ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA
Diyarbakır’da sokaklarda mendil satan ve cam silen çocukların sayısı her geçen gün artıyor. Trafik ışıklarında cam silmeye zorlanan ya da mendil satmaya yönlendirilen çocuklar, çoğunlukla ailelerinin zor durumları ya da başkaları tarafından dilendiriliyor. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin Çocuk İşçiliği Çalışma Grubunun Temsilcisi Av. Berivan Zerin, artan çocuk işçiliği, dilencilik ve haklarına dair gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e demeç verdi.
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİ TEMELDE ÇOK ESKİYE DAYANIYOR”
Çocuk işçiliğinin çok eskiye dayandığını belirten Zerin, "Çocuk işçiliği temelde çok eskiye dayanmakla beraber kavramı tanımlamak gerekirse ILO ve beraberinde ülkemizin taraf olduğu bir çok uluslararası sözleşmeyle birlikte 15 yaş altı çocukların çalışmaması temeline dayanır. Çocukların çalıştırılmaması esas olmakla birlikte 15 yaşındaki çocuklar ancak yaşamını, gelişimini ve eğitimini olumsuz etkilemiyorsa ve rızası varsa çalışabilirler. Çocuk işçiliği hane gelirindeki kayıpların telafisi amacıyla toplumda büyük bir yer edinmiş durumdadır" dedi.
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN ÜLKEDE BİR SORUN OLARAK GÖRÜLMESİ GEREKİR”
Çocuklar için atılmış her adımın toplum için atıldığına vurgu yapan Zerin, "Çocukların trafik ışıklarında veya sokakların herhangi bir yerinde mendil satmaları ya da cam silmeleri çocukların başta can güvenliklerini tehlikeye atmakta, kendilerini istismara açık hale getirmekte ve eğitim hayatlarından kopmalarına neden olmaktadır. Çocukların iş hayatından uzak tutulabilmeleri için öncelikle çocuk işçiliğinin ülkede bir sorun olarak görülmesi gerekir. Yıldan yıla artan çocuk işçi sayısı ise bize sorun olarak görmek yerine çocuk işçiliği kavramının benimsendiğini göstermektedir. Çocukları sokaklarda mendil satmaktan, dilenmekten ve işlerde çalışmaktan uzaklaştırmak için öncelikle devlet politikalarının değiştirilmesi, toplumdaki farkındalık seviyesinin arttırılması ile birlikte karşılaşılan durumlarda çocuğun korunmaya alınabilmesi ve çocukların sokaklarda para kazanmalarına neden olanların tespit edilerek yaptırım uygulanabilmesi için yetkili mercilerle iletişime geçilmelidir" diye konuştu.
“ÇOCUK HAKLARI ANA RAHMİNDE BAŞLAR”
Çocuk haklarının ana rahminde başladığına işaret eden Zerin, "Temel Çocuk hakları çocuğun sağ ve tam doğumu ile birlikte ana rahmine düştüğü an başlar ve kendiliğinden kazanılır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 12. maddesi temel hak ve hürriyetlerin niteliğini tanımlarken, 17. madde kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hususlarında yol göstericidir" diye kaydetti.
ÇOCUKLARIN ANAYASAL HAKLARI
Anayasada 'Hiç kimse zorla çalıştırılamaz' ibaresi olduğunu belirten Zerin, "Merkez olarak Çocuk işçi çalıştıran işverenlerle ve çocukları çalışmak zorunda olan ebeveynlerle yaptığımız görüşmelerde ülkenin ekonomik koşullarının bu duruma yol açtığı yanıtlarını aldık. Yoksulluğun artışı ile birlikte çocukların eğitimleri ile birlikte hatta eğitimlerine devam etmeden çalıştıkları görülmektedir. Geçmişten günümüze Diyarbakır’da çocukların mendil satması ve yahut trafik ışıklarında cam silen çocukların sayısındaki artış aslında bizi temeldeki soruna yani toplumdaki sosyo-ekonomik bozukluk ve neticesinde çocukların ihlal edilen haklarına götürmektedir. Hukuksal temelle yaklaşacak olursak öncelikle Anayasamız çok açık bir ifadeyle 18. Maddesinde 'Hiç kimse zorla çalıştırılamaz' ibaresi ile sınırları keskin bir hüküm koymuştur" dedi.
ÇOCUKLARIN TEMEL HAKLARI VE KORUNMA TEDBİRLERİ
Çocukların temel hakları ve korunma tedbirlerine vurgu yapan Zerin, "Ülkemizdeki Türkiye Çocuk Koruma Kanunu 5. Maddesi öz ve temel anlamda çocukların haklarını tanımlamaktadır. Bahsi geçen maddede koruma tedbirlerinden söz edilmiştir. Bu tedbirler çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir. Yine ülkemizin ve dünyadaki birçok ülkenin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 32. maddesi de bu noktada bize yol gösterici niteliktedir. Maddenin temeline bakıldığında devletin çocuk işçiliği konusundaki sorumluluğuna değinilmiştir ve sözleşmeye taraf devletlerin koruma hakkını kabul ettiğini bildirir. Bu doğrultuda taraf devletlerin gerekli tüm önlemleri alması gerektiğini vurgular. Yine benzer mahiyette UNICEF ve ILO yayınladığı ‘Milyarlarca neden: Çocuklar için evrensel boyutta sosyal koruma oluşturmaya yönelik acil ihtiyaç’ adlı ortak raporunda; sosyal korumanın , yoksulluğu ve kırılganlıkları azaltarak çocuk işçiliğinin önlemedeki etkisine vurgu yapmıştır" diye belirtti.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİ NASIL ÖNLENEBİLİR?
Çocuk işçiliğinin nasıl önlenebileceğine de değinen Zerin şunları söyledi: "Yetkililer olarak çocuk işçiliğini önlemek amacıyla entegre sosyal koruma müdahalelerini desteklemeye, sosyal hizmetlere erişime teşvik etmeye, kaliteli ve kapsayıcı eğitime ulaşmayı kolaylaştırmaya çalışılmalıdır. Olası gördüğümüz durumlarda çocuğun üstün yararı göz önüne alınarak bir yaklaşım sergilenmeli çocuklar Çocuk İzlem Merkezlerinde (ÇİM) dinlenerek maruz kaldıkları zorla çalıştırılma durumu çocuk psikolojisi de dikkate alınarak öğrenilmeli durum aile temelli ise çocuğun aileden alınması ve temel haklarının (barınma, eğitim, sağlık) sağlanmalıdır. Ancak bu durum sadece çocuğu koruyarak değil aynı zamanda çocuğu bu duruma itenlerin ve çocuğun bakımı ile yükümlü olanların sorumlulukları da göz önüne alınarak çocuğun mahrum kaldığı hakları dolayısıyla yaptırımlar uygulanabilmelidir. Vatandaşların karşılaştıkları durumu yetkili merciye haber vermesi, yetkili birim gelene kadar çocukla kalması ve durumun takipçisi olarak çocuğun güvenliğinden emin olması gerekir. Kendini savunamayacak durumda olan hakları istismar edilen yaşam şartları zorlaştırılan çocuklar için farkındalığı arttırarak sorumluluk alınması ve yetkili mercilere bildirilmesi gerekmektedir."