ÖZEL HABER - Sertaç KAYAR / Veli BALTACI
Diyarbakır’ın Devegeçidi Köprüsü, tarihi kadar sahip olduğu doğal alanla da dikkat çekiyor. Endemik bir tür olan nilüfer bitkisinin görüldüğü ender yerlerden biri olan Devegeçidi Köprüsü, tarih ile doğanın müthiş uyumuyla da dikkat çekiyor.
Köprünün altından geçen ve Dicle Nehri’nin kollarından biri olan Devegeçidi suyu üzerinde açan nilüfer, zarafetiyle görenleri adeta büyülüyor.
ÇÖPTEN NEFESSİZ KALDI
Diyarbakır’da ender görülen nilüfer bitkisi, alandaki tahribatlar ve kirlilikle boğuşuyor. Alana piknik yapmaya gelen vatandaşların suya ve etrafa attıkları çöpler, nadide görülen bu bitkiyi nefessiz bırakıyor. Suyun üstündeki şişeler, poşetler, karton tabaklar ve diğer çöplerin arasından tüm zarafetiyle açan nilüfer çiçeği, kirlilik nedeniyle tehlike altında. Yetiştiği yerlerde koruma altına alınan ve birçok yerde zarar vermenin cezai işleme tabi tutulduğu bu ender tür vatandaşlardan ve yetkililerden duyarlılık bekliyor.
PROF. DR. KILIÇ: DEVEGEÇİDİ, BİYOÇEŞİTLİLİK AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ
Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, nadir görülen bu türlerin kirlilik nedeniyle tehlike altında olduğunu söyledi. Kirliliğin bitkisel çürümeye neden olacağını belirten Kılıç, “Devegeçidi, bizler açısından biyoçeşitlilik açısından çok önemli. Bölge, Organize Sanayi’nin de olduğu bir bölge. Kirlilik de ciddi boyutlarda. Belediyeden her türlü hizmeti bekleyemeyiz. Belediye her tarafa yetişemez. Burada özelikle piknikçilerin ve oradan geçen insanların yaptığı tahribat var. Pet şişeler olsun, diğer çöpler olsun suda organik madde birikimini arttırır. Suyun kalitesi düşer oksijen kastrasyonu azalır. İstenmeyen bitkisel çürüme meydana gelir” dedi.
“BÖLGENİN KORUMA ALTINA ALINMASI LAZIM”
Bölgenin koruma altına alınması gerektiğini kaydeden Kılıç, vatandaşlara da duyarlılık çağrısı yaptı. Kılıç, şunları söyledi: “Özellikle vatandaşlarımızın bu konuda hassas olması lazım. Bu güzellikleri korumak için ilgili uzmanlarla da istişare yapması lazım. Valilik ve belediyemizin işbirliği yapması lazım ve vatandaşları da bu konuda bilgilendirip destek vermeleri sağlanmalı. Eminim Vatandaşlarımız duyarlıdır ve bu nadide nilüfer bitkisinin daha da alanda yayılmasına katkısı olur. Biyoçeşitliliği el birliğiyle, bilimle, akılla korumamız, bizim yaşam alanımızı daha kaliteli hale getirir. Aksi takdirde bu biyoçeşitliliğin azalması alandaki yaşam kalitesini düşürür, bu insanlara da olumsuz yansır.”
“KURUMLAR ARASI İŞBİRLİĞİNE İHTİYAÇ VAR”
Nilüfer bitkisinin özellikleri ve önemine dikkat çeken Kılıç, şöyle devam etti: “Nilüfer bitkisi genelde temiz durgun sularda bulunuyor. Dünyada pek çok yerde karşımıza çıkıyor. Yapraklarının büyüklüğü ve üzerindeki çiçek çok idealdir. Kökleri suyun altına zemine kadar ulaşabiliyor. O yüzden bizim o suları kirletmemiz onların yaşam şansını zorlaştırır. Zaten Devegeçidi Köprüsü tarihi bir köprü. Oranın koruma altında olması vatandaşlarımız için gezme, dolaşma, türleri görmesi açısından da iyi bir bölge olur. Sanırım bu çalışma bölgeye de örnek olur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ve Türkiye’de örnek olur. Bu konuda kurumlar arası işbirliğine ihtiyaç var.”
NİLÜFER ÇİÇEĞİNİN ÖZELLİKLERİ
Nilüfer çiçeği, Nymphaeaceae familyasına ve Nymphaea cinsine aittir. Nilüfer çiçeğinin yaprakları genellikle yuvarlak ve kalp şeklindedir. Yaprakları su yüzeyinde yüzer. Mayıs ayı başında açmaya başlayan nilüfer çiçekleri, kasımın son günlerine kadar canlı kalıyor. Farlı renkleri bulunan nilüfer çiçekleri, genellikle Asya, Afrika ve Amerika'nın tropikal bölgelerinde bulunabilir.
NİLÜFERİN KÜLTÜREL VE SEMBOLİK ANLAMI
Kültürel ve sembolik anlamları olan nilüfer, birçok kültürde saflık, temizlik ve zarafetin sembolü olarak kabul edilir. Ayrıca çamur altında doğup su yüzeyinde muhteşem bir çiçek açması nedeniyle dönüşüm ve yükselişi temsil ediyor. Bu durum, insanın zorluklarla başa çıkma ve kişisel gelişimini simgeliyor.
