Eskişehir’de bir anne, 18 yaşındaki diyaliz hastası oğluna kendi böbreğini vererek sağlığına kavuştururken, Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi doktorlarına teşekkür eden anne Ayşen Gülşen "Oğlum 18 yaşında adeta yeniden doğdu” dedi.
Anne karnında yaşadığı bir rahatsızlıktan dolayı böbrek hastası olarak dünyaya gelen Mustafa Fevzi Gülşen, geçirdiği tedavi ve ameliyatlarla 18 yaşına kadar hayatta kaldı. Durumu gittikçe ağırlaşan Mustafa için nakli gerektiğini söyleyen doktorlar, uygun böbreği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tetkik ve hazırlıkların ardından anne Ayşen Gülşen’de buldu. Annesinin böbreğiyle adeta 2’nci kez dünyaya geldiğini söyleyen Mustafa Fevzi Gülşen, “Anneme hayırlı bir evlat olmaya çalışacağım” dedi.

“Çok zorlu bir süreçti ama şimdi iyileşmeye başladım”
Doğuştan gelen böbrek hastalığı sebebiyle sürekli zorluk yaşadığını belirten Mustafa Fevzi Gülşen, annesinin verdiği böbrekle hayata yeniden başladığını söyledi. Organ bağışının teşvik edilmesi, on binlerce hastanın bağış beklediğini dile getiren Gülşen, “Allaha şükür nakil olduk ve bazı zorluklardan kurtulduk. Şimdilik bir problemim yok. Bundan sonra anneme hayırlı bir evlat ve işinde gücünde olan bir insan olmak istiyorum. Allah’ın izniyle sağlığıma tamamen kavuşunca da her şeyi istediğim gibi yapacağım, hayalim iyi bir meslek sahibi olmak. Çok zorlu bir süreçti hem bedensel hem de psikolojik olarak ama şimdi iyileştim gibi hissediyorum. Bu sebeple hem kendim için hem de ailem için mutluyum, onlarla rahatça gülüp eğlenebiliyorum, eskiden hep geri planda kalıyorduk, artık öyle bir sorunumuz kalmadı. Doktorlardan Allah razı olsun. Vatandaşlardan organlarını bağışlamasını isterim" dedi.

“Oğluma ‘Sen 2 Mart’ta doğdun’ diyorum”
Oğlunun sağlıklı ve huzurlu bir hayat yaşaması için kendi böbreğini veren anne Ayşen Gülşen, Osmangazi Üniversitesi doktor ve çalışanlarına teşekkür etti. Büyük bir titizlikle ve özverili bir şekilde tüm çalışanların seferber olduğunu dile getiren anne Gülşen, “Oğlumun rahatsızlığı doğuştan, anne karnında olan bir hastalık. Tedavi ve ameliyatlarla 18 yaşına kadar geldik. Sonrasında nakil kararı alındı, benim de babasının da nakil için uygunluğu vardı ama babası kalp rahatsızlığı geçirdiği için, benim böbreğimi oğluma nakil ettik. Doktorlar muhteşem insanlar, ekip güzel, hocalarımız mükemmel insanlar, oğlumu kendi evlatlarından ayırmadılar, hakları ödenmez. Tek böbrekle de yaşanabiliyor, ben böbreğimi verdim, vücut bir sorun algılamıyor zaten, birisine hayat vermiş oluyorsun. Oğlum bu yaşına kadar zor günler geçirdi ama nakilden sonra iyileşmeye başladı. Oğluma ‘Sen 2 Mart’ta doğdun’ diyorum. Herkesi organ bağışına davet ediyorum” şeklinde konuştu.

“Böbrek nakli için bekleyenlerin ortalama yüzde 10’u beklerken vefat etmektedir”
Anne oğul arasındaki böbrek naklini gerçekleştiren Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kılıç, hastaların durumlarının iyileştiğini, bu durumun tüm vatandaşlara örnek olması gerektiğini söyledi. Organ bağışının hayati bir önem taşıdığını, Türkiye’de organ bağışının diğer ülkelere göre çok az olduğunu, hastaların beklerken maalesef vefat ettiklerini belirten Kılıç, şöyle konuştu;
“Nakil gerektiren organ yetmezliği ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da bir sorun. Yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık 30 bin nakil bekleyen hasta var ve her sene yüzde 20 oranında artış gösteriyor. Biz bu hastaların ancak yüzde 10’una nakil yapabilmekteyiz. Hastalarımız nakil Beklerken ne oluyor? Karaciğer nakli için yüzde 8 ila 10’u, böbrek nakli için ise ortalama yüzde 10’u bekleme listesindeyken vefat etmektedir. En fazla yapılan nakil böbrek nakli, yılda 3 bin 800 civarında böbrek nakli yapılıyor. Ülkemizdeki sıkıntı şu, tüm dünyada kadavradan nakiller fazlayken, ülkemizde yüzde 80 oranında canlı nakil yapılıyor. Bizim amacımız ve dile getirmek istediğimiz, kadavradan nakil sayısını artırmak. Yaklaşık 2 bin 400 civarı beyin ölümü tespit ediyoruz, bu ölümlerde hasta yakınlarından yüzde 15-20’si organ bağışına onay veriyor, bu oranı arttırmamız lazım. Asıl vurgulamamız gereken şey bu nakil olmasaydı, hastaların yüzde 10’u beklerken vefat edecekti. Bu durumlarda böbrek hastaları biraz şanslı, çünkü diyalize girebiliyorlar diyaliz şansları var ama karaciğer bekleme listesinde olanların öyle bir şansı yok. Nakil olmazlarsa belli bir süre içerisinde vefat edecekler. Vatandaşların organ bağışlamasını istiyoruz, beyin ölümü olmuş hastaların ailelerine de aynı şeyleri söylüyoruz”