ÖZEL HABER - Sertaç KAYAR
Türkiye’de 30 bin noktada 24 saat kesintisiz hizmet veren eczacılar, yaşadıkları sorunlar nedeniyle zor günlerden geçiyor. Artan enflasyon, ilaçta uygulanan sabit kur ile gerçek kur arasındaki fark gibi sorunlardan şikayetçi olan eczacılar, geçtiğimiz gün Türkiye genelinde yaptıkları açıklamalar ile yaşadıkları sorunları ve taleplerini dile getirmişti. Eczacılar, iflasın eşiğine geldiklerini, birçok eczacının banka kredileriyle ayakta durduğunu ve bu çözümün de sürdürülemez olduğunu söylüyor.
“MEZUN OLAN ECZACILARIN İŞ BULMA ŞANSI GİDEREK AZALIYOR”
Toplam 530 eczanenin olduğu Diyarbakır’da da aynı sorun mevcut. Güneydoğu Ekspres’e konuşan Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı Ahmet Turgay Yaşar, eczacıların yaşadığı sorunlara ve bu sorunların nasıl çözüleceğini anlattı. Türkiye’de her yıl yaklaşık 750 eczacı istihdamı ön görüldüğünü ve arttırılan eczacılık fakültesi ile arttırılan kontenjanlar nedeniyle senede 4 bin 500 eczacının mezun olduğunu söyleyen Ahmet Turgay Yaşar, “Eczacıların eczane açması için 3 bin 500 nüfus kriterine sahip olması lazım. İlçe bazında bölüp kaç tane eczane açılabileceği sayısı ortaya çıkıyor.
Bu eczane yerleri 2012 yılında çıkıp 2014 yılında yürürlüğe girmiş bir yasadan gücünü alıyor. Bu yasaya göre Türkiye’de yüzde 99.97 oranında mevcut kotaların dolduğu bir ortamda yaşıyoruz. Mezun olan eczacıların iş bulma şansı giderek azalıyor. Eczacılık dünyada şekil değiştiriyor ama Türkiye’de hala serbest eczane üzerinden dönen bir sistem vardır. Bizler artık eczanelerin serbest eczane sitemi üzerinden dönmediğini, dönmeyeceğini, içinde ilacın ve eczacının olduğu her alanda eczacıların istihdam edilmesi gerektiğini söylüyoruz” dedi.
“FİRMALAR TÜRKİYE’YE GELMEYE ÇOK SICAK BAKMIYOR”
İlaç fiyatları ile ilgili konuşan Yaşar, şunları söyledi: “Biz Cumhurbaşkanlığı İlaç Fiyat Kararnamesi’ne göre ilaçların fiyatlarını tayin edilen bir meslek grubuyuz. Hiçbir ürünün fiyatını kendi kafamıza göre yapmıyoruz. Senede bir defa Şubat ayında kararname ile yapılır. Şuanda bizim yasamıza göre 37 lira olan Euro kurunun yüzde 60 bandında bir fiyat güncellemesi yapılıyor. Şuandaki fiyatımız ise 21.671. Özellikle diyabet hastaları veya bazı özel hastalıkların ilaç tedarikçisi firmalar, Türkiye’ye gelmeye çok sıcak bakmıyor.
Çünkü 37 liradan Euro, dünyanın her yerinde Euro kurunun güncel olarak hesaplayıp satması gereken bir şeyi Türkiye’de 21 Eurodan satıyor. Türkiye önemli bir ilaç alıcı ülke olduğu için bu pazarı da bırakmak istemiyor ve sınırlı sayıda ilaç veriyor. 300-500 ilacı çekmiş ama hala onun yerine alternatif koyabileceğimiz ilaçlar var. Bazı küçük firmalar da Türkiye pazarını çok önemsemiyor, farklı pazarlara yöneliyor. Büyük firmalar ise bu pazarı kaybetmemek için ilaçları sınırlı sayıda veriyor. Mesela o sene planlamasına göre 2-3 bin ilaç göndermesi gerekirken 300-400 tane gönderiyor. Bazen ilaca erişimdeki sıkıntının temel nedenlerinden biri budur.”
“ZAM OLUNCA ZARAR EDİYORUZ”
“Tabi bu fiyatın güncellenmesi bizim sorunlarımızın tamamını çözmüyor” diyen Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı Ahmet Turgay Yaşar, şöyle devam etti: “Bizim temel sorunumuz ilaç fiyatlarındaki barem farklılıklarıdır. İlaçlardaki baremler 1.,2. ve 3. kademe ilaç fiyatlarıdır. Bu kademelere göre ilaçlardaki kar oranı belirleniyor. 328 liraya kadar olan ilaçların kar oranı yüzde 28 oranındadır. Yani 328 lira olan bir ilaçtan bir eczane brüt olarak yüzde 28 oranında kar ediyor.
