Güneş OCAĞA/ÖZEL HABER

Güneydoğu Ekspres- Adına türkülerin yazıldığı, bir zamanlar her mahalle köşelerinde yer alan, alışverişte nakit veya kredi kartı şartı koşmadan, müşterisine veresiye formülü sunan, gerektiğinde ise borç veren, mahallelinin kara gün dostu bakkallar, Diyarbakır’da süpermarketlere karşı ayakta kalma mücadelesi veriyor.

“Aritmetik denen bir şey var, bakkal üçten alıyor, beşe satmak zorunda. Masraf belli, fire belli, kira belli, kasa belli. Market bakkalın kocamanı, bakkal üçten alıyor, dörde satamıyorken... Market kaçtan alıyor ki bir buçuktan satıyor?” bu cümleler, sanatçı Ferhan Şensoy’un unutulmaz oyunlarından “Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı”dan...

Bakkallar, Bayiler ve Şekerciler Oda Başkanı Fahrettin Gülmüş ile kentin bakkalcıları ‘Kahraman bakkal’ın içler acısı durumunu gazetemize değerlendirdi.

bakalcılar (9)

“Bakkallar mahallenin kileriydi”

Diyarbakır’da geniş bir kültürü ifade eden bakkalların süpermarketlere karşı direndiğine dikkat çeken Oda Başkanı Gülmüş, “Bakkallar, eski kültürümüzde mahallemizin kileriydi. Bakkalcılar aileden biri gibi görülürdü. Ayrıca mahalle içinde güvenilir bir yerdi. Evde olmayan ailelerin çocukları bakkalların önünde anne ve babalarını beklerdi. Yine bir yerlere giden evinin anahtarını bakkalcılara bırakırdı. Alışveriş yapan veresiye defterine yazdırır, ay başında varsa borcunu öderdi. Mahalleli ve bakkalcılar arasında böyle sıcak ve güvenilir bir ilişki vardı. Fakat süpermarketlerin piyasaya girmesiyle bu kültür de öldü” dedi.

“Bir süpermarket, beş bakkalı kapattırıyor”

Oda’ya kayıtlı bakkal, büfe ve kuruyemişçi sayısının 2 bin civarında olduğunu söyleyen Gülmüş, “Zincir marketler gelişi güzel bir şekilde açılıyor. Belediyeler de onlara ruhsat veriyor. Bunlarla rekabet edemeyen bakkallar da birer birer yok oluyor. Bir cadde de üç-dört tane süpermarket karşı karşıya açılıyor. Bir market kendi çevresindeki en az 5 bakkalın kepenk indirmesine sebep oluyor, insanları işsiz, güçsüz ve aşsız bırakıyor. 2022 yılından 2023 yılının Mart ayına kadar 300 bakkal kapandı. 300 bakkalı 5 nüfuslu aileye çarptığında bin 500 insan demek. Her seferinde bin 500 insanın geçim kaynağı elinden alınıyor” dedi.

Küçük esnafın yüzde 80’ni krediyle ayakta

Ayakta kalan küçük esnafın yüzde 80’nin de kredi borcu altında hayatını sürdürmeye çalıştığını belirten Gülmüş, “Kefaret Kooperatifi aracılığıyla esnaf kredisine başvuruluyor. Kan kaybetmemek için kredi çekip borçlanıyorlar. Bu borçlanmayla nereye kadar? Gidişat öyle ki, bakkalcı en sonunda borcunu ödeyemeyecek ve kepengi indirmek zorunda kalacak. Durum çok vahim, yakında mahallemizin ‘kileri’ denen bakkallar kalmayacak” diye konuştu.

Vatandaşa ahde vefa çağrısı

Bakkallardan alışveriş yapılması için vatandaşlara da seslenen Gülmüş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kendi mahallenizdeki bir bakkaldan ekmek, yağ ve pirinç aldığınızda paranız olmadığı zaman veresiye defterine yazdırabiliyorsunuz. Ama bir zincir marketine gittiğinizde bunu yapamıyorsunuz. Aldığınızı kredi kartına yazdırıyorsunuz, fakat kredi borcunu ödeyemediğiniz zaman faiz üstüne geliyor. Ayrıca süpermarketler ürünleri ucuza satmıyor. İndirimli verdikleri ürünlerin de gramajından düşüyorlar. Bakın ahde vefa denen bir şey var. Bir zamanlar veresiye defteriyle size alışverişte kolaylık sağlayan bakkalınıza sahip çıkın.”

