Kültür - Sanat

Diyarbakır’ın Tarihi Medreseleri

Diyarbakır’ın kadim geçmişine tanıklık eden dört önemli medrese, tarihî ve mimari özellikleriyle dikkati çekiyor. İşte bu değerli yapılar hakkında tüm detaylar haberimizde.

Abone Ol

ÖZEL HABER - Leyla DAĞ

Diyarbakır, zengin tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla sadece Türkiye'nin değil, dünya tarihinin de önemli şehirlerinden biri. Kentin surları, camileri ve köklü mimari yapıları, bu zengin mirası gözler önüne seriyor. Şehirde yer alan dört önemli medrese, Ali Paşa, Latifiye, Mesudiye ve Zinciriye Medreseleri, geçmiş dönemlerin eğitim ve öğretim faaliyetlerine ev sahipliği yapmış önemli yapılar arasında bulunuyor. 

Her biri kendine has özelliklere sahip bu medreseler, mimari açıdan zengin detaylar sunarken, tarihi olayların da sessiz tanıkları olarak günümüzde ayakta duruyor. Diyarbakır’ın bu dört önemli medresesinin tarihi geçmişi ve günümüzdeki kullanımına dair detayları bu yazıda bulacaksınız.

ALİ PAŞA MEDRESESİ

Ali Paşa Medresesi, 1534-1537 yılları arasında Hadım Ali Paşa tarafından, Osmanlı döneminin güçlü mimari üslubunu yansıtan bir yapı olarak inşa edilmiştir. Hadım Ali Paşa, Diyarbekir Eyaleti'nde valilik yaparken bu medreseyi yaptırmış ve dönemin önemli eğitim merkezlerinden biri haline getirmiştir. Mimar Sinan’ın eseri olup olmadığı konusunda tartışmalar bulunsa da kesin bir bilgi mevcut değildir. Medrese, Osmanlı dönemi mimarisinin izlerini taşıyan, sade ancak etkileyici bir yapıya sahiptir.

Medrese, tek katlı olup merkezi avlulu bir plana sahiptir. Avlunun çevresinde beşer oda yer alırken, güney kısmında bir mescit bulunmaktadır. Bu mescidin en dikkat çekici özelliği, yarım sekizgen planı ve güney duvarında bulunan, dilimli yarım kubbe ile örtülü mihraptır. Odalar, dışarıya açılan lokma parmaklıklı pencerelerle ışık alırken, niş açıklıkları ve ısınma amacıyla kullanılan şömineler de dikkat çeker. Yapının dış cephesinde kullanılan bazalt taşlar, Diyarbakır’ın yerel mimari malzemesi olarak büyük bir öneme sahiptir. Medrese, 1970’lerden itibaren düşkünler evi olarak kullanılmış, günümüzde ise Diyarbakır Müftülüğü'ne bağlı bir Kuran kursu olarak hizmet vermektedir.

Osmanlı döneminde eğitim merkezi olarak kullanılan Ali Paşa Medresesi, hem mimari açıdan hem de tarihi bakımdan büyük bir değer taşımaktadır. Şehrin tarihî ve kültürel dokusuna katkı sağlayan bu yapı, günümüzde de eğitim amacıyla kullanılmaya devam etmektedir.

LATİFİYE MEDRESESİ

Latifiye Medresesi, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, Kurşunlu Camii külliyesi içerisinde yer almaktadır. Ancak yapının inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Tarihsel belgelerde yer almayan bu bilgiye rağmen, yapının mimari özellikleri onun Osmanlı dönemine ait olduğunu işaret eder. Siyah bazalt taşlarla inşa edilen medrese, iki sahanlıkla ve geniş bir iç mekân düzeniyle dikkat çekmektedir.

19.    yüzyılda medrese olarak kullanıldığı bilinen yapı, daha sonraki dönemlerde cami olarak da hizmet vermiştir. Uzun yıllar atıl kalan ve bakımsız bir şekilde duran bu tarihî eser, 2004 yılında restore edilerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde SHÇEK Kadın ve Çocuk Eğitim Merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Medrese, uzun yıllar atıl kalmasına rağmen, mimari açıdan Diyarbakır’ın tarihî dokusunu yansıtmaya devam etmektedir. Özellikle siyah bazalt taşların kullanıldığı yapıda, iki sahanlık bulunmakta ve bu sahanlıklar geniş iç mekânlara açılmaktadır. Restorasyon çalışmaları sonucunda, yapının orijinal mimari unsurları korunarak modern kullanıma uygun hâle getirilmiştir.

MESUDİYE MEDRESESİ

Mesudiye Medresesi, Diyarbakır’ın en eski medreselerinden biri olarak kabul edilir. 1198-1223 yılları arasında Artuklu Beyliği döneminde inşa edilen medrese, adını Artuklu hükümdarı Melik Mesud’dan almıştır. Medrese, aynı zamanda Ulu Camii’nin yanında yer almakta ve iki yapı arasında tarihî bir bağ bulunmaktadır. Bu medrese, dönemin en ileri bilim dallarının öğretildiği bir merkez olarak dikkat çekmektedir. Fıkıh, tıp, fizik, matematik, biyoloji, kimya, edebiyat ve felsefe gibi geniş bir yelpazede dersler verilmiştir.

Medrese, kareye yakın bir plan üzerine inşa edilmiştir ve iki katlı olarak tasarlanmıştır. Giriş kısmı Ulu Camii’ye açılan medresenin kuzeyinde de bir ana kapısı bulunmaktadır. Avlunun güney kısmında yer alan üç kemerli revak, medresenin mimarisine estetik bir dokunuş katmaktadır. Yapının avlusunda, binada meydana gelebilecek çökmeleri önceden tespit etmek amacıyla döner taş sütunlar yerleştirilmiştir. Bu sütunlar, o dönemdeki mühendislik bilgilerinin ne denli ileri olduğunu gösteren önemli bir detaydır.

ZİNCİRİYE MEDRESESİ

Zinciriye Medresesi, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan bir başka tarihî eğitim kurumudur. Medrese, kesin olmamakla birlikte, 1236 yılında Eyyûbî hükümdarı Melik Salih Necmeddin tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Ancak bazı tarihî kaynaklar, yapının 1198 yılında Artuklu döneminde Kutbuddin Muzaffer II. Sökmen tarafından inşa edildiğini belirtmektedir. Yapının tarihî belirsizliği, ona dair farklı dönemlere ait izlerin görülebileceğini gösterir.

Zinciriye Medresesi, kesme bazalt taşlardan yapılmış olup, tek katlıdır. Yapının iki eyvanı, çapraz tonozla örtülmüştür ve avlunun etrafı kemerli revaklarla çevrilidir. Avlunun ortasında fıskiyeli bir havuz bulunmaktadır. İç mekânlarda ise eğitim odaları, derslikler ve mescit yer almaktadır. Günümüzde ise Zinciriye Medresesi, Kuran kursu olarak kullanılmaktadır ve halen eğitim faaliyetlerine devam etmektedir.