328 ile 657 lira arasındaki bir ilacın kar oranı ise yüzde 18’dir. 657 lira üstü tüm ilaçların satışında ise yüzde 13’tür. Bizim eczacıların temel sıkıntısı, Euro kuru güncellendiği zaman baremleri değiştirmediği sürece 328 liranın üzerine giren ilaçlar yani 328 liranın altındaki ilacı biz bugün yüzde 28 karla satıyoruz, o 329 lira olduğu zaman otomatikman kar oranımız yüzde 28’den 18’e düşüyor. Veya 658 lira olduğu zaman yüzde 18’den 13’e düşüyor. Herhangi hangi bir meslek grubunda bir ürüne zam gelirken insanlar fazla para kazanır. Ama bizlerin baremlerin düzenlenmediği için zarar etmeye başlıyoruz. Yani eczanelerin brüt karı yüzde 16-17’dir.”
“BAREMLERİN SABİT KALMASINI İSTİYORUZ”
Artan enflasyon karşısında kar oranının düştüğünü kaydeden Yaşar, “Bizim talebimiz ilaçlara zam yapılması değildir. Zam yapılır veya düzenlenirse birim kademe fiyatlarını da otomatik aynı oranda güncellenmesini istiyoruz. Bizle oturulur konuşulur, misal derler ki 500 liraya olan ilaçların bütün karlılığı bugünkü standarda göre budur. O 500 lira ilaca yüzde 23, yüzde 24 güncelleme geldiği zaman otomatik 500 liraya da yüzde 22-23 güncelleme gelir. Baremlerin sabit kalmasını istiyoruz. Bugün 1. Kademe ilaçlar parasal olarak çok fazla tutmuyor. İkinci kademe ilaçlar daha fazla para tutuyor ama bizim sattığımız pahalı ilaçlar dediğimiz 650 lira yani yüzde 13 karla çalışıyoruz. Özellikle hastane çevresindeki eczanelerin ana satışı bu tür ilaçlar. Bizim sıkıntımız, bunun giderilmesini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
“DİYARBAKIR ECZACILARININ TEK GÜNDEMİ KREDİDİR”
İlaçları 90 gün vade ile aldıklarını ifade eden Yaşar, şöyle devam etti:
“Devletin bize geri ödeme süresi 90 gündür, biz de 90 güne alıyoruz. Yani eşit aldığımız ilacı sattığımız ilaçla eşdeğer olarak aynı zamanda alınması da planlanarak biz bu sistemin içinde var oluyoruz. Ama hayatın olağan akışı senin işletme giderlerin, şahsi giderlerin gelirinin altına kaydığı zaman yaptığın tek iş kredi aramaktır.
Şuanda Diyarbakır eczacılarının bir numaralı gündemi, ‘hangi bankada eczacıya özel kredi veriliyor’ konusudur. Bir meslek grubunda birinci gündemi sadece ve sadece kredi çekip eczaneyi çevirmekse zaten o meslek grubu iflasa doğru gider. Biz de iflasın içindeyiz. Bazı eczaneler tamamen iflasın eşiğine düştüğü zaman, devreder. Bugün bazı eczaneler el değiştirme noktasına gidiyor.
Eczacılıkta İflas bir günde olmaz, yavaş yavaş eriyip gidersin ve bir gün bakarsın ki senin 90 güne aldığın ilaçların ödemesini 90 günde yapamadığın noktada sen bitmişsin, iflas etmişsin demektir. Bunu gidermek için krediye başvurursun, kredi de artık seni ayakta tutmazsa sağdan soldan elindeki, avucundakini de satar borç batağına girersin. Meslek giderek ona doğru gidiyor.”
DÖNEMSEL OLARAK YAŞANAN İLAÇ SORUNU
Dönemsel olarak yaşanan ilaç sıkıntısının nedenini de anlatan Yaşar, şunları söyledi: “Sene sonlarında ilaca erişim sorunu olur. Nedeni de büyük firmalar bir planlama yaparlar, bir sene içinde satmak ile yükümlü oldukları bir hedefleri vardır. Ona özgü bir üretim yapıyor. Ama o sene o hastalıkla ilgili ciddi bir artış olup pik yaparsa planlamanın ötesinde kalır. Bunlar da hazırlıklı olmadığı süreçlerde yeni planlama yapmaları için yılbaşında geçmesi lazım. Özellikle Eylül ayından son aya kadar. Bu aylar da kritik aylardır. Hasta yoğunluğunun fazla yaşandığı, ilaca fazla ihtiyaç olduğu anlarda bölgesel veya yerel anlamda ortaya çıkıyor. En son şeker hasatlığı ilaçları ile ilgili sorunlar vardı, diyabet ilaçları ile ilgili. Bazen aşılarla ilgili sorunlar oluyor.”
“BÜTÇEDEN AKTARILAN PAY ARTTIRILMALI”
Türkiye’de 85 milyon insana 24 saat kesintisiz ilaç verildiğini kaydeden Yaşar, şöyle devam etti: “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir organizasyon olmamıştır. Bunu da Türkiye bütçesinin 0.69 ile 85 milyon insanımıza her türlü ilaç veriliyor. Bu çok büyük bir organizasyondur. Bu sistemin sürdürülebilmesi ve Eczanelerin ayakta kalabilmesi için total bütçeden ilaca ve eczacılığa aktarılan payın arttırılmasını talep ediyoruz.”