Büyük balık küçük balığı yutarsa…

Zincir marketlerin, şirketlerin fabrikalarından 200 TIR ürünü birden satın aldığını, küçük esnafın da şirketlerin kentteki gıda toptan sitelerine gönderdiklerinden alabildiğini, bu durumun da esnaflar için dezavantaj olduğunun altını çizen Gülmüş, “Küçük esnaf hem daha pahalıya alıyor, hem de daha pahalıya satmak zorunda kalıyor. Büyük balık, küçük balığı yutarsa Türkiye üç-5 şirketle yönetilecek duruma gelecek. Bu da ülkemiz için büyük bir tehdit. Çünkü bu şirketler ülkenin enflasyonunu belirleyecek noktada olacaklar” dedi.

17 yıldır perakende yasası Meclis’ten çıkmıyor

Bu vahim tablonun düzeltilmesi için belediye, valilik, kentin milletvekillileri ve 2021 yılında Diyarbakır’a gelen dönemin Ticaret Bakanı’na kadar herkesle görüştüklerini, fakat bir sonuç alamadıklarını dile getiren Başkan Gülmüş, şöyle devam etti:

“Bakan, bize Perakende Yasası’nın Meclis’te olduğunu söylemişti. Ama 17 yıldır bu yasa Meclis’ten çıkmıyor. Bu zincir marketler belli bir güce sahip, bu nedenle yasa bir türlü çıkmıyor. Eğer yasalaşarak çıkarsa zincir marketler artık gelişi güzel şube açamayacak. Belirli sınırlar getirilecek. Birkaç gün önce rekabet kurumunun bir açıklaması vardı. Ulusal market zincirleri hakkında hükümete bir öneri sunulmuş. Seçimden önce güzel bir müjde verilirse çok iyi olur. Ve seçimi de etkiler.”

“Pirimde eşitlik istiyoruz”

Bir bakkal esnafının 9 bin gün pirimle ancak emekli olabildiğini de söyleyen Gülmüş, “Ama yanında çalışan bir SSK’lı 5500 günle emekli olabiliyor. Bu haksızlığın giderilmesi için de daha önce Cumhurbaşkanına talepte bulunmuştuk. Bu konuya dair birkaç gün önce açıklama yapan Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, eşitliğin sağlanması için çalışmaların son aşamaya geldiğini, tamamlanmasıyla Cumhurbaşkanlığı’na sunulacağını söyledi. Küçük esnaf devlete pirimini de vergisini de veriyor. Emekliliğinde devlete yük de olmayacak. Devletin de esnafın ekmek teknesine sahip çıkması lazım” dedi.

“Kendi yağımızda kavruluyoruz”

Büyük marketlere yenik düştüklerini vurgulayan Bakkalcı Recep Okman ise, “Kendi yağımızda kavrularak ayakta durmaya çalışıyoruz. Sayıları her geçen gün artan süpermarketler nedeniyle eskisi gibi iş yapamıyoruz. Bakkal kültürü yok olmak üzere. Hükümet bize destek versin” çağrısı yaptı.

Bakkal ile müşteriler arasındaki bağ, sadece alan-satan ilişkisinden ibaret olmadığını belirten Bakkalcı Mithat Sönmez de, “Bakkal sadece müşteri olarak görmez alışverişe gelenleri. Onlar birer tanıdık, ahbap, dost yahut komşudur. Bu bakımdan yalnızca malını pazarlamak isteyen bir tüccar değildir bakkalcı. Komşusuna, ahbabına malın iyisini vermek isteyen bir tanıdıktır. Bakkalcıda ticaret ahlakı vardır” diye konuştu.

Bir tek köy ürünlerinden kazanç sağladığını ifade eden Bakkalcı İhsan Der, “Vatandaş sakızı bile büyük marketlerden alıyor. Bizi öldürdüler. Ben şuan bir tek köy ürünlerini satabiliyorum. Sabah köylülerin getirdiği, peynir, süt, yoğurt ve pancarları satıyorum. Bu gidişler tarihe karışacağız” dedi.