Yeşil Sol Parti'nin ismi HEDEP, yeni eş genel başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan oldu. İki isim konuşmalarında Filistin ve Kürt meselesinin çözümünün önemine vurgu yaptı.
Seçimler sonrası büyük değişim sürecine giren Yeşil Sol Parti, 4. Olağan Büyük Kongresi’ni gerçekleştiriyor. Meral Danış Beştaş, partinin yeni isminin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak belirlendiğini açıkladı. Partinin yeni logosu da belli oldu. Kongrede yeni ismin açıklanmasının ardından, divan eş genel başkan adayları olarak, Tülay Hatimoğulları Oruç ve Tuncer Bakırhan önerildi.
Daha sonra Tülay Hatimoğulları konuşma yaptı. Hatimoğlulları, konuşmasına Arapça ve Kürtçe hitap ederek başladı. Hatimoğulları şöyle konuştu:
“HDP hakkında açılan kapatma davası sonucunda, henüz kapamadı ama tarihte kapanan o kadar çok parti oldu ki ama halkın bu salona gelmesini kimse engelleyemedi. Yeni partimiz hepimize hayırlı olsun.”
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE NAFAKA HAKKI MESAJI
“Cezaevinde bulunan arkadaşlarımız ve hasta tutuklulara mücadele edeceğimizi bir kere daha ifade ediyoruz” diyen Hatimoğulları, cezaevinde bulunan siyasi tutukluları selamladı. Hatimoğulları şöyle devam etti:
“Mayıs seçimlerinden sonra iktidar insanların inançlarına müdahale etme konusunda daha fazla bir ceberrutluk içinde. Dini istismar eden, siyasete alet edenlere karşı şimdi durma zamanı. Sizlerin duruşları bu ülkede barış ve huzur içinde yaşamasına büyük bir katkı sağlayacaktır. AKP iktidarı kadınların lehine olan bütün kazanımları almak için daha çok harekete geçmiştir. Eş başkanlık sistemi hedef alınmıştır. İstanbul Sözleşmesi bir gece yarısı ortadan kaldırılması, nafaka hakkımızın gasp edilmesi gibi nefret söylemlerini asla kabul etmiyoruz ve mücadelemizi sürdürüyoruz.”
ARAP DÜNYASINA ÇAĞRI
Ortadoğu’yu savaşın sardığını belirten Hatimoğulları, “Bu coğrafya görkemli direnişlerin yurdudur. Kürt halkının diğer halklarla birlikte verdiği mücadele önemlidir. Sivilleri hedef alan bu saldırılar derhal bitirilmeli. Ortadoğu’da barışın yolu Filistin ve Kürt sorununun çözümünden geçer” dedi.
Hatimoğluları, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizler ittifak politikalarımızı da yeniden gözden geçirdik. Buradan eksikliklerimizi de tespit ederek bileşenlerimizle birlikte en geniş ittifakı kuracağız. Bunun içinde sadece siyasal öznelerle değil, toplumun bütün kesimleriyle yapacağız. ‘Bu devran böyle gitmez’ diyen herkes bu dönemde elini taşın altına koyması gerekiyor. Üçüncü yol engebeli bir yoldur ve bizler bu yolu kararlı adımlarla yürüyeceğiz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yoksulların, kadınların, gençlerin savunucularının bu ülkede yaşayan inançların hep birlikte barış, eşitlik ve kardeşlik içinde yaşayabileceği demokratik cumhuriyeti hep birlikte kuracağız. Gelin bir yüzyıl daha kaybetmeyelim, gelin cumhuriyeti demokratikleştirelim. Kürtlerin, Alevilerin sorunlarını hep birlikte çözelim. “
BAKIRHAN: KAPİTALİST KÜRESEL SİSTEM BUHRAN YAŞIYOR
Hatimoğulları'nın ardından diğer yeni eş genel başkan Tuncer Bakırhan şunları söyledi:
"Yeni bir düzen arayışına giren kapitalist küresel sistem, son yılların en derin buhranını yaşıyor. İçinden geçtiğimiz bu süreçte, egemen güçler; bırakalım çözüm üretmeyi, tüm ağır sorunların kaynağı olmaya devam ediyor. Kriz ve kaosun eşlik ettiği değişim talepleri, dünyanın dört bir yanından yükseliyor. Diğer yandan aşırı sağın popülist, milliyetçi ve faşist siyaseti ana akım siyasete dönüşüyor. Vekalet savaşları ve işgaller, toplumları tehdit ederken, halkları topraklarından sürerken böylesi bir atmosferde bizler, mücadeleyi, devrimci kültür ve ahlakı kapitalist modernitenin insafına terk edemeyiz, etmemeliyiz.
FİLİSTİN MESAJI
Bölgesel ve yerel düzeyde tarihin hızlandığı bir süreçteyiz ve Ortadoğu, küresel dönüşümlerin hassas terazisidir. Ortadoğu hem görkemli direniş ve değişimlerin kalbi, hem de zalim diktatörlerin boy gösterdiği topraklardır.
Bugün devasa bir sorun olarak uzun yıllardır çözülememiş İsrail-Filistin Savaşı bütün yakıcılığıyla gündemimizdir. Bilinsin ki, sömürgeci, işgalci her anlayışa karşı tavrımız ve duruşumuz nettir ve böyle olmaya da devam edecektir. Bir halkın işgale karşı direnişi ne kadar meşru ve gerekli ise bununla ilgili yürütülecek mücadele yöntemi de önemlidir, biliyoruz.
