Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Diyarbakır’da birçok hastanın ölümüne neden  olduğu iddia edilen “Türk ışını”ın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet  Soylu’nun başında olduğu ekip tarafından kullanıldığına dair iddiaları gündeme getirdi.  

‘YASAL İZİN OLMADAN KULLANILDI’

Koçyiğit Meclis’te, Kovid-19’un ortaya çıktığı ilk sırada Diyarbakır’da bulunan Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hastalar üzerinde “Türk ışını” adlı cihazın denendiğine dair iddiaları gündeme getirdi.

Bu cihazın bilimsel bir yanının olmadığını ancak buna rağmen hastalar üzerinde denendiğini ifade eden Koçyiğti, “Bu cihazın denenmesi sonucunda da bazı hastaların hayatını kaybettiğini ifade ettiler. Şimdi, daha vahimi, bu skandalın arkasında eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu’nun olduğu iddia ediliyor. İddia o ki Mehmet Soylu’nun başında olduğu bir ekip özel uçakla Diyarbakır'a gelmiş ve bu cihazı Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Sağlık Bakanlığının bilgisi dâhilinde olmadan, herhangi bir yasal izin alınmadan hastalar üzerinde kullanmıştır” dedi.

‘SOSYOPOLİTİK DURUMU NEDENİYLE Mİ SEÇİLDİ’

Sağlık Bakanlığı’nın bu durumdan haberdar olup olmadığını da soran Koçyiğit, “Eğer haberdar değilse bu nasıl mümkün olabiliyor? Covid Bilim Kurulu bu deneyden haberdar mıdır? Bu tedavi yöntemi için gerekli yasal izinler alınmış mıdır, gerekli testler yapılmış mıdır? Bu tedavi yöntemi için özel uçakla Diyarbakır’a cihazı getirmişler; bu cihaz hangi firmanındır, kime aittir? SGK’yle anlaşmalı medikal malzeme satan şirketlerin bu süreçteki rolü nedir? Ve en önemlisi, neden özellikle Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi seçilmiştir? Acaba bölgenin sosyopolitik durumu bunda etkili olmuş mudur? Bu deneye göz yuman yetkililer kimdir, kimlerdir, bunlar daha sonradan terfi almışlar mıdır?” diye sorarak, tepki gösterdi.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Bu cihazın kaç yurttaş üzerinde denendiğini ve kaç kişinin yaşamını yitirdiğini de soran Koçyiğit, “Bütün bu sorulara hızlı bir şekilde yanıt oluşturulması gerekiyor. Tabii, tıbbi etik ve deontolojiyi hiçe sayan bu skandal sadece bir sağlık meselesi değil aynı zamanda bir insan hakkı meselesidir, yaşam hakkının ihlalidir, sağlık hakkının ihlalidir. Bu anlamıyla buradan bunu hem bir suç duyurusu olarak ifade etmek istiyorum hem de adli ve idari bütün mekanizmalarda bu sürecin hızlı bir şekilde araştırılması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi talebimi de buradan kamu adına, halk adına, Diyarbakır halkı adına ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

Kaynak: MA