GÜNEŞ OCAĞA - ÖZEL HABER
Kürt edebiyatına yeni bir eser kazandıran gazeteci-yazar Sevda Kaplan, “Dîno” (Deli) adlı romanıyla Diyarbakır’da düzenlenen Mezopotamya Kitap Fuarı’nda okuyucularıyla imza gününde buluştu.
Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e açıklamada bulunan Kaplan, bir yıl öce yayımladığı kitabına yoğun bir ilginin gösterildiğini söyledi. Kaplan, “Yazarlık da aslında biraz gazetecilik de aynı diyebilirim. Çünkü sonuçta yazıyorsunuz. Biz yazdıklarımızı sadece kitaba dökmüyoruz. Tabi benim yazarlık serüvenim öncelikle makale yazmakla başladı. Makalelerimi Kürtçe yazıyordum. Yazdığım makalelerin kitaba dönüştürmek için bana Duhok’taki yazarlar derneğinden teklif geldi. Ve bunun üzerine ilk kitabım ‘Aşıtıya Jiyanê’ Dohukxanê Yayınevi’nden çıktı. İlk kitabımın içeriği kadınların kullandığı ev aletleriyle ilgiliydi. Öreğin el değirmeni (destar) ve teşi gibi aletlerin ne için yapılmıştır ve nasıl kullanılıyor ile ilgili. Daha sonra hep bir hayalim olan roman kitabını yazma serüvenine girdim. Ve hayalini kurduğum roman kitabım ‘Dinê’ ile şuan Diyarbakır Kitap Fuarı’nda yerimi aldım. Kitabım gerçekten çok ilgi gördü. Ben bu kadar ilgi göreceğini beklemiyordum. Bilirsiniz, Kürt edebiyatında kadınların sayısı azdır. Genelde önce şiir yazmakla başlıyoruz. Daha sonra hikayeler yazmaya başlıyoruz. Roman yazmak biraz daha zahmetlidir. Ama ben o zahmeti de kırdım” dedi.
ROMANI AŞK VE EROTİZM ÜZERİNE
Romanının aşk ve erotizm üzerine olduğunu dile getiren Kaplan, “Türkiye’de yaşamış bir Kürdün Avrupa’ya gittikten sonra kendi kültüründen uzaklaşarak kadınlara karşı başlayan ihanet hikayesini anlatıyor kitabım. Tabi ben biraz erotizmi de içine formüle ederek hikayeyi yazdım. Bu da benimle birlikte bir ilk oluyor. Çünkü içinde var olduğumuz feodal toplum yapısından kaynaklı biz kadın yazarlar kendimize karşı oto sansür uyguluyoruz. Kitabımda akıcı bir dil kullandım, çünkü herkesin anlayabileceği, yani 4 parça da yaşayan Kürtlerin hepsinin anlayabileceği sade bir dil kullanmayı tercih ettim” diye belirtti.
“Kitabıma karşı gösterilen yoğun ilgiden dolayı sadece 50 tane kaldı” diyen kaplan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kalan 50 kitabımı da bugün okuyucularıma imzalatacağım. Farklı bir dil ve dokunmayana dokundum sanırsam bu yüzden de okuyucular ilgi gösterdi. Zaten benim kullandığım argüman ve dokunduklarım Kürtçe şarkılarda ve dengbêj eserlerimizde de dile getiriliyor. Bir kadının gözünden, aşk, itiraz ve arzulamayı anlattım.”
“KADINLAR HİSSİYAT OLARAK DAHA GÜÇLÜ”
Kürt yazarlıkta öne çıkmış belirgin bir yazarın olmadığını ifade eden Kaplan, “Dengbêjlikte Eyşe Şan gibi güçlü ifade ve seslendirmeyle öne çıkmış kadınlarımız var. Onlar da bir nevi yazar aslında. Ama yazıya dökme anlamında maalesef ki erkekler gibi çok öne çıkan bir Kürt kadın yazarımız yok. Bunun sebebi ise bizden önceki nesiller kendi anadilinde eğitim almamışlar. Kendi dilleriyle yazı yazamamışlar. Fakat bu son yıllarda bunu kırdığımızı düşünüyorum, hem Kürtçe yazı yazabilmeyi öğrenme, hem de kendi dilimizle şiir, roman ve makaleler yazabilme noktasında bir seviyeye geldik. Bunun sürdürülebilmesi için kadınlar olarak daha çok mücadele etmemiz gerekiyor. Buradan kadınlara çağrıda bulunuyorum, kendi anadilimize önem verelim ve şunu bilelim ki biz erkeklerden daha iyi ve güçlü hislere sahibiz, dolayısıyla daha güzel romanlar ve şiirler yazabiliriz” dedi.