Bu savaş tüm acımasızlığıyla yaşanırken bunu durdurmak yerine ateşe benzinle gitmek, açıkça bu savaştan medet ummaktır. Bu savaşın derinleşmesine destek veren herkes insanlığa karşı suç işlemektedir.
Filistin sorunu gibi Kürt sorunu da gerek küresel gerek ulusal bağlamda çözümsüz bırakılan bir sorundur.
Bu sorunu bir güvenlik sorununa indirgeyen zihniyet, ekonomiyi savaşa feda ediyor. Son 25 yılda savaşa aktarılan 800 milyar dolara yakın bir bütçe, ülkedeki derin ekonomik krizin de başat sebeplerindendir.
Yaratılan savaş ekonomisi ile ömrünü uzatmak isteyen iktidar; barınma sorununa, enflasyona, derin yoksulluğa, aç çocuklara bir çözüm bulmaktan uzaktır. Kaynağı yandaşlara, çetelere aktaran bu iktidar, halkın bütçe hakkına düşmandır. Bu savaş durmadan bu ekonomik kriz durmayacaktır.
'KÜRT SORUNU İRADE GASPIDIR'
Kürt sorunu irade gasbıdır, kayyım rejimidir, siyaset hakkını engellemektir, Kürtçe’nin yasaklanmasıdır, ekolojik tahribattır, binlerce siyasetçinin, sevgili Gültan Kışanak’ın, Sabahat Tuncel’in, Ayla Akat’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Leyla Güven’in, Selahattin Demirtaş’ın, Günay Kubilay’ın rehin tutulmasıdır, Kürtlerin mülksüzleştirilmesidir, yoksulluğun Kürtleştirilmesidir, Kürtlerin mezarsız bırakılmasıdır, yas hakkının elinden alınmasıdır. Kürt sorunu, Kürtlerin statüsüz bırakılmasıdır.
'YENİ ANAYASA ÖZGÜRLÜKLER İÇİN GÜNDEME GETİRİLMEDİ'
Erdoğan yine yeni bir anayasa gündemine sarıldı. Bu anayasanın özgürlükler için gündeme getirilmediğini iyi biliyoruz.
Siyasi partileri kapatan, kayyım rejimi ile halkın iradesini gasp eden, AİHM’i tanımayan, İstanbul Sözleşmesini iptal eden, emekçilerin grev hakkını yasaklayan, Gezi direnişçilerini rehin alan, demokratik siyasete kumpas kurup hukuku ayaklar altına alan, Cumartesi Annelerini her hafta gözaltına alan bu iktidar, sivil anayasa yapacakmış!
Demokratik bir Anayasa ancak demokratik uzlaşıyı esas alan ve evrensel hukuku kabul eden bir anlayışla yapılır.
‘BÜTÜN SORUNLARI GİDEREN BİR ANAYASAYA HAZIRIZ'
Biz de yeni bir anayasa istiyoruz. Bu ülkenin Kürtleri, Alevileri, işçileri, kadınları, gençleri yeni anayasa talep ediyor. Ancak bizler ülkenin ezilenleri olarak gerçekten eşitlikçi, gerçekten demokratik ve gerçekten sivil bir anayasa istiyoruz. Ülkede başta Kürt sorunu olmak üzere, bütün sorunları gideren bir anayasa yapmaya hazırız.
Özgürlük için yeniden, toplumun tüm kesimlerinin dahil olacağı ve kendini ifade edeceği demokratik anayasa hareketini buradan başlatıyoruz.
'TÜM BELEDİYELERİMİZİ GERİ ALACAĞIZ'
Önümüzde çok önemli virajlar var. Bunun farkındayız. Yerel yönetimler seçimi geliyor. Bazı şeyleri net olarak ifade edelim. Tüm belediyelerimizi geri alacağız. Bu seçimlerde sadece kayyımları Ankara’ya göndermeyeceğiz. Aynı zamanda Türkiye’nin her bölgesinde de belediyeler kazanacağız.
Mayıs seçimlerinden hemen sonra çalışmaya başladık. Bu dönemin stratejisini belirlemek üzere aylardır çalışıyoruz, yeni döneme dair yol haritamızı çok yakında kamuoyu ile paylaşacağız.
Dönem, halklarla ittifak dönemidir. Seçim hesaplarına sıkışmayan, siyasi partilerle sınırlı kalmayan, nerede direniş varsa orada olan, nerede zulüm varsa karşısında duran demokratik, toplumsal ittifaklar zamanıdır.
Bizim çizgimiz ne iktidarın sömürü düzeni ne de restorasyoncu çizgidir. Biz bu ülkeye baharı getirecek üçüncü yolu savunmaya ve örmeye devam edeceğiz.
Şimdi sokak sokak, mahalle mahalle çalışma ve örgütleme zamanıdır, Onlarca yılın mücadele birikimi ile örgütlemenin ve özgürlüğü örmenin zamanıdır. Düzenin muhalefeti çare değildir, olamaz. Çare bizdedir, çözüm bizdedir. Özgürlük için yeniden ve yeni bir Başlangıç zamanıdır!" (HABER MERKEZİ)