“En çok akciğer tüberkülozuna rastlıyoruz. Kişinin beslenmesi ve yaşam şartları, hastalığın seyrini önemli ölçüde etkilemektedir. Verem hastalığı genetik değildir. Tamamen bakterinin solunum yoluyla dışarıdan alınmasıyla oluşur. Ama görülme sıklığı da yok denecek kadar azdır. İlk karşılaşmalarda hastaların ancak yüzde 5’i bu hastalığı yakalanıyor.”
Toplumda verem hastalığının, “Tecrit olurum” diye hastalığını saklayanların olduğunu dile getiren Çetintaş, şöyle konuştu:
“Verem hastaları ilaçlarını zamanında ve eksiksiz almaları ve hastalıklarını saklamamaları gerekir. Toplumda, hastalığım bilinirse bir tecride denk gelebilirim gibi yanlış ve yaygın bir kanı var. Bu son derece tehlikeli sonuçlara kadar gidebilir.
Hastalığın gizlenmesi, hastanın tedavisini mümkün kılmıyor, hem de bulaşmış olanları tespit etmemizi imkânsızlaştırıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının 2018 yılında oluşturduğu bir protokol gereği, verem hastalarına hem tedavi hem de takip süreçlerinde maddi bir yardımda bulunuluyor.”
