5 Şubat'ta geçirdiği kalp kapakçığı ameliyatı sonrası evinde dinlenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkgün gazetesine gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Dün ilk kısmı yayınlanan açıklamaların bugünkü bölümünde Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da tutuklandığı İBB operasyonu ve sonrasında CHP'nin organize ettiği protesto gösterileriyle ilgili görüş bildirdi. "Türk siyasetinde samimiyet ve dürüstlük tercih değil zorunluluktur" diyen Bahçeli, "Zira anayasa ve kanunlar bunu vazetmekte, siyasetin doğası kucaklayıcı bir üslubu gerekli kılmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yürüttüğü siyaset ise çatışmadan beslenen, halka tepeden bakan, onu ıslah etmeye çalışan, millî iradeyi yok sayan seçkinci bir anlayıştır" açıklamasında bulundu.
15 TEMMUZ HATIRLATMASI
Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
“Topluma kin ve nefret saçan, müzmin Cumhur İttifakı hasımları, ümitsiz vaka siyasetçiler her türlü yalanla ‘Cumhur İttifakı gitsin, ülke yanarsa yansın’ anlayışıyla demokrasi dışı arayışlara zemin oluşturma niyetlerini malum televizyon kanallarında açık etmektedirler.
Sahibinin sesi bu siyaset ve medya çürümüşleri toplumsal isyanın Cumhuriyet Halk Partisine üye vatandaşlarımızın öncülüğünde başlaması gerektiğini de söylemektedirler. Oysa Türkiye’de sokak olayları yaşandı ve geçmişin acı tecrübeleri de henüz unutulmadı. Yaşanan sokak olaylarının sosyal maliyeti hem devrimciler hem de ülkücüler açısından çok yüksek oldu.
Bunların sonucunda Türkiye’ye ödetilen ekonomik, sosyal ve siyasi bedel milletimizin hafıza kayıtlarındadır. O sebeple sokaklar çare değildir. Şayet sokağa davet edilenlerin karşısına 15 Temmuz’da olduğu gibi başkaları dikilirse kaçınılmaz çatışma nasıl önlenecek, olayların önüne nasıl geçilecektir? Sokak çağrısı yapan provokatörler acaba o vakit ortada bulunacaklar mı yoksa çoktan ülkeyi terk etmiş mi olacaklar. Bunlar, aynı zamanda da Türkiye’de tek adam rejimi olduğuyla yatıp kalkanlardır. Rejim değişti yalanını söylemeye devam edenlerdir. Demokratik seçimleri, milli iradeyi yok sayanlardır. Milletin desteğini almaya çalışmak yerine sokaklardan hareketle anti demokratik süreçlerden medet umanlardır. Bu amaçla her türlü tahrik, istismar ve yalandan çekinmeyenlerdir.”