Son yıllarda etkisini artıran küresel iklim değişiklikleri, Türkiye'nin zirvelerinin yapısını değiştiriyor, eritiyor ve tehdit altına alıyor. Özellikle Artos, Süphan ve Ağrı Dağları’na düzenli olarak tırmanışlar gerçekleştiren Vadi Doğa Sporları Kulübü Başkanı Ömer Demez gözlemleri, küresel ısınmanın yarattığı tehlikenin somut bir kanıtını sunuyor.

'BİR TANE SU KAYNAĞI KALMIŞTI, O DA ARTIK KURUDU'

Artos Dağı, Van Gölü’nün güneyinde Van’ın Gevaş ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Güneydoğu Torosları’nın devamı niteliğindeki dağa görünüşünden dolayı ‘Çadır Dağı’ da deniliyor. Yüksekliği 3550 metre olan dağ, kelebek çeşitleri bakımından dünyanın en önemli yerlerinden biri ve dağcıların da gözdesi. Akhdamar Adası’nın karşısında yer alan Artos da küresel ısınmanın doğurduğu sonuçlardan nasibini aldı. Kış aylarında yağan karın, önceki yıllarda ağustos ortalarına kadar kaldığı dağda, artık kar daha hızlı eriyor ve su toprağa karışmadan buharlaşıyor. Bu da dağdaki doğal yaşamı olumsuz etkiliyor.

En son geçtiğimiz 19 Ağustos tarihinde Artos Dağı’na tırmanış gerçekleştiren dağcı Ömer Demez, karşılaştığı son manzarayı ve üç yıllık gözlemlerini duvar’dan Kadir Cesur’a şöyle anlatıyor: “Artos Dağı, Türkiye’nin en güzel manzaralı dağıdır. Tırmanışı kolay olduğu için de oldukça tercih ediliyor. Artos Dağı’nın zirvesinde buzullar zaten kalmıyordu. Ancak artık karlar da çok hızlı erimeye başladı. Normalde, ana çanağın orta kısmında, ağustos ayının ortalarına kadar kar kütleleri kalırdı. Ancak son üç yıldır o çanakta biriken kar kütleleri de hızlı bir şekilde eriyor. Kar yağışının az olması, buharlaşmanın yüksek olması gibi faktörlerden dolayı su kaynakları da kuruyor. Artos Dağı’nın yamacında yalnız bir tane su kaynağı kalmıştı. O da artık kurudu.”

'ERİYEN BUZULLARLA OLUŞAN GÖLLER BİLE KURUDU'

Süphan Dağı da Artos Dağı’nın tam karşısında, Van Gölü’nün kuzeyinde yer alıyor. Bitlis’in Adilcevaz, Muş’un Malazgirt ve Ağrı’nın Patnos ilçelerinin kesiştiği noktada yer alan Süphan Dağı 4058 metre yüksekliğe sahip ve Türkiye’nin en yüksek üçüncü zirvesi. Volkanik bir dağ olan Süphan Dağı hem yerli hem de yabancı doğaseverlerin dağ tırmanışı gerçekleştirdiği önemli noktalardan biri. Süphan Dağı’nın zirvesinde yılın her mevsiminde yer alan buzullar, Van Gölü’nün karşı kıyısında bulunan Van’ın Edremit ilçesinden de rahatlıkla görülebiliyordu.

Demez, Süphan Dağı’na en son tırmanışını 21 Ağustos tarihinde gerçekleştirdi. Zirvede görmüş olduğu manzara karşısında üzüntüsünü dile getiren Demez, “Süphan Dağı’nın zirvesinde irili ufaklı beş farklı göl bulunuyor. Geçtiğimiz yıl, yine aynı tarihte Süphan Dağı’na bir tırmanış gerçekleştirdik. Bu son tırmanışımızda, o zaman gördüğümüz ufak göllerin artık tamamen kuruduğunu gördük. Büyük olan gölde ise su seviyesi oldukça azalmıştı. Biz geçtiğimiz yıl yapmış olduğumuz tırmanışlarda, o göllerde yüzebiliyorduk. Yani buzulların erimesini bir tarafa bırakın, eriyen buzullarla oluşan göller bile kurudu” dedi.

'BUZULLARIN SUYA DÖNÜŞÜP AKIP GİTTİĞİNE TANIKLIK ETTİK'

Türkiye’nin çatısı olarak bilinen 5137 metre yüksekliğe sahip Ağrı Dağı’nda ise manzara daha da korkunç. Binlerce yıllık buzulları zirvesinde saklayan dağ, küresel iklim değişikliğinden büyük oranda etkilendi. Dağın zirvesinin özellikle güney ve güneybatı yönündeki buzullar neredeyse tamamen eridi.

Ağrı Dağı’nın son 12 yılına ve değişimine şahitlik eden Demez, “Ağrı Dağı’nda geçtiğimiz yıl gördüğümüz buzulların büyük bir çoğunluğunu göremedik. Doğu zirvesiyle ana zirve arasında kalan kısımdaki buzullar da erimiş durumda. Zirveye ulaştığımızda, saat sabahın sekizi olduğu halde buzulların suya dönüşüp akıp gittiğine tanıklık ettik. Ağrı Dağı’na ilk kez 2011 yılında çıktım. O zamanlar kar çok fazlaydı. Hatta 3000 rakım ile 4000 rakım arasındaki vadiden geçerken kar üstünde yürümüştüm. Ancak şu anda 4800 rakımda bile kar yok. Geçtiğimiz yıl Ağrı Dağı’na dört kez tırmanış gerçekleştirdim. 2022 yılının ağustos ayında yaptığımız tırmanışta hava oldukça soğuktu. Fakat bu yıl beklediğimiz soğuk hava ile karşılaşamadık. Öyle ki, zirve önceki yıllara göre çok daha sıcaktı. Hatta zirvede çayımızı demleyip kahvaltımızı bile yaptık. Zirvenin kuzey tarafında daha büyük buzul kütleleri bulunuyordu. Fakat buzullar arasında derin çatlakların oluştuğunu gördük. Buzulların bu denli hızlı bir şekilde erimesi bizleri tedirgin ediyor” şeklinde konuştu.