Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak, bianet’e konuştu. Kayyum endişesi ile ilgili soruya yanıt veren Bucak, şunları söyledi:

“Evet, zorlu bir beş aydı çünkü çok büyük bir dezenformasyona, karalamalara ve iftiralara maruz kaldık. İnsanlarda sürekli kayyım atanacak endişesi var. Personelimizle bile bu konuda karşı karşıya kaldık. İyi niyetli ya da daha az iyi niyetli kişiler sürekli "Bu hafta mı kayyım gelecek, haftaya mı gelecek? Bayram ertesi mi gelecek?" gibi sorular soruyor. Ancak biz "Hayır, önümüze bakmalıyız. Yarın da gelse bugün iş yapmalıyız" diyerek çalışmalarımıza devam ettik. Hakikaten pek çok alanda iyileştirme, dönüştürme ve yeniden inşa çalışmalarına başladık.

Ayrıca, toplumda özgüven kırılmaması için kimseye "hayır" dememeye çalışıyoruz. Küçük de olsa her talebe karşılık vermeye çalışıyoruz. Bu sorumluluğu duyuyoruz ama ne kadarını başarabildik bilmiyorum. Ancak önümüzdeki beş yıl içinde daha fazlasına cevap vereceğimize inanıyorum. Önümüzde uzun bir yol var.”

PERSONEL KRİZİ

Personel sorunu ile ilgili soruyu da yanıtlayan Eş Başkan Bucak, işten çıkarılma dalgasının 2016'da ilk kayyımla birlikte başladığına dikkat çekerek şunları ifade etti:

“2016'da ilk kayyımla birlikte işten çıkarılma dalgası başladı. Bu, çok ciddi bir işçi, emekçi kırımıydı. Birçok arkadaşımız KHK ile atıldığı için işe dönemedi. Yine işçi olan, hizmet alımı yapılanlar davalarını kazandılar ama geri dönemediler. Elbette bizden beklenti çok büyük, bunun farkındayız.

Ancak bütün bu beklentilere cevap verebilecek kapasitemiz yok. Çünkü DİSKİ ile birlikte 4 binden fazla personel var. Maalesef bu kadar çok personelin belediyelere doldurulduğu bir sürecin içindeyiz. Maalesef diyorum, çünkü ihtiyaç temelli alımlar değil bunlar. Bir belediye, kendi hizmetleri doğrultusunda hem personel hem de bütçe yapısına ihtiyaç temelinde ve doğru bir öngörüyle bakar ve doğru bir programla ilerler. Ancak burada bu işletilmemiş, liyakatsiz, yandaş diye tabir edebileceğimiz, tanıdıklar ya da ilişkiler aracılığıyla belediyelere gelen ama üretmeyen bir yapıyla karşı karşıyayız.

Bu kadar çok personelin olduğu ancak üretimin bu oranda fazla olmadığı bir kentle karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu kadar çok alınmış personelle ne yapacağız sorusu büyük bir soru bizim için. Hakikaten haksız yolla alınmış, haksız bir şekilde sözleşmeden kadroya geçirilmiş, keyfi kararlarla kadrolara geçirilip başka yerlere terfi ettirilmiş pek çok insan var. Biz geldiğimizde işe gelmeyen pek çok insan vardı. Bütün bunların takibini yapıyoruz. İşe gelmeyen, bu kent için üretmeyen ve bu kent için artı bir değer sağlayamayacak insanlarla hiçbir belediyenin yol yürümesi mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde bu mümkün değil. Ancak bunu biz yapıp tespit ettiğimizde karşımıza başka şeyler konuluyor. Bir ayrımcılık yaptığımız söyleniyor, protestolar başlıyor, hakkımızda karalamalar yapılıyor.

Bir belediye çalışanı, 8 saatlik mesaisinin karşılığını vermiyorsa, kim olursa olsun bu çalışan sorgulanmalı ve iş sözleşmesi de sorgulanmalı. Biz de bunu yapacağız.”

Kaynak: bianet