Özel Haber-Sertaç Kayar
Dünyanın en yaşlı kadını 117 yaşındaki Maria Branyas Morera olarak biliniyor. En yaşlı adamı ise İngiltere’de 111 yaşındaki John Alfred Tinniswood olarak bilinse de aslında Mardinli Hüseyin amca bu rekora aday. Mardin’in Midyat İlçesinde bağlı Gülveren Köyü’nde yaşayan Hüseyin Demirtaş tam 112 yaşında. 113’ten gün alan Hüseyin amcanın hafızası yaşına göre gayet iyi ve bütün işlerini de kendi görüyor.
ÇANAKKALE SAVAŞI’NDA 2.5 YAŞINDAYDI
Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık eden Hüseyin Demrtaş, yıllarca kimliksiz yaşamış. “Annem ‘Çanakkale Savaşı başladığında 2.5 yaşındaydın’ demişti” diyen Hüseyin amca, cumhuriyetin kuruluşundan yıllar sonra kimlik çıkarmış. Bu nedenle kimlikteki doğum tarihi 1933 olarak geçiyor. En büyüğü 76 yaşında olmak üzere 8 çocuk babası Hüseyin amca, yaşadıklarını unutmuyor. Hafızası diri olan Hüseyin amca, uzun yaşına rağmen gayet sağlıklı. Köyün yaşayan çınarı olarak bilinen Hüseyin amcanın sohbetlerine katılan gençler, yaşam deneyimlerini ve tarihi olayları dinliyor.
“YALINAYAK SURİYE’YE ÇALIŞMAYA GİDİYORDUM”
“Yaşam şartlarının her türlüsünü gördüm ve yaşadım” diyen Hüseyin amca “Kemal (Mustafa Kemal Atatürk) vefat ettikten sonra İsmet (İnönü) geldi. O zaman yaşam şartları giderek kötüye gidiyordu. Yoksulluk vardı. Bizim köy ve çevre köylerden insanlar çalışmak için Suriye’ye gidiyordu. Ben de gittim. Gittiğimde ayağımda ayakkabı yoktu. Suriye’de 2 yıl çobanlık yaptım” diye konuştu.
Okuma yazma bilmeyen Hüseyin amca, 6 yıl boyunca kervanlarla Suriye, Irak ve İran’a gitmiş. Nedenini şöyle anlatıyor: “Köyden pekmez, kuru üzüm, mercimek, nohut yükleyip götürüp satıyorduk. Oradan da ihtiyaçlarımızı alıp geri geliyorduk. Yoksulluk çoktu. Bulduğumuz şeylerle yetiniyorduk.”
52 YIL SİGARA İÇMİŞ
52 yıl sigara içtiğini söyleyen Hüseyin amca, rahatsızlanınca bırakmış. “Bir gün rahatsızlandığım için doktora gittim. Doktor bana sigarayı bırakmamı söyledi. Hastaneden çıktıktan sonra bir 52 yıl içtiğim sigarayı bıraktım” dedi.
HÜSEYİN AMCANIN UZUN YAŞAM SIRRI
Uzun yaşamın sırlarını anlatan Hüseyin amca, çok zor ve zahmetli, günlerden geçmiş. “Eskiden yediğimiz her şey topraktandı” diyerek şöyle devam ediyor: “Ektiğimizi yiyorduk. Kimyasal içerikli şeyler yoktu. Yağ yoktu. Mercimek vardı, bulgur vardı, yoğurt, peynir, süt, pekmez vardı. Onları yiyorduk. Her şeyi mevsiminde yiyorduk. İstesek de yoktu zaten. Mesela domates çıkmayıncaya kadar domatesin yüzünü görmezdik. Yediğimiz her şey doğaldı.”
“YAŞADIĞINIZ ANIN KIYMETİNİ BİLİN”
“111 yıllık ömürden anladığım şu; en güzel an, içinde yaşadığınız andır” diyen Hüseyin amca, “İnsan yaşadığı her anın değerini bilmeli. Şuan hiçbir şey eskisi gibi değil. Her şey değişti. İnsanlar da değişti. Doğru insan kalmamış. Kardeş kardeşe, evlat anne ve babasına, komşu komşuya karşı dürüst değil. Merhamet, sevgi, saygı kalmamış. Eskiden yokluk vardı ama insanlar komşularıyla her şeyini paylaşırdı. Şimdi bolluk var ama kimse paylaşmayı bilmiyor. Kimse kimseye tahammül edemiyor. Eskiden evde bir şey eksik olduğu zaman komşular birbirinden alırdı. Yokluk vardı ve her şeyin değerini biliyorduk. Ama şimdi bolluk var ama hiçbir şeyin kıymetini bilmiyoruz. Şimdi zengin olan keyfinde, yoksul olan yanıyor” dedi.
“GENÇLER ÖMRÜNÜN KIYMETİNİ BİLMELİ”
Gençlere tavsiyelerde bulunan Hüseyin Demirtaş, şunları söyledi: “Gençler ömrünün kıymetini bilmeli. Yaşadığı anın değerini bilmeli. Ölüm yaşlılıktan daha iyidir. Yaşlanınca güçten, kuvvetten düşüyorsun. Dizlerin tutmuyor. Dişlerin dökülüyor. İstediğin yere gidemiyorsun, istediğin şeyi yapamıyorsun. Ben yıllardır bağ bahçe yüzü görmedim. Gidemiyorum. Köyün içinde gidip geliyorum. Uzun yürüyünce nefesim kesiliyor.”