Öncelikle dikkat edilmesi gereken konunun bütçe açığındaki büyüme olduğunu belirten Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Eski Ekonomi Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi, “GSYH - Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki payı yüzde beşler düzeyine geliyor. EYT ve depremin etkisiyle yüzde on gibi bir bütçe açığı oluştu. Yeni bir bütçe yapma ihtiyacı var. Bunu da beraberinde çözmek lazım. Faiz ödemeleri bunun için de bütçenin dengesi için çok önemli” açıklamalarını yaptı.
Çözülmesi gereken ikinci önemli sorunun döviz olduğunu hatırlatan Çelebi, döviz arzındaki sıkıntıya işaret ederek, “İlk beş aydaki işlemler önemli. Türkiye’nin mutlaka ödemesi gereken dış borcu, 203 milyar dolar. Bunu da dikkate alarak programı ona göre yönetmek gerekiyor.” uyarılarında bulundu.
Kur Korumalı Mevduatın tasfiyesine ilişkin görüşlerini de paylaşan Çelebi, bu şekilde bir nevi döviz kurunu sabitleşmeyi sağlayarak, vatandaşın elindeki tasarrufların, kur korumalı mevduata dönüştürülerek, dövize olan talebin düşürülmeye çalışıldığını ifade etti. Bunun için de önemli miktarda bir faiz ödemesi yapıldığını kaydederek, “Kur Korumalı Mevduatın yaklaşık 130 milyar TL gibi bir faiz yükü var. Bunun yarısını Hazine, yarısını Merkez Bankası ödüyor. Bu da piyasaları etkileyen bir durum.” diye konuştu. 2 trilyon TL'ye yakın bir kur korumalı mevduat hacmi oluştuğunu hatırlatan Çelebi, “Bunu birkaç yıla yayarak kademeli olarak aşağıya indirmek lazım. Bu faiz yükü çok büyük, 130 milyar TL gibi bir ödeme var. Onun için biraz yeni ekonomi yönetimine, Sayın Mehmet Şimşek'e ve arkadaşlarına 3 yıllık süre tanımak lazım” ifadelerini kullandı.
Asgari ücret, memur ve emekli maaşlarındaki artışların ekonomiye etkilerini de değerlendiren ve çözüm önerilerini dile getiren Işın Çelebi, “Birincisi asgari ücret yüzde 34 arttı, 11.402 TL'ye geldi. İşverene 500 liralık bir teşvik ya da destek kararı çıktı. Bir vergi muafiyeti de var burada. Emekli maaşlarını da asgari ücret düzeyine çıkarmak gereği var. Bu yapı para arzını ve talebi arttırıyor. Bu talebi önemli bir ölçüde dengelemek lazım. Bu enflasyonist bir etki oluşturur. Bir yandan enflasyon ve fiyatlar artıyor, hayat pahalılığı artıyor. Ama bir yandan da talebi arttıracak şekilde para arzını arttırıyoruz” dedi.
Son olarak bu sarmaldan çıkış yolunun mal üretimini ve ekonomideki üretim verimliliğini arttırmaktan geçtiğini söyleyen Çelebi, bunun yanı sıra ve paralelinde bir verimlilik programı hazırlamanın gerekliliğini vurguladı. Para arzının arttırılırken, mutlaka üretimi, mal arzının da artırılmasını önerdi. İhracatın çok önemli bir mesele olduğuna işaret eden Çelebi, sözlerini şöyle tamamladı. “İhracatı arttırmak şart. Şu anda ihracatın ithalatı karşılama oranı maalesef yüzde 60'lar düzeyinde. Bunu yüzde 80'lerin üstüne çıkarmak, yüzde 90'lara çıkarmak lazım. Bunun da yolu kuru arttırmak. Döviz kurunu ihracatı besleyecek şekilde arttırmaktan öte, Eximbank kaynaklarını mutlaka arttırıp, ihracatçının kredi talebini karşılamak lazım.”